Türkiye Futbol Federasyonu’nun aylık yayın organı olan Tam Saha Dergisi’ne açıklamalarda bulunan Bilal Kısa, Fenerbahçe altyapısından yetiştiğini hatırlatarak, “Son yıllarda Fenerbahçe’de Semih Şentürk dışında altyapıdan çıkıp da düzenli oynama şansı bulan bir futbolcu yok. Beşiktaş ve Galatasaray’ın bu konuda daha başarılı olduğunu söylemek mümkün. Bu takımların altyapısından yetişip A Milli Takım’a yükselen oyuncular bulunmakta. Bunun sıkıntılarını ben de yaşadım. Tabi ki o dönemde yeterli tecrübeye sahip değildik. Şu anki durumumla o zamanki durumum çok farklı. Genç futbolculara daha fazla destek verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Belki o dönemde bana daha çok fırsat verilseydi, uzun yıllar Fenerbahçe’de top koşturma şansım olurdu. Fırsat çok fazla gelmeyince ben de oynayabilmek için kulüpten ayrılmak durumunda kaldım” dedi.
“AYKUT KOCAMAN BANA ÇOK ŞEY KATTI”
Düzenli olarak forma giymeye başladığı takımın İzmirspor olduğunu belirten Kısa, “Profesyonel futbol hayatıma asıl burada başladım diyebilirim. 2003-2004 sezonunda bu kulüpte forma giydim. Benim için çıkış noktası o sezon oldu aslında. Orada beklediğim desteği bulunca iyi bir sezon geçirdim ve sezon sonunda Süper Lig’de mücadele eden Malatyaspor’a transfer oldum. Malatyaspor’a transfer olduğum zaman takımın başında Aykut Kocaman vardı. Aykut Hocanın gençlere önem veren bir teknik direktör olduğunu biliyordum. Burada geçirdiğim dönemde de Aykut Kocaman’ın bana çok şey kattığını söyleyebilirim” şeklinde konuştu.
“A MİLLİ OLMA MUTLULUĞUNA ERİŞTİM”
A Milli Takıma seçilme sürecini anlatan Bilal Kısa, daha öncesinde Ümit Milli Takım’da oynadığını ifade ederek, “Ümit Milli Takım’ın başında Reha Kapsal vardı o dönem. Fatih Hocanın Ümit Milli Takım’dan A Milli Takım’a alınacak oyuncular listesinde ben de vardım. Aslında daha önce de çağrılacaktım ama Reha Hoca, Ümit Milli Takım’ın da o dönemde önemli maçları olduğundan ötürü bir süre daha burada kalmamı istemişti. Bunun ardından sezon sonunda Almanya’daki 15 günlük hazırlık kampına çağrıldım. Estonya maçında da sonradan oyuna dahil olarak ilk kez A milli olma mutluluğuna eriştim” diye konuştu.
“KARDEMİR KARABÜKSPOR BENİM İÇİN YENİDEN BİR ÇIKIŞ OLDU”
Kısa, Karşıyaka forması altında PTT 1. Lig’de mücadele ettiğini hatırlatarak, “İzmirspor’a gittiğimde 20 yaşındaydım ve önümde kocaman bir gelecek vardı ancak Karşıyaka’ya geçiş yaptığımda 28’indeydim ve bu açıdan bakılınca tekrar Süper Lig’e dönmem çok zordu. Üstelik Karşıyaka’da kötü bir sezon geçirmiştim. Ama Kardemir Karabükspor da Süper Lig’e bir sezon önce yükselmişti ve transferdeki hedefleri Süper Lig tecrübesi olan, maliyeti uygun oyuncuları kadrosuna katmaktı. Ben de onlardan biriydim. Transfer olduğumda takımın başında Yücel İldiz vardı. Ben transfer olmadan önce Kardemir Karabükspor’da Cernat forvet arkası oynuyordu. Onun da arkasında Hakan Özmert vardı. Benim transfer olduğum dönemde Hakan Özmert takımdan ayrılmıştı. O pozisyonda da doğal olarak bir boşluk oluşmuştu. Bu nedenle Kardemir Karabükspor bana transfer teklifinde bulunmuştu. Ben de bu fırsatı kaçırmak istemedim tabi ki. Kardemir Karabükspor’un o yüzden bende ayrı bir yeri vardır. Düşüşte olsam bile yeteneklerime inanıp tekrar Süper Lig sahnesine çıkma şansı verdiler bana. Kardemir Karabükspor’da 1,5 sezon oynadım. Burası benim için tekrardan bir çıkış oldu diyebilirim” ifadelerini kullandı.
“AKHİSAR BELEDİYESPOR’A GELİRKEN TAKIMIN DURUMUNU ÖNEMSEMEDİM”
Akhisar Belediyespor’a transfer olduğu dönemde takımın durumunun son derece kötü olduğuna değinen Kısa, “Takıma herkes düştü gözüyle bakıyordu. Ben de Karabükspor’da Mesut Bakkal'ın göreve gelişinden sonra fazla şans bulamıyordum. Yaşım da belli bir seviyeye gelmişti. Akhisar’a transfer olurken ligdeki durumunu bu yüzden hiç önemsemedim. Bana takımın durumundan ötürü ‘gitme’ diyenler de oldu ama ben, ‘Ne olursa olsun çıkıp mücadele edeceğim’ dedim. Bir Süper Lig takımında düzenli olarak forma giymek istiyordum. Sezon sonunda da ne kadar doğru bir karar verdiğimi görmüş oldum” açıklamasında bulundu.
