|
|
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, kuaförlerin belediye önünde yaptıkları eylemin ardından gazetecileri makamında ağırladı. Başkan Akaydın, gündeme dair açıklamalar ile gazetecilerin sorularını cevapladı.
ASFALTLAMAK İSTEDİĞİMİZ OKUL BAHÇESİNE GİREMEDİK
Başkan Akaydın, Döşemealtı İlçesinde bir okulun bahçesinin Büyükşehir Belediye ekiplerince asfaltlanmasına izin verilmemesi ile ilgili olarak, “ Antalya Büyükşehir Belediyesi hizmetlerinin siyasi neden ve baskılarla engellendiğinin en çarpıcı örneği Döşemealtı'nda yaşanmıştır. Öğrencilerin ve okul yönetiminin talebi üzerine bir okul bahçesini asfaltlamak üzere gönderilen Büyükşehir Belediyesi ekipleri okula alınmamış, ardından aynı asfaltlama işi Döşemealtı Belediyesi ekiplerine yaptırılmıştır. Bu uygulama siyasi korku ve partizanlığın devlet kurumlarında ne derece yaygın olduğunu göstermesi açısından son derece düşündürücü ve vahimdir. Okul benden asfaltlama istiyor. Öğrenciler, okul aile birliği bahçeye asfaltlama istiyor. Burada Döşemealtı Kaymakamı Mehmet Baygün ve okul müdürü iyi niyetli. Bu bir rezalet. Bunca yıldır neden okula asfaltlama yapılmamış. Döşemaltı Antalya’nın ilçesidir. Biz her yere hizmet yaparız. Ama bu siyasi müdahalenin, şantajın, korkunun, baskının en tipik örneğidir. Biz parti ayrımı olmadan bizden yardım isteyen belediyelere her zaman yardım ediyoruz. Partizanlık gütmüyoruz. Selden zarar gören Haskılızören Köyü’ne gereken yatırımları yaptık. Van’a en çok yardım yapan belediyeyiz. Ama hiçbir zaman reklam yapmadık” diye konuştu.
Haskızılören’de sel olduğu gün Altın Portakal jürisi ile toplantısı olduğunu hatırlatan Başkan Akaydın, “ Ertesi gün bir gazete, ‘Vatandaş sele kapılırken başkan Akaydın, Altın Portakal’la uğraşıyordu’ diye bir manşet. Bizden daha çabuk oraya giden olmadı. Haksız yere eşleştirildik. Sel bölgesine ilk ulaşan bizim itfaiyemizdi. Muhtar evi yaptık, şimdi koyacak yer bulamıyoruz. Demre’ye de ilk ulaşan biziz. Bunlar bizim asli ve vatandaşlık görevimizdir” dedi.
‘AKSU’NUN YANINDAYIZ’
Başkan Akaydın yaşanan 2b olayları ile şunları söyledi: “ Antalya 450 bin dönüm 2b’li arazi var. Bunun 82 bin dönümü Aksu’da. Vatandaşı haklı görüyorsam ve partimin il başkanı beni yanında görmek istiyorsa ben giderim. Biz her zamana köylü bedel ödesin, bedava toprağını alsın demiyoruz. Ama köylü ödediği emlak gelir vergisi üzerinden arazisini alsın. Bugün 2b’de yaşanan bir faciadır, dramdır. İstenilen paralar şok yüksek. Çok kazanan sera köylüsü fakir duruma düşmüş durumda. Girdilerini karşılayamıyor. Gittiğimizde onlara, ‘ Aman yol kapatmayın, kanuna aykırı eylem yapmayın’ diye uyarıyoruz. Hükümet 25 milyar lira gelir bekliyordu. 4.5 milyara indiler. Gelinen nokta 4.5 milyar için. Bu para için, bu ülke batmaz. Halkın sabrı zorlanarak gelindi bu noktaya. Bu cezayı Aksu çekecektir, Demre, Kaş Kalkan, Antalya çekecektir.
BAŞBAKANLA GÖRÜŞME TALEPLERİ
Başkan Akaydın, ‘Başbakan’a kırgınım 2 kez randevu istedim kabul etmedi’ açıklaması ile ilgili olarak, “Ben kapıdan kovulunca bacadan girmeye çalışanlardan değilim. Kapıdan kovulduysam bacadan girmeye çalışmam. Önüme bir engel çıksa yandan geçerdim. Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ı seçimlerin ardından Antalya’ya ilk geldiğinde aradım. Özel ziyareti olabilir. Anlarım. Ama bir dönersin, özel kalemin döner azından. Bunun yapılmaması bir nezaketsizlik Özel ziyarettir ben bunu anlarım zaten. İkincisi ise, Altın Portakal davetiyeleri ile ilgili siyasilere randevu istedim davetiyeleri elden vermek için. Aradığım bütün siyasi liderler ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, geriye döndü. Bir tek Başbakan Recep Tayip Erdoğan geri dönmedi ve nede randevu verdi. Özel kalemi nezaketen ‘Davetiyeyi aldık. Teşekkür ederim’ diyebilirlerdi. Ama yine denilmedi. Ben nazik biriyim. İçişleri Bakanı Muharrem Güler benim dostum bakan olduğu zaman ilk arayan ve tebrik edenlerden biri benim. Ben aynı zamanda Antalya’nın onurunu temsil ediyorum. Ben onurlu adamım. İki kere görüşmek istedim. Artık görüşmek istemem. Yazışmayı yaparım” ifadelerine yer verdi.
