Yabancı sermayenin bir ülkede yatırım yaparken ekonomik konularla hukuk ve demokrasiye göre karar verdiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, “Bunlar birbiriyle bağlı olsa da ikiye ayırırsınız. Ekonomik olarak her şey iyi olur ama ülkedeki siyaset nasıl, ülkede oturmuş bir siyasi yapı, istikrar var mı; demokratik standartlar, temel haklar nasıl, bunlara bakılır. Bu noktada baktığınızda Türkiye’nin AB ile müzakerelere başlamış bir ülke olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz. Bu konuda hukuk, siyasi konularda köklü reformlar yapıldı. Türkiye büyük bir ülke, bu reform anlayışı devam edecek. Bundan herkes emin olsun” diye konuştu. “TÜRKİYE, NOKSANLIKLARINI BİLEN BİR ÜLKEDİR” Türkiye’nin noksanlıklarını bilen bir ülke olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Gül, “Ve Türkiye, bunu gidermeye çalışan bir ülke. Bir ülke ben mükemmelim diyorsa ondan korkacaksınız. Eksiklerim var, bunları gidereceğim diyorsa direksiyonda emniyetli bir şoför var demektir. Ekonomi yönetimi bunun farkında. Sizler ekonomi bürokrasisini tanıyorsunuz. Her şey profesyonelce yönetiliyor ve işin gereği neyse o yapılıyor. Bilerek yanlış yapmıyorlar” diye konuştu. “TÜRKİYE’DE OLUP BİTENLERLE ORTADOĞU’DA OLUP BİTENLER TAMAMEN FARKLI ŞEYLER” Türkiye’nin AB ile müzakere sürecinde olan bir ülke olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin gelinen noktadan geriye gitmesinin söz konusu olamayacağını belirterek sözlerini şöyle noktaladı: “Türkiye’de olup bitenler, tamamen farklı. Baştan söylediğim gibi Türkiye, AB ile müzakere sürecinde olan bir ülke. Mahkemeleri çalışıyor, AİHM’i tanımış, vatandaşına bireysel başvuru hakkını vermiş. Türkiye, çoğulcu bir ülke, seçimler sağlıklı biçimde yapılıyor. Ama neden bu olaylar oldu derseniz, 10 yıldır Türkiye’yi yöneten bir iktidar var. Muhalif insanların birikimi ve alınganlıkları olabilir. İcraatları onaylamayanlar olabilir. Türkiye’de siyasetin kırıcı olduğu zamanlar oluyor; bu nedenle incinenler olabilir. Çevre meseleleri olabilir. İstanbul’da bir şey oluyor, bana niye sorulmuyor diyenler olabilir. Ağaç için, hayvan hakları için yürüyenler olabilir. Yaşam tarzına ve fikirlerine saygı duyuluyor mu diye kaygılananlar olabilir. Bütün bunları görüyorum.Bütün bunlar gelişmiş ülkelerdeki meseleler. Londra’da 2 yıl önce benzer problemler yüzünden arabalar yakıldı, dükkânlar yağmalandı, insanlar yaralandı. İspanya’da ekonomik krizin yol açtığı isyanlar insanlar meydanlara döküldü. Amerika’da “Occupy Wall Street” aylarca devam etti, üniversite kampüsleri aylarca işgal edildi. Türkiye’de olup bitenler, bu anlattığım batı ülkelerindekilere benziyor, Ortadoğu ülkelerindekilere değil. Olaylar karşısında aşırılıklar olabilir, polis aşırı davranmış olabilir. Ama bunlar kontrol edildi, Türkiye’de telafi edilemeyecek acılar yaşanmadı. Türkiye’nin geleceğinden tereddüt etmeyin. Ekonomik ve siyasi olarak öngörülebilir bir ülkeyiz; siyasi ve ekonomik istikrar devam edecektir.”