Katıldığı bir televizyon programında ülkede yaşanan gelişmeleri değerlendiren Talat, son yapılan istihdamlarla insanların dairelerde üst üste oturduğunu belirterek, “Türkiye’nin protokolü açıkça delen bu uygulamaya göz yumması şaşırtıcıdır” dedi. Vatandaşlıklar üzerine de değerlendirmede bulunan Talat, Bakanlar Kurulu’nun bu konudaki kriterleri çarpıttığını iddia ederek, işin ahbapları vatandaş yapmaya kadar düşürüldüğünü ileri sürdü. Talat, Cumhuriyet Meclisi’nin çalışmalarına da değinerek, nisap sorunlarını anımsattı, “Halkın meclise olan güveni sarsıldı” dedi. Talat, meclisin otonom hale getirilmesinin şart olduğunu dile getirdi. “MECLİS AMATÖRDÜR” Bir soru üzerine Talat, milletvekillerinin tam profesyonel hale getirilmesinin bir iyileştirme olacağını söyledi ve şimdiki durumda milletvekillerinin kendi mesleklerini de yaptığına dikkat çekerek, bu şekilde bir meclisin, haliyle amatör hale geldiğini belirtti. Maaşların geç ödenmesine de değinen Talat, aslında maaşların sadece bir gün geç ödendiğine dikkat çekti ve ayın son gününün Pazara düşmesinden dolayı böyle bir durumun ortaya çıktığını kaydetti. Maaşların geçmişte de birçok defa geç ödendiğini, Sigortalıların perişan edildiğini, belediye çalışanlarının da birçok defa ödenmediğini hatırlatan Talat, yeni hükümetin maaşlar konusunda geç ödeme yapması nedeniyle eleştirilmesinin doğru olmadığını söyledi. GEZİ PARKI OLAYLARI... Mehmet Ali Talat, Kıbrıslı Türklerin Türkiye ile entegre olduğunun bir gerçek olduğunu, Gezi Parkı olaylarında entegrasyona karşı çıkan televizyonların da Türkiye televizyonları gibi yayın yaptığına dikkat çekti, kimsenin Mısır’da gelişen olaylarla ilgilenmediğini hatırlattı. 2. Cumhurbaşkanı, bu durumun en azından zihinsel olarak Türkiye ile entegre olunduğunu gösterdiğini söyledi. Talat, Başbakan Siber’in maaşların yüzde 60’nı ödeyebileceklerini, gerisinin de Türkiye ile protokol gereği alınacak parayla ödeneceğini söylemesinin gerçeklerin ifadesi olduğunu dile getirdi ve şöyle devam etti: “Bu duruma karşı yükselen sesler, maaşların yüzde 60 ile yetinebiliriz şeklinde değil. Kaldı ki Türkiye’den alınan mali destek, maaşlar ve altyapı yatırımları ile sınırlı değil. Doğrudan gelir desteğinden, teşvikin envai çeşidine, belediyelere, bir kısım özel projelere; köy yollarının yapımından, eğitim bütçesine, hayatın tüm alanlarına yönelik katkılar Türkiye’nin desteğiyle sağlanıyor. Dahası da var. Telefon ve data bağlantılarımız, hatta 0090 uluslararası kodu, Mersin 10 posta bağlantısı, hep Türkiye’den geçiyor. Güvenlik de büyük ölçüde Türkiye’ye dayanıyor. Kendi gücümüzle sınır güvenliğini sağlamaya kalksak askerliği en az beş yıl yapmalıyız. O yüzden Türkiye ile ilişkileri değerlendirirken sadece maaş desteğini düşünemeyiz.” Bütün bunlardan mevcut protokolün iyi olduğunu kastetmediğini belirten Talat, ancak çıkış yolunun karşılıklı görüşerek protokolü revize etmek olduğunu söyledi. “İNSANLAR DAİRELERDE ÜST ÜSTE OTURUYOR” Bir soru üzerine Talat, son yapılan istihdamlarla insanların dairelerde üst üste oturduğunu iddia ederek, “Türkiye’nin protokolü açıkça delen bu uygulamaya göz yumması şaşırtıcıdır” dedi. Talat, protokolün ekonomiyi olumsuz etkilememesi için, ekonomik programın burada yapılması gerektiğine dikkat çekti ve çiftçi, esnaf ve neredeyse tüm sektörlerin çok zor durumda olduğunu kaydetti. Mehmet Ali Talat, ekonomik programın bizim koşullarımıza göre hazırlanması ve hedefin de alım gücünü yükseltmek olması gerektiğini söyledi. VATANDAŞLIK AHBAP İŞİ... Vatandaşlıklar üzerine değerlendirmede bulunan Talat, Bakanlar Kurulu’nun bu konudaki kriterleri çarpıttığını iddia ederek, işin, ahbapları vatandaş yapmaya kadar düşürüldüğünü ileri sürdü. Talat, bunun karşısında başka bir gerçeğin olduğunu ve hayatını burada kuran, hatta burada doğan birçok insanın ise hala vatandaş olmadığını söyledi. Talat Annan Planı’ndan örnek vererek, bu planda birleşik devlet vatandaşı olmanın, KKTC vatandaşlığıyla değil, ülkede kalma süresi ile ilişkilendirildiğini hatırlattı, “Demek ki BM de UBP hükümetlerinin vatandaşlık vermesinin ciddiyetle bağdaşmadığını dikkate almıştı” diye konuştu. KIBRIS SORUNU... Kıbrıs sorununa da değinen Talat, şu anda tartışılan konunun Maraş olduğunu kaydederek, Rum Savunma Bakanının “Türkiye samimiyse Maraş’ı bize versin” dediğine dikkat çekti. Talat, “Böyle talep mi olur?” diye sordu. Talat, “Bizim görüşmecimizin sesi çıkmıyorsa Rum tarafının da bu isteklerle ortaya çıkmasının doğal” olduğunu söyledi. Talat, “Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun süreçle ilgilenmemesi yüzünden yaprak kımıldamıyor” dedi. Maraş üzerine Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararları hatırlatan Talat, o dönemlerden Annan Planına kadar Maraş’ın Kıbrıs sorununun bütünlüklü çözümünden ayrıldığını belirtti ve Annan Planı ile Kıbrıs sorununun birleştirildiğini kaydetti. “MARAŞ GÜNDEME GETİRİLİYOR...” Talat, “Elbette Kıbrıs sorunundaki hareketsizliği kırmaya çalışmak doğru bir harekettir. Maraş’la ilgili çabaları da bu çerçevede değerlendirmek mümkündür. Yani, Rum tarafının arsızlığı dışında, Maraş’ın açılmasını isteyenlerin niyetleri konusunda kuşku duymaya gerek yoktur” diye konuştu. Kıbrıs sorununun çözülmesi gerektiği konusundaki görüşlerini yineleyen Mehmet Ali Talat, çözümün birincil koşul olduğunu kaydederek “Sorunun çözümü bizim çıkarımızadır” dedi. Talat, Rum tarafını baskı altına alarak sorunun çözülmesi ve uluslararası hukukun içine girilmesi gerektiğini vurgulayarak “Sorunu çözmek boynumuzun borcudur” dedi.