Dışişleri Bakanı Özdil Nami, TC Büyükelçisi Halil İbrahim Akça ile bazı milletvekillerinin de hazır bulunduğu görüşme saat 11:10’da gerçekleştirildi.
ÇAVUŞOĞLU
Türkiye’nin Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu AB Bakanı olarak ilk ziyaretini Kıbrıs’a gerçekleştirdiğini kaydetti ve kabulden dolayı teşekkür etti.
AB Bakanı olarak hem Türkiye hem de KKTC’nin haklarını en iyi şekilde savunmaya çalıştıklarını ifade eden Çavuşoğlu, bu süreçte Dışişleri Bakanı Özdil Nami ile de yakın çalışma içerisinde olduklarını ifade etti.
AKPM’nin 2004’daki referandumundan sonra, 2 KKTC’li milletvekilini meclise dahil etmesinin ve bu milletvekillerinin aktif şekilde çalışma yapmasının Avrupa’ya bir mesaj olduğunu belirten Çavuşoğlu, AB’nin de bu konularda olumlu adımlar atması, üzerine düşeni yapması daha önce aldığı kararları uygulamasını arzu ettiklerini dile getirdi.
AB’nin KKTC üzerindeki kısıtlamaları, ambargoları kaldırması, doğrudan ticaret tüzüğünü yürürlüğe koyması gerektiğini ifade eden Çavuşoğlu, halkın seçtiği milletvekillerinin KKTC halkını AB Parlamentosu’nda temsil etmesini istediklerini de dile getirdi.
Türkiye olarak yeniden başlayan müzakere sürecini ortak açıklama temelinde desteklediklerini ifade eden Çavuşoğlu, bir an evvel sonuca gidilmesini arzu ettiklerini, müzakerelerin ucu açık değil bir takvime bağlı olarak sürmesini istediklerini kaydetti.
Çavuşoğlu her zaman Kıbrıslı Türklerin yanında olduklarını da dile getirdi.
SİBER
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber de, Türkiye’nin AB Bakanı ve Başmüzakerecisi Çavuşoğlu’nu Cumhuriyet Meclisi’nde ağırlamanın bir onur olduğunu söyledi.
Cumhuriyet Meclisi olarak son birkaç aydır lobicilik faaliyetlerine başladıklarını dile getiren Siber, “Toplumun seçilmiş temsilcileri buradadır, toplumun iradesi buradadır, dolayısıyla uluslar arası aktörlerin veya uluslar arası platformlarda bu toplumun sesine ambargo uygulanamaz, bu haksızlıktır” diye konuştu.
Kıbrıs’ta iki ayrı toplumun varlığının uluslararası olarak kabul edildiğini dile getiren Siber, 1960 Anayasası’nda da bunun aynı olduğunu, Kıbrıs Türk toplumunun temsilcilerini kendisinin seçtiğini, hiçbir zaman bir toplumu diğerinin milletvekillerinin temsil etmediğini belirtti.
Çözümün iki toplum arasında olacağını dile getiren Siber, iki toplumun varlığının kabul edildiğini, referandumda da iki toplumun ayrı ayrı oylama yaptığını anlattı.
“ ‘Legal olarak iki toplumun varlığı kabul edildiğine göre niye bizim temsilcilerimizin uluslar arası platformlarda yer almasına engel olunuyor’ şeklinde bir lobicilik faaliyeti başlattık ve dünyadaki bütün parlamento birliklerine yazışmalarımız başladı” diyen Siber, Parlamentolar Arası Birlik Başkanı’nın yazılan mektup sonrasında kendilerine randevu verildiğini ve Cenevre’de bir saate yakın bir görüşme gerçekleştirdiklerini anlattı.
Commenwealth ile de yazışmaları olduğunu ve Commonwealth Genel Sekreteri tarafından resmi olarak kabul edildiklerini dile getiren Siber, bunların iyi gelişmeler olduğunu belirtti.
Zeminlerinin çok sağlam olduğunu kaydeden Siber, AB yetkililerinin “seçim yapılacak Kıbrıslı Türkler de seçilecek” şeklindeki görüşünün yanlış olduğunu ifade etti ve “Bizi, Kıbrıs Türk toplumunun demokratik yolla seçilmişleri temsil eder. Buranın tanınmamış olması demokratik bir şekilde seçilmişlerin sesine kulak vermemek anlamına gelmez. Çözümü ve barışı destekleyen bir toplumun sesine kulak vermek temsilcilerini dinlemek daha sağlıklı bir çözüme ulaşılmasını sağlar, Liderler masa başında çözüm için çalışırken, toplumun temsilcilerinin dinlenmesi gerekiyor. Çözüm başka barış başka, çözümü liderler yapacak ama barışı halklar yapacak” diye konuştu.