Maliye Bakanı Şimşek, Avrupa'nın Mısır'da ordunun yönetime el koyup, seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi görevden almasını "darbe" olarak nitelendirememesine sert tepki gösterdi. Şimşek, daha önce Fransa eski Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy'nin "biz kediye kedi deriz" açıklamasına atıfta bulunarak, "Avrupa Parlamentosu ve Avrupalı politikacılar kediye kedi diyemedi" diye konuştu. Siyasi istikrarın önemine değinen Şimşek, "Türkiye, İtalya ile Çin ve Hindistan arasında en büyük üretim üssü. Rekabetçi bir ekonomiyiz. Bölgemiz demokratik, istikrarlı ve müreffeh olursa bundan en çok biz faydalanacağız" dedi. Mısır ve Suriye'deki olayların Türk ekonomisine rakamsal olarak sınırlı etkisi olacağını fakat bölgede demokrasi, istikrar ve refah adına kaybedilen fırsatların daha önemli olduğunu anlatan Şimşek, "Mesele bugünün ticareti, ödemeleri değil. Allah bilir gelecek yıllarda kaybedilecek fırsatlar" ifadesini kullandı. "NÜFUS TUZAĞINA DÜŞMEMELİYİZ..." "Kimse kimseyi çocuk sahibi olmaya zorlamıyor ama bunun nedenini tahmin edebilirsiniz. Türkiye mevcut doğurganlık oranını artırmazsa 2047 yılında nüfus azalmaya başlayacak. Çalışma çağındaki nüfusu büyük oranda gerileyecek. Türkiye zenginleşmeden yaşlanmaya başlayacak. Bu tuzaktan kaçınmaya çalışıyoruz." "ALMANYA'DAN GÖÇ ALIYORUZ..." "KEŞKE PROFESÖRÜM OLSAYDINIZ..." Sunumunda Türkiye'nin tecrübelerini paylaşan Şimşek'in konuşmasının ardından söz alan Avrupa Politika Merkezi'nin kıdemli analisti Eberhard Rhein, "Ekonomide geleceğe umutlu bakabilme konusunda sizden öğreneceklerimiz var. Bankalarla ilgili, mali yönetimle ilgili Avrupalı mevkidaşlarınızı Türkiye'ye gayriresmi bir toplantıya davet etmenizi öneriyorum" dedi. Rhein de daha önce çok sayıda Türk bakan, yetkili ve akademisyeni dinlediğini belirterek, "Siz herşeyi göz alıcı şekilde birleştirdiniz. Keşke öğrenciyken sizin gibi bir profesörüm olsaydı. General Elektrik'in CEO'su olsaydım sizi küresel sunumlar için görevlendirirdim" yorumunu yaptı.
Şimşek, Türkiye'nin 2023'te 2 trilyon dolarlık ve uluslararası kuruluşların tahminlerine uygun şekilde 2050'de 5 trilyon dolarlık milli gelir hedefini yakalayabilmek için kurumlarının kalitesini ve verimliliği artırmak zorunda olduğunu fakat daha da önemlisi nüfus yaşlanması tuzağına düşmemesi gerektiğini vurguladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın her aileden üç çocuk talebinin bazı kesimlerce "özel hayata müdahale" şeklinde sunulduğunu hatırlatan Şimşek, şunları kaydetti:
TÜRKİYE'NİN BATISINDA DOĞURGANLIK DÜŞÜK
Türkiye'nin bazı batı illerinde doğurganlık oranının Avrupa'dan bile kötü olduğunu vurgulayan Şimşek, Avrupa'nın içine düştüğü yaşlanan nüfus, büyüyemeyen ekonomi tuzağına yakalanmamak için tek çıkış yolunun doğurganlık oranının artmasından geçtiğini ifade etti. Şimşek, Türkiye'nin kamu borç yükü ve bütçe açığıyla ilgili Maastricht kriterleri dahil temel ekonomik göstergelerde AB ile arasındaki farkı hızla kapatmakta olduğunu söyledi.
Türkiye'nin göç vermek bir yana, artık Almanya'dan net göç alan bir ülke haline geldiğine dikkat çeken Şimşek, "O halde Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkma gerekçeniz ne? Belki kökü derinlerde, belki tarihi nedenler, belki İslamofobi, belki Türkiye'nin büyüklüğünden duyulan korkular. Bilmiyorum ama bir neden var" dedi.