Doç. Dr. Mutlu Ateş, kapalı ameliyatların vücutta açılan 0,5-1,5 santimetrelik deliklerden girilerek vücut içine yerleştirilen teleskopa monte edilmiş yüksek çözünürlüklü kamera sistemiyle bir ekrana yansıtılan ve organın yaklaşık 10-15 kat büyütülmüş görüntüsü eşliğinde yapıldığını söyledi.
Doç.Dr. Ateş, açık yapılan böbrek ameliyatlarında bel bölgesindeki kasların çoğunun kesilmesi gerektiğini söyledi. Memorial Antalya Hastanesi Üroloji Bölümü’nde görevli Doç.Dr. Mutlu Ateş, laparoskopi ameliyatlarında hiçbir kasın kesilmesine gerek olmadığını, karın boşluğuna ince tüple girilerek kasların arasından onlara zarar vermeden böbrek ameliyatının yapıldığını ifade etti.
AMELİYAT SONRASI DAHA AZ AĞRI
Kapalı ameliyatların küçük kesilerden yapılması ve kas kesilmemesinin, bu ameliyatların açık ameliyatlar ile kıyaslandığında hasta için daha konforlu ve daha az ağrılı olduğunu gösterdiğini belirten Doç. Dr. Ateş, “Açık ameliyatla kesilen kaslar sonrasında tam iyileşme sağlansa bile hasta her hareketinde bu kasları kullanmak zorunda olduğu için yaşam kalitesi olumsuz etkilenmektedir. Hasta ağrılı bir iyileşme dönemi geçirir. Kapalı ameliyat sonrası hastalar daha hızlı bir şekilde normal hayatlarına geri dönebilmektedir” dedi.
YÜKSEK ÇÖZÜNÜRLÜKTE NET GÖRÜNTÜ
Laparoskopik cerrahide organın büyütülmüş görüntüsüyle ameliyat yapılabilmesinin önemine değinen Doç.Dr.Ateş, şunları söyledi: ”Örneğin böbrek ameliyatlarında önemli bir avantaj sağlamaktadır. Böbrek, damarları yoğun ve kanamaya meyilli bir organdır. Böbreğin tam ya da kısmen alındığı ameliyatlarda böbreğe giren çıkan damarların kontrolünün iyi yapılması gerekmektedir. Açık cerrahide gözden kaçarak, kanamaya neden olabilecek damarlar laparoskopik cerrahide tam olarak görülebildiğinden bu damarlar çok daha güvenle bağlanabilmektedir. Kapalı cerrahi yöntem ayrıca bu gibi özellikleri ile kanserin tam çıkarılması açısından da birçok avantaj getirmektedir.”
ESTETİK KAYGI YAŞANMIYOR
Kapalı ameliyatların çok küçük kesilerden yapılarak neredeyse görülmeyecek izler bıraktığını anlatan Doç.Dr.Ateş, sözlerine şöyle devam etti: “Bu yüzden böbrek çıkışının darlığının düzeltilmesi gereken genç hastalar başta olmak üzere tüm böbrek, prostat ve idrar kesesi ameliyatlarında laparoskopik yöntemin estetik açıdan da avantajı çok üstündür. Böbrek çıkışının darlığı hastalığının bulunduğu çoğu genç hastaların önemli kısmının bayan olması estetik kaygıları ortadan kaldıran laparoskopik ameliyatların önemini daha da artırmaktadır.” Estetik sonuçların en üst düzeye ulaştığı bir laparoskopik cerrahi yöntemin ‘tek delik’ (tek port) cerrahisi olduğunu vurgulayan Doç.Dr.Ateş, şunları söyledi: “Özellikle göbek deliğinden girilerek yapılan bir kapalı ameliyat yöntemi olan ‘tek delik’ cerrahisinde böbrek alınması ve diğer böbrek ameliyatları tamamen göbek deliğinden girilerek yapılmaktadır. Ameliyat sonrası vücutta hiçbir ameliyat izi kalmamaktadır.”
DAR ALANDA SİNİRLER KORUNABİLİYOR
Prostat ameliyatlarının, prostatın anatomik yerleşiminin leğen kemiğinin en alt noktasında olmasından dolayı zor ameliyatlar olduğunu vurgulayan Doç.Dr.Ateş, sözlerini şöyle tamamladı: “Prostat, leğen kemiğinin en alt bölümünde yerleşmiştir. Bir huninin dibine yerleşmiş bir pinpon topu gibi düşünüldüğünde prostata uygulanacak açık cerrahilerde bu bölgeye ulaşmak zor olmaktadır. Laparoskopik ameliyatlarda ise bu dar alanda cerrahi laparoskopik aletle daha rahat yapılabilmektedir. Görüntünün 10-15 kat büyütülmesi mümkün olduğundan bu sinirler korunabilmekte, böylelikle ameliyat sonrası idrar kaçırma ve cinsel fonksiyon bozukluğu yaşanmamaktadır.”