Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr.Mehmet Görmez, Kabe’nin etrafına yapılan ve dünyanın en büyük otelleri ve AVM’leri arasında gösterilen yapılara sert tepki gösterdi. TRT Türk’te Ömer Şahin’in “Görüş Farkı”na Mekke’den katılan Görmez, Kabe’nin adeta “esir” alındığını söyledi: “İbadet mekanları bu kadar daraltılıp devasa binalar altında Kabe’yi esir bırakmasaydı. Ben ne zaman gitsem o etraftaki binalardan dolayı kalbimde Kabetullah mahzun...” Kabe’deki genişletme çalışmaları devam etse bile en fazla 5 milyon insanın Hacca gidebileceğini oysa talebin 20 milyon olduğunu kaydeden Görmez, “Eğer baştan itibaren Mekke ve Cidde düzlüklerine birer uydu kent kurulabilseydi, Mekke’nin altından metrolarla ulaşım sağlanabilseydi” dedi. Kabe’yi çepeçevre saran binaların yıkılıp yıkılmayacağı sorusuna Görmez, “Doğrusu bilemiyorum. Bu ülkenin yetkililerinin orta ve uzun vadede bunu düşünmeye başladıklarını görmekten mutluluk duyuyorum.” Karşılığını verdi. "Hac ruhu zayıflıyor" Haccın ruhunun zayıfladığını savunan Mehmet Görmez, Müslümanlar arasındaki “dünyevileşme”ye dikkat çekerken, çarpıcı örnekler verdi. Haccın insanı değiştirmesi gerekirken, Haccı değiştirmek isteyenler olduğuna işaret eden Görmez, “Son 10 yılda her yıl bir şeylerin değiştiğini görüyorum. İmkanlarımız artıyor. Otellerimiz lüksleşiyor. Kabe manzaralı odalarımız çoğalıyor. ‘VİP Hac’, ‘Lüks Hac’ çoğalıyor ama Haccın ruhu azalıyor. Haccın eğitici, dönüştürücü yönünün zayıflamaya başladığını görüyoruz. Bundan irkiliyorum. Ben geçen sene şahit oldum. Telefonla, ‘Brezilya’daki iş ortağımı bana bağla” diyor tavaf esnasında. Bir taraftan da kamerayla çekiyor. Bunlar çoğalıyor maalesef.” Cumhurbaşkanı Gül’ün hacı oluşu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Hacca gelişinden mutluluk duyduğunu kaydeden Görmez, şu değerlendirmeyi yaptı: “Doğrusu artık bunlar bu çağdaş dünyada öyle üzerinde yadırganacak şeyler değil. Bir müslüman ülkenin cumhurbaşkanının, başbakanının veya yetkililerinin hac ibadeti gibi büyük bir ibadeti yapması, orda dünya müslümanları ile görüşmesi, dünya müslümanlarının temsilcileri ile görüşmesinin ben çok önemli olduğunu düşünüyorum. Şahsen bir vatandaş olarak sevinçle karşıladığımı ifade etmek istiyorum. Bugün hakikaten Başkanlık olarak bizleri onurlandırmasından büyük bir mutluluk duydum. Çok güzel bir atmosfer oluştu” "İnsanlar teknolojiye esir hale geliyor" Mehmet Görmez, gençliğin gidişatından kaygı duyduğunu da söyledi. Gençler için “Sanal tutku” uyarısı yapan ve teknolojik gelişmelerin doğurduğu tehlikeye işaret eden Görmez, “İnsanlar hakikatlerden uzaklaşıyor; bireyselleşiyor, teknolojiye esir hale geliyor. Sanal tutku dediğim odur. Bugün sanal ortamlarda insanların yapamayacakları ve işlemeyecekleri bütün günahları işleyebiliyorlar. Ve insanlar o günahlarla baş başa kalıyor. Bir aile ortamı düşünün. Her oda müstakil bir dünyaya dönüşüyor. Her odada her genç bir sanal tutkunun esiri olabiliyor.” İfadelerini kullandı. "Önce korku sonra nefret" Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, İslamı “korku dini” olarak gören ve korkusunu nefrete dönüştürenlerin sayısının arttığını söyledi. Avrupa’da düzenli bir şekilde yaptırdıkları “İslamofobia” raporlarına bu sonucun yansıdığını aktaran Görmez, “Önce korku yükseldi, sonra o korku nefrete dönüştü. Doğrusu bir Müslüman olarak, bir Mü’min olarak, Türkiye’de hasbel kader dini hayatın rehberliğini yapan bir kurumun başında bir insan olarak her an yüreğinde sızısını hissettiğim önemli bir konudur bu. Müslümanın da Allah'ın rahmet dininin neden bir korkuya dönüştüğünün muhasebesini yapmak zorundadır. Bunu sadece küresel siyasetin aktörlerine yıkmak sadece efendim işte falan güçler bunu böyle istedi. Böyle oluyor diyerek biz bu işin altından