İstanbul’da katıldığı iftar programının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Ben bu topraklarda inanmayan bir ateistin bile Sevgili Peygamberimize bu tür hakaretleri sanal ortamda dahi olsa bilerek yazacağına ihtimal vermek istemiyorum. Bu, Ramazanın manevi iklimini bozmaya yönelik bir provokasyondur. Herkesi sağduyuya davet ediyorum” dedi.
Söz konusu hakarette Uluslararası İslamofobi Endüstrisinin katkısı olduğuna dikkat çeken Diyanet İşleri Başkanı Görmez şöyle devam etti;
“Ramazan'ın manevi iklimini bozmaya yönelik bir provokasyondur…”
“Üzerinde düşünülerek tertip edilmiş bir şey olarak düşünmek istemiyorum. Daha çok araya sızmış korsan bilgiler olabilir diye yorumluyorum. Ama eğer düşünülerek hazırlanmış bir tertip varsa bu, Ramazanın manevi iklimini provoke etmeye yönelik bir şeydir. Onun için herkesi sağduyuya davet ediyorum.
“Cehennem giden trenin arkasına takılmaktan ibarettir…”
Bu tür provokasyonlar olsa olsa Uluslararası İslamofobi Endüstrisinin cehenneme düzenlediği bir tren seferinin arkasına takılmaktan ibarettir. Bu doğru değildir. Bu trenin dört yakıtı vardır. Kin, öfke, nefret ve cehalet… Ben bu topraklarda inanmayan bir ateistin bile Sevgili Peygamberimize bu tür hakaretleri sanal ortamda dahi olsa bilerek yazacağına ihtimal vermek istemiyorum. Bu provokasyonun bir tek yorumu vardır. O da Uluslararası İslamofobi Endüstrisinin heybesini katarlarını nefretle, kinle, öfkeyle, cehaletle doldurarak cehenneme gönderdiği bir trenin arkasına takılıp gönüllü yolcu olmaktan ibarettir.”
“İmsak tartışmalarıyla Ramazan’ı sabote etmek doğru değildir…”
Basın mensuplarının son günlerde çokça tartışılan imsak konusundaki sorularını cevaplandıran Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Tarihinde kıyısında köşesinde kalmış şaz ve marjinal görüşleri tartışarak Ramazan’ı heba etmek doğru değildir” ifadelerini kullandı. İmsak tartışmalarıyla Ramazanın manevi iklimini sabote etmenin doğru olmadığını kaydeden Başkan Görmez şunları söyledi;
“Son üç yıldır Ramazan ayında her gece imsak vakti şu saat mi başlar, bu saat mi başlar tartışmasıyla manevi iklimini sabote etmek doğru değildir. Büyük bir haksızlıktır. Ben açıkça ifade edeyim. Biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak hiçbir zaman tarihin kıyısında köşesinde kalmış şaz ve marjinal görüşlerle amel etmeyiz. Biz topluma bilgi verirken, toplumu bilgilendirirken tarih boyunca bütün İslam toplumlarında bütün İslam bilginleri ne demiş, bugün bütün İslam coğrafyasında bütün İslam bilginleri hangi kriterleri esas almış ise biz tarihin imbiğinden süzerek toplumla paylaşırız. Dolayısıyla sadece böyle tarihinde kıyısında köşesinde kalmış şaz ve marjinal görüşleri tartışarak Ramazan’ı heba etmek doğru değildir.”