Müzakerelerin nasıl gittiğinin sorulması üzerine, müzakerelerin yanlış başladığını, seviyenin düşürüldüğünü belirten Talat, esas müzakerecilerin liderler olduğunu ve hızlı sonuç almak için liderlerin doğrudan müzakere etmeleri gerektiğini söyledi. Anastasiades’inmüzakereci atama kararına ta başından karşı çıktığını hatırlatan Talat, buna karşılık Türk tarafınınbu öneriyi kabul ettiğini söyledi, “Keşke kabul edilmeseydi” dedi.
Müzakerelerde ancak liderlerin esneklik gösterebileceğini kaydeden Talat, şu anda müzakerecilerin kendi usulleri ile gittiğini, liderlerin talimatı ile müzakereleri sürdürmelerine rağmen liderlerin ilgisinin son derece sınırlı olduğunun görüldüğünü söyledi.
Müzakereci Özersay’ın kişiliğine yönelik olarak bir sıkıntı olmadığını kaydeden Talat, meselenin liderin müzakereci olmaması olduğunu söyledi.
Liderler düzeyinde görüşmelerin ayda bir yapılması konusundaki düşüncesinin sorulması üzerine Talat, son görüşmenin iki buçuk saat sürdüğünü, iki lidere bölündüğünde bir saat on beş dakika ettiğini, liderlerin her birinin kendi dilinde konuşması ve bunun önce İngilizceye sonra da diğer dile çevrildiği dikkate alındığında her bir lidere20’şer dakika konuşma süresi düştüğünü söyledi.
HAL HATIR SORMA
Bunuifade ederken verimli bir görüşme olmadığını kast ettiğini belirten Talat, “Bu görüşme bile değildir, hal hatır sormadır” dedi.
Müzakereciler görüşme yaptığında daha verimli olduğunu kaydeden Talat, ancak sonuçta onay makamının Cumhurbaşkanı olduğunu hatırlattı.
YAKINLAŞMA KAĞITLARI
Rum tarafının yakınlaşma kağıtlarınınmasadaki varlığını kabul etmemesinin sorulması üzerine Talat, Anastasiades’in seçilmedenönce bu savı ortaya attığını ve Türk tarafının bu konuya tepki göstermekte haklı olduğunu belirtti. Talat, yakınlaşmaların gözden geçirilebileceğini ancak sil baştan ele alınmasının yanlış olduğunu, çözümü bir başka bahara erteleme anlamına geleceğini belirtti.
AL VER SÜRECİ
Al ver süreci üzerine sorulan bir soruyu yanıtlayan Talat, konular üzerinde defalarca tartışılmasından ve mümkün olan tüm yakınlaşmaların sağlanmasından sonra, daha ileri gidilecek bir nokta kalmadığında, tarafların o aşamada kabul etmedikleri konularda sen bunu ver,ben bunu vereyim şeklindeki bir alışverişin al ver süreci olduğunu ifade etti.
Talat, ancak bu aşamada henüz böyle bir noktaya gelinmediğini kaydetti.
MÜZAKERELER GÖLGEDE KALIR
“Maraş’ın açılmasının tartışılması Rum tarafını sorunun çözümü yönünde motive edecek” denmesinin afaki bir şey olduğunu söyleyen Talat, tam aksine Maraş’ın açılması müzakerelerinin bütünlüklü çözümmüzakerelerini gölgede bırakacağını kaydetti.
ÇÖZÜM OLMAZSA
Vatandaşlardan gelen soruları da yanıtlayan Talat, Rumlarla çözüm olmayacağı yönündeki bir iddia üzerine, bu hususu yıllardır tartıştıklarını, çözüm olmazsa Kıbrıslı Türklerin rahat edeceği bir ortamın olmayacağını anlattı.
Rumların kendisine bile saldırdığını, birlikte yaşanması halinde neler olabileceğinin düşünülmesi gerektiğinin ifade edilmesi üzerine Talat, nefret söyleminin ve eyleminin ceza kapsamına alınması gerektiği üzerinde durdu.
Bir başka soru üzerine kuzeyde de saldırılar olduğunu, kendisi Başbakan iken konutuna bomba konduğunu, sınırlarıdelmeye çalışan Rum motosikletlilere güvenlik güçleri yerine bazı sivil gurupların müdahale ettiğini ve ortaya çıkan ölümlerin Kıbrıslı Türkleri dünya çapında mahcup ettiğini anlatanTalat, bunlara asla izin verilmemesigerektiğini söyledi.
İKİ BAŞLILIK
Bir başka soru üzerine Talat, Cumhurbaşkanının hükümetin Dışişleri Bakanını hazmedemediğini ve görüşmelerin mutfağına bile davet etmediğini ifade etti. Dışişleri Bakanının görüşme sürecinin hazırlıklarının yapıldığı mutfaktan dışlanmasıyanı sıra Cumhurbaşkanının Türkiye ziyaretlerinden bile uzak tutulduğunu söyleyen Talat, bunun başka örneğinin yaşanmadığını kaydetti.
Bu koşullar altında, halkın son dönemdeki iradesini temsil eden Hükümetin Dışişleri Bakanının da kendi görevlerini yapmak durumunda kaldığını ve bunun da iki başlılık gibi göründüğünü söyleyen Talat, bunun sorumlusunun bizzat Cumhurbaşkanının kendisi olduğunu belirtti.