“AKHİSAR BELEDİYESPOR’UN YAPISI ÇOK DÜZENLİ”
Kısa, Akhisar Belediyespor’un Süper Lig’e ilk çıktığında, PTT 1. Lig’deki kadrosuyla oynamaya devam ettiğini vurgulayarak, “Başta herkes şaşırıyordu tabi, ‘Bu takım bu kadroyla nasıl ligde kalacak’ diye. Ancak başarının sırrı o düzenin ve takım yapısının hiç bozulmaması. Ben takıma dahil olduktan sonra anlayabildim bunu. Bu anlamda baktığınızda, ilk yarının sonunda alınmış 12 puanın üzerine sadece 2-3 transfer yapıldı. Başka bir takım olsa hem hocayı değiştirir hem de takımın çoğunu yenilerdi muhtemelen. Hamza Hamzaoğlu, Akhisar Belediyespor’un başına geldiği zaman takım 1. Lig’den bir alt lige düşmemek için mücadele ediyordu. Daha sonra Hamza Hocanın gelişiyle bir çıkış yakalandı ve takım 1. Lig’de kaldı. Ardından da 1 sezon sonra Süper Lig’e yükselmeyi başardılar. Bu noktadan bakınca, Akhisar Kulübü geldiği noktayı çok iyi kavramış durumda aslında. Yapılanları ve verilen emekleri bir anda silemezsiniz. İşte kulüp de bunları çok iyi bildiği için zamanında Hamza Hoca ile devam etti. Alınan tüm kötü sonuçlara rağmen, ikinci yarıda ‘Sabrın sonu selamettir’ oldu. İlk yarı 12 puan toplamışken, ikinci yarı 30 puan toplandı ve ligde kalındı. Bu açıdan kulübün bu davranış ve tutumunun diğer takımlar için de örnek teşkil etmesi lazım. Kulübün yapısının çok düzenli olduğunu söyleyebilirim. Yani kulüp küme bile düşse, yapacakları belli. ‘Ligden düştük, çok borcumuz var’ gibi bir durum söz konusu bile olmaz mesela. Ödemeler her zaman düzenli olarak yapılır. Bu anlamda da örnek alınması gereken bir kulüp Akhisar Belediyespor” şeklinde konuştu.
“HAMZA HOCA ABİ GİBİDİR”
Hamza Hamzaoğlu’nun futbolcular üzerinde baskı oluşturmadığını dile getiren Kısa, “Hamza Hoca bir teknik direktör gibi değil, abi gibidir bizim için. Dikkat ederseniz eskiden başarılı olan ancak sonra düşüşe girmiş futbolcular, Hamza Hoca ile birlikte tekrardan çıkış yakalamıştır. Aynen benim gibi. Bunun bir sebebi olması lazım. Hoca o rahatlığı ve güveni oyuncusuna veriyor. Zaten belirli bir kalitesi olan deneyimli futbolcu, yeteneklerini bu ortam sayesinde sahaya en iyi şekilde yansıtmaya başlıyor” dedi.
“DÜNYADAKİ HER OYUNCU MİLLİ TAKIMDA OYNAMAK İSTER”
A Milli Takım’a ilk seçildiğinde 23 yaşında olduğunu belirten Bilal Kısa, şunları söyledi:
“Devamlılığı sağlayamadım ve bunun sonucunda da bir daha seçilemedim. A Milli Takım’a çağrıldıktan sonra bir daha ulaşamamak insanı üzüyor tabi ki. O nedenle 7 yıl sonra tekrar ulaştığım bu seviyeden yine aşağı düşmek istemiyorum. Çünkü tekrar bu noktalara ulaşmak kelimelerle anlatabileceğim bir duygu değil. Belki büyük takımda oynayabilirsiniz, o da her futbolcunun hayalidir. Ama A Milli Takım’da oynamadıktan sonra istediğiniz kadar büyük takımda oynayın, burada yaşadığınız o farklı duyguyu hissedemezsiniz. Dünyadaki her oyuncu milli takımda oynamak ister. Sonuçta kendi ülkenizin formasını giyiyorsunuz. Bunun üstüne gurur duyabileceğiniz bir şey yok. Ne şöhretle ne de parayla kıyaslanabilir bu duygu ve gurur. Benim amacım, kulübümde düzenli oynamayı sürdürerek bu gururu yaşamaya devam etmek ve bu noktadan bir daha aşağıya düşmemek. Akhisar’da da hem düzenli olarak oynadığım için hem de bahsettiğim gibi kulüpteki aile ortamından ötürü son derece mutlu ve huzurluyum.”
“EN BEĞENDİĞİM FUTBOLCU ZIDANE’DI”
Kendi oynadığı bölgede Emre Belözoğlu’nun çok genç yaşta harika bir performans sergilediğini ifade eden Kısa, “Kendisi benden 3-4 yaş büyüktür. Ben de o dönemde onun oyununu çok beğenirdim. Zaten sol ayaklı olduğu için de dikkat ederdim sahada yaptıklarına. Dünya futbolunda ise en beğendiğim ve örnek aldığım futbolcu Zidane’dı” diye konuştu.