Tulga yaptığı yazılı açıklamada, örgütlerin gerekçe olarak “Borç alacak ilişkilerini düzenleyen ilgili tüm yasaların bütünlüklü hazırlanmaması, ekonomiyi olumsuz yönde etkileyecek olması, alacakların gayri resmi yöntemlerle toplanmasına vesile olacağını” ileri sürdüklerini ifade ederek, “Kısacası halen daha bir kısım iş adamımız ‘ekonominin varlığından’ ve bu yasa dolayısıyla ekonomiyi kötü etkileyeceğinden söz ederek yasaya karşı çıkıyorlar. Bu tezi ortaya koyanlar açısından bir ekonomiden söz edilebilir. Ancak ekonominin içinde yer alan aktörler açısından yüzde doksan oranında bir ekonomiden söz etmek mümkün değil” dedi.
Ülkede “savaştan beter bir durum” bulunduğunu savunan Hürrem Tulga, ekonomiden başlayarak tüm toplumsal sorunları tetikleyen bir “savaşın” söz konusu olduğunu, borç alacak davalarının bir yıl içinde 37 bin, ceza davalarının ise 70 bine ulaştığını ileri sürdü.
Geçmişte olup biten olumsuzluklardan kişilerin sorumlu tutulduğunu, bugün ekonomide yer alan aktörlerin, esnafın, zanaatkarın, üreticinin neredeyse tamamının iflas, icralık veya borç durumunda olmasından yine kişilerin mi sorumlu tutulacağını soran Tulga , “Açıkçası ekonomi politikaları, siyasi yapı Kıbrıs sorunundaki belirsizlik, hizmet yürüten, üretim, imalat yapan mikro, küçük, orta ve orta üst işletmeleri sıkıntıya sürüklemiş, bitirme noktasına getirmiştir” dedi.
“Bugüne kadar hapislik vardı da ülke mi, ekonomi mi kurtuldu” diyen Tulga, “Biliyoruz ki, bu yasaların geçmemesi için gücünü, ayrıcalıklarını ortaya koyanlar, statükodan beslenenler var. Bugüne kadar sözünü ettikleri ‘bütünlüklü yasalar için’ ne yaptılar samimi olarak ortaya koysunlar” ifadelerini kullandı.