|
|
Sahir, yetkilileri, daha fazla tahribatlara neden olmadan, doğru ve bilinçli bir bakış geliştirmeye, her türlü mücadelede yıkıcı yöntemler yerine, yaban hayatını ve ekosistemi koruyacak, dünyadaki uygar ülkelerce benimsenen çağdaş ve çevreci yöntemleri kullanmaya çağırdı.
Sahir, doğal hayatı olumsuz yönde etkileyen ve biyolojik çeşitliliği azaltan nedenlerin hemen hepsinin doğrudan veya dolaylı olarak insan faaliyetlerinden kaynaklanmakta olduğunu belirtti.
KKTC’de zaman zaman bilinçsizlik, ihmal, yasa bilmezlik, denetim yetersizlikleri ve yetki karmaşası, koordinasyon eksiklikleri ve beceriksizlikler nedeni ile, zaman zaman ise yasalara rağmen bilerek, hatta istismarla yapılanların, çevre kalitesini bozduğunu, doğal dengeleri altüst ederek yaşam kalitesini hem insanlar, hem de diğer canlılar açısından olumsuz yönde etkilediğini savunan Sahir şöyle devam etti:
“Faaliyetlerimizi sürdürülebilirlik temelinde yürütmediğimiz için insan yaşamı, ekolojik dengelerin bozulması ile büyük bir tehdit altına girmiş, doğal hayata verdiğimiz hasarlar kendi varlığımızı tehdit eder duruma gelmiştir. Arsız insan faaliyetleriyle, yaşam ortamlarını bozarak yok ettiğimiz, bizim için hiç önemli olmadıklarını düşündüğümüz diğer canlıları ortadan kaldırarak kendi adımıza ciddi bir tehlike yarattık. Hayat yaşam zincirinin korunması ile olasıdır. Biyoçeşitliliğin bu çok önemli işlevini, bütün canlı türlerinin neden ve niçin mutlak surette korunmasının gerektiğini, en azından kendi yaşamımızı sürdürebilmek için bunun ne kadar önemli olduğunu artık anlayabilmeliyiz.
Dünya, doğal hayatın yok olmaktan kurtarılması için bazı kampanyaların teşvik edilmesi kararlarını üretmeyi gerekli görürken bizler, sanki başka dünyada yaşıyormuşuz gibi çelişkilerle, bu ortamda yaşam kavgası veren son kalan canlıların katledilebileceği fetvasını gönül ve vicdan rahatlığı içinde en sınırsız biçimde verebilmekteyiz. Çağdaş ülkelerde artık terk edilen bir mücadele biçimi olan zehirleyerek öldürme yöntemi, ne yazık ki ülkemizde yoğun olarak, kontrolsüz ve kaygılar yaratacak biçimde sürdürülmektedir.Gerek fare öldürme, gerekse tarımsal faaliyetler adı altında doğal ortamlara tonlarca zehir saçarak, her mevsim sınırları ve süresi giderek genişleyen avcılığı teşvik ederek, nesillerini sürdürmeye çalışan son canlılara acımasızca saldırarak, ekosistemimizi temelden sarsacak nitelikte, doğal yaşama geriye dönüşü mümkün olmayan kayıplar verdiriyoruz. Bazı canlıların nesillerinin yok oluşu üzerinden maddi kazanç sağlama hırsının sürdürülebilir olmadığını hala öğrenemedik.”