Akaydın şöyle konuştu: “ 1.5 sayfalık bir yazıyla, hükümetle tıkanan sorunlarını madde madde yazdım. Bunu 14 milletvekiline gönderdim. Bunların 7’si AK Parti milletvekiliydi. Hangisini çözdünüz kardeşim. Ama illaki ben boynunu çöktürürüm, yanıma gelir, ricacı olurda çözerim diyorsa o benim kitabımda yok. İyi niyetle çözeceksen, çöz kardeşim. Kırcami sorunu çöz kardeşim. Elimden geleni yaptım. Kamu yararı karalını alın diye 3 yıldır söylüyorum. Bunların hepsi safsata. Randevu vermeyenlerden biri de Maliye Bakanı’dır. Ben dik duruşlu biriyim, hiçbir zaman eğilmem.”
EXPO AÇIKLAMASI
EXPO çalışmalarını ve Antalya’ya ayrılan kaynaklar ile ilgilide konuşan Başkan Akaydın, “ Antalya’ya hep birlikte hizmet edeceğiz. AVM’ler ve büyük otellerin yarısı gelirini burada vermiyor. Çıkaracağınız bir kanun ‘Gelir kazanıldığı yerde vergilendirilir’ bu kadar. Antalya’ya daha fazla kaynak gelsin. EXPO yasası çok geç çıkarıldı. Kentin yerel alakadarlarından iki isim yönetim kurulu dışında bırakıldı. Bütün ülkeler expolarına büyük paralar ayırırken, bizde çok cüzi para ayrıldı. Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakan Mehdi Eker iyi niyetli. Bu işi biz Türk usulü yumurta kapıya geldiği zaman kurtarırız gibi geliyor. Yapılan yardımlar Antalya’yadır. Belediyeye kaynak aktarmadan yatırım yapamazsınız. Bu yardımlar devlete, millete yapılıyor. Güney Kore küçük 3 aylık organizasyonuna 11 milyar dolar ayırdı. Bizde 600-700 milyon ayrılmış da. Sanki belediyeye yardım yapılmış gibi konuşuluyor” ifadelerini kullandı.
Akaydın, ASAT üzerinden Büyükşehir Belediyesi’nin EXPO alanı için 50-60 milyon liralık harcama yaptığını hatırlattı.
A KENT İDDİANAMESİ
Başkan Akaydın bir gazetecinin A Kent iddianamesi kabul edildi, nasıl değerlendiriyorsunuz? Sorusuna, “ İddianamede ciddi bir şey yok. Sadece şu şoför bunu dedi, diğeri şunu söyledi. Bizim yaptıklarımız şoförün isteklerini karşılamıyor. Açıktan para toplamayı engelliyor, bizim elektronik sistem. İddianame bunun üzerine kurgulanmış” şeklinde cevap verdi.
HASTANE ALANI
Başkan Akaydın, İl Sağlık Müdürü Adem Bilgin’in Konyaltı’ndaki hastane alanı ile ilgili açıklamalarına ise, “ Arazi belediyenindir. Sanki belediyenin eli mahkummuş gibi arsayı sağlık müdürlüğüne vermeye. Böyle bir şey yok. Önce ‘Şunu kamulaştıralım, parasını ödeyelim’ diye gel. Bende bir düşüneyim. Mahkeme biz orayı kültür alanına çevirmek isteğimizde burası sağlık alanı diye iptal etti. Yürütmeyi durdurma kararı verdi. Onlara vermez ki mahkeme. Orası belediyenin mülkü. Geçmişte eski belediye başkanı Hasan Subaşı tarafından sağlık alanı yapılmış. Ama şimdi belediyenin orada kültür ihtiyacı var. Belediye kendi mülküne istediğini yapabilir. Sağlık müdürlüğünün hastane ihtiyacı olan arsayı, ben mi vereceğim. Bir sürü boş yer var. Orası tipik bir yer. Nerde görülmüş deniz manzaralı bir hastane” diye konuştu.