Çanakkale: Yolun Sonu Çanakkale Savaşı’nda yaşanan olayları konu edinen filmde Gürkan Uygun, Berrak Tüzünataç, Umut Kurt, Fikret Yıldırım Urağ, Stephen Chance gibi oyuncular rol alıyor. Aşk Kırmızı Ferhat ve Zeynep, birlikte çok güzel bir hayat kurmuşlardır. Birbirlerini çok sevmektedirler. Ferhat saygın bir şirkette gelecek vadeden satış temsilcisidir. Ferhat çalıştığı şirketin organize ettiği bir iş toplantısı için birkaç çalışma arkadaşı ile Antalya’ya uçak ile gidecektir. Zeynep ile evlendiklerinden beri ilk ayrı kalışlarıdır. Antalya’daki ilk gece, Ferhat, Nazlıgül ile karşılaşırlar. Bu kız, Ferhat’ın uzun yıllar önce ayrılmak zorunda kaldığı ilk aşkıdır. İlk gençliklerinde efsanevi bir aşk yaşamışlar, birbirlerini çok sevmişlerdir. Ancak, Nazlıgül’ün annesinin sevgilisi, aşıkların birbirlerinin izlerini kaybetmesini sağlamıştır. Ferhat karısını sevmektedir ve karısını aldatmaya hiç niyeti yoktur. Ama şimdi karşısındaki Nazlıgül’dür. Ya da şimdiki adıyla Nazlı. İlk aşkı. Hazine Avcısının Maceraları Tad, aynen kahramanı Max Mordon gibi ünlü bir arkeolog ve hazine avcısıdır…rüyalarında tabi! Gerçekte ise Tad Şikago’da çalışan bir inşaat işçisidir. Çocukluğundan beri en büyük hayali hazine peşinde koşan bir kahraman olmaktır. Nihayet bir gün şans ona güler ve bir dizi yanlış anlaşılmalar sonucunda, Tad kendini Peru’daki Kayıp Şehir’i bulmak için yola çıkacak olan bir profesörün yerine geçmiş olarak bulur. Profesörün güzeller güzeli kızı Sara da bu macerada ona eşlik edecektir. Sonunda hayalleri gerçek olan Tad’e bu görevde çok özel bir grup kahraman yardım eder: Tropik kuş Belzoni ve çılgın köpek Jeff. Acaba mumyalar, ateş topları, vahşi hayvanlar ve kötü adamlarla dolu bu tehlikeli macerada Tad ve arkadaşları Kayıp Şehir’i kurtarabilecekler midir? Şeytanın Ormanı Richard Vineyard ailesiyle beraber hafta sonu geçirmek için New Jersey’nin güneyindeki Barrens korusuna kamp yapmaya gider. Bazı rivayetlere göre burada 400 yıllık bir geçmişi olan korkunç Jersey Şeytanı yaşamaktadır. Jersey Şeytanı, yöre halkı tarafından 13. çocuğunu şeytana kurban etmeye zorlanan bir annenin hikayesine dayanan bir efsanedir. Rivayetlere kulak asmayan Vineyard ailesi mükemmel kamp alanını bulmak için birlikte ormanın derinliklerine doğru ilerler. Bir süre sonra ormanda vahşice öldürülmüş hayvanlar bulunmasıyla ve kamptan genç bir çocuğun kaybolmasıyla olaylar korkutucu bir hal alır. Bu sırada Richard da bir şeyin onları takip ettiğinden şüphelenmeye başlamıştır. Çok geçmeden tatilleri paranoya ile dehşetin sınırlarında dolaştıkları bir yolculuğa dönüşür. Yalnız Gezegen Ödüllü yönetmen Julia Loktev’in, 1998 tarihli Moment of Impact ve 2006 tarihli Day Night Day Night’ın başarısından sonra çektiği ilk film olan Yalnız Gezegen, Gael Garcia Bernal ve Hani Furstenberg’i başrole taşıyor. Birbirine âşık nişanlı çift Alex ve Nina Kafkas dağlarına yapacakları gezide bölgeyi iyi bilen Dato’yu rehber olarak tutarlar. Başta her şey yolunda görünse de üçünün yaşadığı bir olay sonrası gezinin seyri tamamen değişecek, huzur dolu saatler yerini gerilime ve kestirilemeyen olaylara bırakacak ve hiçbirinin hayatı artık eskisi gibi olmayacaktır. Locarno, Toronto, New York gibi pek çok festivalde beğeniyle karşılanan film, AFI Fest En İyi Film ödülünün yanı sıra, Nuri Bilge Ceylan’ın jüri başkanı olduğu 31.İstanbul Film Festivali Altın Lale Uluslararası Yarışma’da en iyi filme verilen Altın Lale Ödülü’nün sahibi oldu. Jin Jîn, 17 yaşlarında, hayata katılmak için çıkışları zorlayan ve bu yolda karanlık ormanları cesurca aşmaya çalışan, sanki bir ‘Kırmızı Başlıklı Kız’dır. Film, Jîn’in bilmediğimiz bir nedenle, dağdaki silahlı bir örgütten kaçmasıyla başlar. Hem kaçtığı örgüt elemanlarından, hem de kolluk kuvvetlerinden gizlenerek, dağlarda, ormanlarda yapayalnız günler ve geceler geçirir. Amacı bir büyük şehre, hayata, belki de hiç görüp bilmediği büyük dünyaların hayallerine ulaşmaktır. Küçük ama dayanıklı vücudu, taze ama güçlü iradesiyle kendine doğanın ürkütücü karanlığı ve vahşiliğinde yer açmayı başarır. Çatışmaların ortasında kalır, üzerine açılan ateşlerden cesurca korunmayı bilir, korkar, üşür, karnını doyurur. Ona en büyük gücü ve teselliyi, belki benzer tehditler altında beraber saf tuttuğu hayvanlar verir. Bir bombardımandan korunmak için bir ayıyla bir ini paylaşır, bir geyikle dayanışır, yaralı bir eşeği tedavi eder, yumurtasını yediği bir vahşi kuşla anlaşır, bir vaşak tarafından teselli edilir, bir yılan tarafından uyarılır, bir at tarafından korunmaya çalışılır... Sonunda elde ettiği sivil giysilerle dağdan iner. Ancak onun için ova dağdan daha tehlikeli, daha tehditkar ve daha can yakıcıdır. Ne kadar uğraşsa ve çırpınsa da gittikçe daralan çemberden çıkıp hayalini kurduğu yere bir türlü varamaz. Küçük narin vücudu gibi kalbi de ağır yaralar almaya devam eder. Büyük bir hayal kırıklığıyla dağlara, yalnızlığına geri döner. Doğanın içine, melankolik, uzanır. Yine bombaların ve kurşunların altında, devrilen ağaçların, parçalanan hayvanların arasına sıkışır. Artık isyanı çaresizliğe dönüşmüştür. Bu çıkışsız yolda, yaralı bedenini ve kalbini kucaklayacak, ağaçlar ve hayvanlardan başka kimsesi yoktur.