kalkamayız. Evet onların hepsini biliyoruz yani ama bizden kaynaklanan yönleri var” dedi. "Müslümanların en büyük günahı budur" Görmez, müslümanların özeleştiri yapmasını isterken sözlerini şöyle sürdürdü:” Biz kendi hayatımızda İslam'ın o rahmetini dünyaya gösterebiliyor muyuz? Gösteremiyoruz. Kendi ilişkilerimizde gösterebiliyor muyuz? Gösteremiyoruz. Peki kaç Avrupa dilinde İslam'ın o rahmetini anlatan ne tür bir literatür oluşturduk bugüne kadar. Acaba Londra'da herhangi bir kitapçıya girdiğinizde İslam'ı anlatan kaç tane kitap var ve o kitaplardan kaçta kaçı İslam'ı gerçek anlamıyla anlatma imkanına sahip kılıyor okurlarını. Yani bütün bunları düşündüğünüzde hem bilgi bakımından, hem medeniyet bakımından, hem düşünce bakımından, hem yaşayış bakımından Müslümanların bu konuda sorumlulukları var bu sorumluluklardan biz kaçamayız. Onun biz Allah'ın huzurunda Arafat'ta hep birlikte toplandığımız günde itiraf edeceğimiz en büyük günahımız nedir diye global ölçekte, küresel ölçekte İslam dünyasının biz Müslümanların en büyük günahı nedir diye bana sorarsanız. En büyük günahımız budur.” Canlı Bombalar İslam dünyasındaki canlı bombaların, kardeş kavgalarının da İslam’a dönük nefretin sebeplerinden olduğunu belirten Görmez, “Herhangi bir Avrupa ülkesinde, herhangi bir haber kanalını açtığınızda ilk üç haberin içerisinde ya Irak'ta patlama, ya Pakistan'da bir efendim katliam, ya bilmem Mısır'da şöyle bir facia dolayısıyla bu da zaten var olan İslamofobia'nın bir nefrete dönüşmesine yardımcı oluyor. Yani İslamiyeti referans alarak masum herhangi bir insanı katletmenin konuşulabilir, değerlendirilebilir, tartışılabilir hiçbir tarafı olamaz. Kurban yerine bağış olabilir mi? Ünlü sanatçı Ajda Pekkan, Kurban kesmek yerine bağış yaptığını ve hayvan mezarlığına gömülmek istediğini açıklamıştı. Ömer Şahin’in bu konudaki sorusuna cevap veren Görmez, “İsmail'in nakdi karşılığı yoktur. Yani Allah İsmail'e bedel olarak bir koç ikram etti. Hz. İbrahim'e. Kur'an-ı Kerim'in açıklamasıyla yani bir insan inanmıyor olabilir ona bir şey diyemem. Ama inanan bir Mü'min Kur'an-ı Kerim'e inanıyorsa. Kur'an-ı Kerim bize bunu böyle nakleder. İslam dininde bir kural vardır. İbadet alanı içtihada kapalıdır. Yani bir olay sosyal hayatla ilgiliyse siz İslam'ın sabitelerinden hareketle bir takım yeni yorumlar yapabiliyorsunuz. Ama bu salt ibadet ise namaz gibi, oruç gibi, kurban gibi bir ibadet ise siz yorumlarla bunu değiştiremiyorsunuz. Bana göresi olmaz. Oruç aç insanların halinden anlamamı sağlıyor. Oruç tutacağıma ben efendim sadece fakirlere yardım ederim diyemez bir insan. Namaz beni kötülüklerden alıkoyuyor. Ben kalbimi temiz tutarım. Öyleyse namaz kılarım diyemez bir insan. Yani bu ibadet alanıdır ve ibadet alanı tartışma konusu yapmamak lazım. Ajda Pekkan'ın sözleri Görmez, “Hayvan Mezarlığına gömülme “konusundaki soruya ise şu cevabı verdi: Pekkan ne demişti Süperstar Ajda Pekkan, “Benim 10 kedim, 3 de köpeğim var. Bana kalsa büyük bir çiftlik alıp tüm hayvanlara bakmak istiyorum. Çok güzel empati yapıyorum onlarla. Sağlığımı onlarla buluyorum. O kadar seviyorum ki hayvanları, beni gömerseniz hayvan mezarlığına gömün. Her şeyim onlar” demişti.
“Telefonla, kamerayla tavaf yapılıyor”
“İlk defa duyuyorum. Hepiniz toprak olacağız ve hatta ahirette Amme suresinin son ayetinde şöyle deniyor. Onunla bitirelim madem. Hepimiz mahşer günü dirildiği zaman hayvanlarda dirilecek ve bizim inancımıza göre hayvanlar eğer bizim üzerimizde hakları varsa onlar da haklarını alacaklar. Ama onlar haklarına aldıktan sonra tekrar toprak olacaklar. Buna insanlar şöyle sesleneceklerdir. "Keşke ben de onlar gibi toprak olaydım" diyecektir. Ben bu ayet zannediyourm herkese en güzel başta şahsım olmak üzer en büyük mesajdır diye düşünüyorum.