New York’ta gerçekleştirilen temaslarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Talat, buradan bir hayal kırıklığı çıktığı görüşüne karşılık, New York’ta zaten doğrudan Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili bir girişimin olmadığını, ancak gerek Cumhurbaşkanının gerekse Dışişleri Bakanının çeşitli temaslarda bulunduğunu ve Kıbrıs sorununu anlatma fırsatı yakaladıklarını kaydetti.
New York’ta tek olumsuz şeyin Rum tarafının yapıcı olmayan mesajlar vermesi olduğunu söyleyen Talat, kendi hissiyatının Rum tarafının görüşmelere hazır olmadığı ve zemin meselesini öne sürerek,BM tarafından da Ekim ayı olarak teyit edilenbaşlama tarihinin ileriye atılmasına çalıştığı şeklinde olduğunu söyledi.
EMPERYALİST GÜÇLER
Başka bir soruyu değerlendiren Talat, Kıbrıs sorununa uluslararası ilginin şart olduğunu söyleyerek, çözüm istediğinden kuşku duyulmayan bazı güçlerin “emperyalistlerin Kıbrıs sorununun çözüm çabalarına girmesini istemiyoruz” şeklinde görüşler ileri sürdüğünü hatırlattı ve bu yaklaşımın çözüm istememekle eşdeğer olduğunu söyledi. Talat, kapitalizmin egemen olduğu bir dünyada yaşandığına dikkat çekti ve çözüm için tüm uluslararası kapasiteden yararlanılması gerektiğini anlattı.
Talat, BM’nin rolüne de değinerek, ABD’nin BM içinde en önemli güç olduğunu söyledi ve “O zaman niye BM’yi istiyoruz” diye sordu.
ZAMAN TAKVİMİ
Başka bir soru üzerine Talat, Kıbrıs sorunu ile ilgili bir takvim istenmesinde Türk tarafının son derece haklı olduğunu kaydederek ancak,istenen zaman limitinin çözüm sürecinin takvime bağlanması ile ilgili olması gerektiğini söyledi. Talat, zaman sınırı bittikten sonra “herkes yoluna” ifadelerini bu süreçten uzak tutmak, Rum tarafını ve uluslararası toplumu işkillendirmemek gerektiğini vurguladı.
MARAŞ KONUSU
Maraş’la ilgili bir soru üzerine Talat, bunun yerine bütünlüklü çözümün ifade edilmesinin nedeninin Maraş’ın açılmasının bütünlüklü çözümün yerini tutamamasından ve çok zor olmasından kaynaklandığını söyledi.
Maraş’ın açılması ile ilgili olarak iki alternatiften söz edildiğini, birincisinin bizim yönetimimizde açılması olduğunu hatırlatan Talat, tek tek yapıların birbirinden izole olarak açılamayacağını, en azından altyapısının bizim tarafımızdan yapılması gerekeceğini, bunun da bugünkü şartlarda mümkün olmadığını belirtti.2004-2005 yıllarının Kıbrıslı Türkler lehine esen rüzgarlarının yön değiştirdiğini hatırlatan Talat, “Kaldı ki BM Güvenlik Konseyinin 1984 kararı ile bağdaşıp bağdaşmayacağı da başka bir tartışma konusu olacak ki, BM ile çatışmayı göze alabilir miyiz, bilemiyorum” şeklinde konuştu.
İkinci alternatifin Maraş’ın BM Yönetiminde açılması olduğunu söyleyen Talat, bu durumun statükonun devam ettiği koşullarda gerçekleşeceği için son derece zor olacağını anlattı. Talat, “Maraş’ın açılmasına karşı değilim, ama inanın Kıbrıs sorununun çözümünden daha zor olacaktır. Lokmacı ve Yeşilırmak kapılarının açılış süreçlerini hatırlayın” dedi.
SÜREÇ VE ANASTASİADES
Başka bir soru üzerine Papadopulos’un çözüm istemediğini, hatta Burgenstock’takendisine çözüm olursa bir köşeye çekilip ailesi ile ilgileneceğini söylediğini anlatan Talat, Hristofyas’ın ise ortaklarının muhalefeti nedeniyle yeterli cesareti ve esnekliği gösteremediğini anlattı ve sürecin 2004’tenitibaren bu şartlar altındadevam ettiğini belirtti. Şimdi ise Anastasiades’ingöreve geldiğini söyleyen Talat, DİSİ’nin Annan Planına “evet” dediği gerçeğinin görüşmelere aktarılması halinde umutlu olunabileceğini söyledi.
İYİ BİR DÖNEM
Bir başka soru üzerine Talat, yeni hükümetle ortaya çıkaniklimi değerlendirdi. Talat, çözüm isteyen bir Başbakan ile Dışişleri Bakanı olduğunu kaydederek, bu çerçevede Kıbrıs sorununda daha iyi bir döneme girildiğini düşündüğünü belirtti.