|
|
Suriye üzerindeki bulutların güneşin önünü kapatıyor gibi göründüğünü ama bu bulutların su getireceğini anlatan Esad, "Suriye’nin kurtuluşu için umutluyuz" dedi.
Her Suriye vatandaşının ülkenin selameti için elinden gelen her şeyi yapmakla mesul olduğunu anlatan Esad, şöyle konuştu: "Ülkeyi yeniden inşa etmekle mesulüz. Bütün Suriyeliler menfi yaklaşımlara karşı duracaktır. Çatışmadan kaçmalıyız. ‘Hükümet ve muhalefet arasındaki mücadele güç mücadelesidir’ diyenler var. Bu mücadele ülkemiz ve düşmanlarımız arasındaki savaştır. Vatandaşlarımız, ülkemizin düşmanları, geçmişin ve geleceğin düşmanlarına karşı mücadele halindedir. Bu insan düşmanı ve Allah düşmanları ahiret gününde muhakeme edilecek ve cezalarını çekeceklerdir. Bu hadiselerde gördük ki halkın düşmanları maskelerini çıkardılar ve ülkeyi ve halkı yıkmaya başladılar."
Suriye halkının terörizme her zaman karşı durduğunu anlatan Esad, şunları söyledi: "Bu terörist harekatı devrim olarak tarif edenler var. Devrim bilim ile ve aydınlıkla olur. Burada nerede aydınlık var? Nerede felsefe var, ilerleme var? Burada gericilik var, şehrin elektriğini kesen şehirleri yıkan terörizm var. Bu devrim mi, tabii ki hayır, bu bir suçtur. Ordu her zaman bu guruplarla karşılaştı, onlar her zaman kaybetti. Bu aşırılıkçılar farklı cephelerde işe başladı ve dışarıdan desteklendiler. Cihat yaptıklarını söyleyen ve başka ülkelerden gelen insanlarla desteklendiler. İnsanları kaçırdılar, sadece şiddet üzerinden konuştular. Hanımlar, Beyler! Bu insanlar Suriyeli değil, bunlar şiddeti İslam namına kullanan insanlardır. Bunların zihniyeti El-Kaide zihniyetidir. Herkes bunu biliyor."
Bu insanların Sovyetlerin çökmesinden sonra Afganistan ve diğer Arap ülkelerinde kullanıldıklarını anlatan Esad, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu insanlardan kurtulmalıyız. Irak’ın işgali ile Batılı ve ‘batılılaştırılmış ülkeler’ bu şiddet gücünden istifade ediyor. Batılılar bu teröristlerin sözde cihadını destekliyor. Hususi organizasyonlar var. Raporlara göre, bu teröristler doğumuzdaki Asya memleketlerinden geliyor. Bu insanların tehdidi, zihniyetleri ve fikirlerinden geliyor. Bunları bizim değerlerimizle durdurmalıyız. Bunlar Suriye ülkesini ve bu coğrafyayı yıkıyorlar."
SURİYE HALKI DÜŞMANLIĞI VE DOSTLUĞU ASLA UNUTMAYACAK
Bu krizin diğer cihetleri olduğunu anlatan Esad, şunları söyledi: "Bu kriz sadece Suriye’nin dâhili meselesi değildir. Bazı ülkeler Suriye’yi yıkan teröristlere silah ve eğitim desteği verdi. Bazı komşu ülkeler de buna destek veriyor. Suriye halkı bu düşmanlığı asla unutmayacak. Milletlerarası noktadan baktığımızda, Suriye hür, meşru ve hakim bir ülkedir ve kimsenin tebaası değildir. Batı, Suriye’deki bu dahili meselelerden ve ihtilaflardan istifade ediyor. Bu bölgede kendisine bağımlı ülkeler inşa etmek istiyor. Çin, Rusya gibi ülkeler ise müdahaleyi kabul etmiyor ve halkların bağımsızlık haklarına saygı gösteriyorlar ve Suriye’yi destekliyorlar. Bu ülkelerin dostluklarını da asla unutmayacağız."
KİMSENİN KUKLASI OLMAYI KABUL ETMEYİZ
Konuşmasında "iç planımıza bakalım" diyen Esad, sözlerine şöyle devam etti: "Biz, muhalefet ile görüşmekten tarafayız. Muhalefet ve hükümet arasında dış güçlerin manipülesi olmadan müzakere olabilir. Ama dış kuvvetler buna karışmamalı. İç ve dış saldırılara karşı kendimizi müdafaa ediyoruz. Suriyelileri Suriyelilere karşı, bizi bize karşı kullanan dış güçlere ülkemizi yıkma imkânı vermemeliyiz. Reformlar kısmi çarelerdir, külli çözüm getirmez. Çünkü terörizme karşı mücadele ediyoruz. Biri saldırdığında müdafaa etmek insanların hakkıdır. Biz bunu yapıyoruz. Bunu yapmakla meşru bir iş yapıyoruz. Siyasi çözümü tercih ederiz. Bu müzakere gerektirir. Evlenmek isteyen bir insan namzet bulamazsa evlenemez. Biz de burada emniyeti temin için namzet bulamazsak barışı temin edemeyiz."
Siyasi müzakereyi daima tercih ettiklerini anlatan Esad, sözlerini şöyle tamamladı: "Ama karşımızda kana inanan teröristler olunca emniyeti temin etmek için konuşacak birilerini bulamıyoruz.
Terörizme destek veren ülkeler, Suriye’de kanı destekleyen ülkelere ne yapmalıyız? Onların kuklası mı olmalıyız? Burada insanların hayatını kaybetmesine sebep olan Batı'dır ve biz kimsenin kuklası olmayı kabul etmeyiz.”