|
|
Sahir’in açıklaması şu şekilde:
Yemsizlikten susuzluktan kırılan, saklanacak bir ot bitmediği ovalarda canlıların öldürülmesi fetvasını kim, hangi makam neye göre vermiştir?
Av Yasası ile keyfi kararlar alması kolaylaştırılan “Av Komisyonu” bu hakkını istismar noktasına taşıdı.
Antidemokratik bir yapıda kurgulanan, çoğunluğu avcılardan oluşan ve hiçbir teknik üyeyesi bulunmayan komisyon yaban hayatına büyük zaralar vermektedir.
Ülkemizde Avcılık “Sosyal Yaşamı” ve “Tarımsal Faaliyetleri” de olumsuz etkilemektedir.
Bu konu ivedilikle masya yatırılmalı ve yanlışlar düzeltilmelidir.
Yıllardan beridir her gün alınan yanlış kararlarla, çevrede geriye dönüşü olmayan tahribatlara neden olan, “ülke geleceğini gözetecek bir politikadan yoksun”, günübirlik ve belli çıkar hesaplarına göre düzenlenen avcılık, ülkemizde yaban hayatını artık tükenme noktasına getirmiştir. “Av Yasası” ile keyfi kararlar alması kolaylaştırılan “Av Komisyonu” bu hakkını istismar noktasına taşıyarak hiçbir dayanağı, hiçbir bilimsel gerçekle örtüşmeyen kararlar verebilmektedir. Antidemokratik bir yapıda kurgulanan, çoğunluğu avcılardan oluşan ve hiçbir teknik üyesi bulunmayan komisyon, sonucu hiç hesaplamadan, umursamadan, bu sorumsuz ve sınırsız saldırganlıkla yaban hayatına büyük zaralar vermektedir. Dahası, hakkıyla denetim ve kovuşturma yapılmadığından bu katliamları, marifetmiş gibi her ortamda segilemeyi de hak saymaktadırlar.
Daha henüz hiç yağmur düşmeden, ot bitmeden, yaz kurak koşulları sürerken, yemsizlikten ve susuzluktan kırılan, saklanacak bir ot bitmediği ovalarda canlıların öldürülmesi fetvasını kim, hangi makam neye göre vermiştir? Bu sorumsuzluk sadece “Av Komisyonu”nun değil, bu yanlışa seyirci kalan, yetkili yetkisiz herkesindir.
Ülkemizin her yanı; doğal alanların yanısıra özel mülkler, tarlalar ve bahçeler de dahil her yer avcıların arka bahçesi imiş gibi davranılarak yapılan avcılık “Sosyal Yaşamı” ve “Tarımsal Faaliyetleri” de olumsuz etkilemektedir. Av günü vurulmak istemedikleri için insanlar pikniğe çıkamaz, çiftçiler tarlaya, zeytin toplamaya, bahçelerine bakmaya gidemez duruma gelmiştir.
Sürdürülemez bir yapıya sahip bulunan Avcılık, Devletin, gelir elde etmek için suni olarak yarattığı ve pompaladığı, parasal çıkar ilişkilerine dayalı bir faaliyet. Ülkemizin yaban hayatı, doğal yapısındaki giderek artan olumsuzluklara rağmen çok yüksek sayıda avcının silah baskısı altında ezilmektedir. Bu konu ivedilikle masya yatırılmalı ve yanlışlar düzeltilmelidir. Devlet içinde bulunduğu bu sağlıksız ilişkiden bir an önce kurtulmalı, akılcı kararlar üreterek, ivedilikle ülkemiz gerçeklerine uygun, doğaya saygılı, “uzun vadeli, sürdürülebilir bir politika” geliştirmelidir.
Bakanlar Kurulu’nu bir kez daha düşünmeye, tüm ülkenin geleceği konusunda dikkatli olmaya, daha fazla yıkıma neden olmadan, yapılan hataları görmeye ve av adı altında yapılan katliamları durdurmaya, suçluları takip etmeye, dünyadaki uygar ükelerce uygulanan çağdaş yöntemleri kullanmaya çağırıyoruz.
Çocuklarımızın ve bizlerin sağlığı, ortak geleceğimiz, doğal yaşamın devamı ve dünyanın ekolojik dengesi için bu olmazsa olmazdır.
“Bugün yapabileceklerimiz vardır... Çevreyi kurtarmak için yarın çok geç olacaktır.”
Saygılarımla,
Doğan SAHİR
Yeşil Barış Hareketi Başkanı