Avusturya ve Fransa'da gurbetçilerimizle buluştuk. Viyana'da kardeşlerimizle kucaklaştık. Yaklaşık 10 bin kişinin katıldığı salonda bir araya geldik.
Salon 10 bin kişilik de olsa vatandaşlarımız akın akın salona geldi. Büyük coşku ve heyecan vardı
Daha büyük salon talepleri oldu ancak çeşitli bahanelerle bu talebi karşılamadılar
Daha sonra Fransa'da Hollande ile görüştük. Askeri siyasi ekonomik ve kültürel konuları konuştuk. Geleceğe yönelik iki ülke arasında plan yaptık.
Fikirler, mezhepler ve yollar farklı olabilir ama bu farklılıklar zenginliğin alametidir.
Bize oy versinler ya da vermesinler hepsinin özgürce yaşayabilecekleri ortamın oluşması için mücadele verdik.
Türkiye'de farklı olan herkes on yıllarca ötelendi. Onyıllarca derneklerin ve vakıfların üzerinde çok ciddi baskılar oldu. Bu tür ceberrut uygulamaların hepsine biz son verdik. Zulümlerin, engellemelerin hepsine biz son verdik.
Şu anda azınlıklarına teslim ettiğimiz gayrimenkullerin toplam değeri 2 milyar doları aştı.
Bundan dolayı Türkiye zayıflamadı, birilerinin korkuttuğu gibi Türkiye bölünmedi, parçalanmadı. Azınlıklarla ilgili sürekli şunu söylediler: Bu Türkiye'nin sonu olur!. Oldu mu? Hayır. Türkiye bölünmedi, parçalanmadı.
Başörtüsünü biz serbest bıraktık. Türkiye bölündü mü, parçalandı mı? Muhalefet son derece karamsar tablolar çizdi. Hiç bir dedikleri çıkmadı.
CHP ve MHP'nin egemen zihniyetinin bu millete zulmettikleri ortaya çıktı. Korkuları kendileri ürettiler.
CHP onyıllar boyunca bölünme parçalanma korkusuyla işi idare etti. MHP ise törer korkusuyla şehitleri istismar etti.
İşte Bahçeli'nin sabah ki konuşması. Aman yarabbi ağzından salyalar akıyor. Biz böyle konuşmayacağız.
MHP'li kardeşlerime sesleniyorum: MHP'yi küçülten bu adamla bir yere varamazsınız. Bahçeli siyasete çırak bile olamadı.
Bu ülkede faiz lobisinin ihya edilmesinin sebebi sizsiniz.
Ayakkabı kutusu ile konuşanlara sesleniyorum. Ayakkabı kutusuna milyarlarca lira avro sığmaz, o paralar ancak sizin kasalarınıza sığar.
Bahçeli'nin bugünkü konuşmasıyla ilgili dava açacağım. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına köksüz, despot diyen bir adam bunun hesabını verecektir. Türkiye'de böyle biri aranıyorsa aynaya baksınlar, bunlar kendileridir.
Ne yaparlarsa yapsınlar biz bu milleti korkutmak için kullanılan vasıtaları bir bir ortadan kaldıracağız.
Ak Parti'nin 12 yılda tesis ettiği özgüven ve özgürlük ortamını kendi çıkarlarını kullananlar oldu. Öyle bir noktaya gelindi ki zahir ile batının aynı olmadığını gördük. Yaklaşılık 40 yıl boyunca cemaat maskesi altında bir ihanet şebekesinin inşa edildiğini gördük.
Türkiye'nin istikametini belirlemek gibi bir şehvete kapıldılar ve gerçek yüzleri ortaya çıktı.
Nerede varlarsa, nerede varlık gösteriyorlarsa orada başkasının varlığına tahammül edemediler. Dertlerinin yardımlaşma, talebe yetiştirme değil, iktidar olduğu ortaya çıktı.
12 Eylül'e bakın, 28 Şubat'a bakın, bunların oradan güç devşirdiklerini görürsünüz. 40 yıl boyunca farklı çevreler tarafından beslendiler. Uluslararası çevrelerden bazı istihbarat örgütlerinden destek aldıklarını görürsünüz. Bizim bilgi almamazı çok ustaca engellendi. Bizim dönemimizde büyüdükleri iddiası asılsızdır. Her işlerinde 40 yıllık gizlenme taktiklerini kullandılar.
Darbe suçlamasıyla gerçek suçluların yanında masumların nasıl içeriye atıldığı bugün tek tek ortaya çıkıyor.
Böcek soruşturmasıyla ilgili iki yıl beklemedik ama onlar iki yıldır bu soruşturmanın üzerine örtüyor. Bunun takipçisiyiz.
Bazıları cezaevinden çıkınca intikam ifadeleriyle bağırıp çağırıyor. Sen önce kendine gel.
12 Eylül referandumu olmasaydı. 12 Eylül darbecileri cezaya çarptırılmayacaktı, yargı tartışılmayacaktı.
Yargının kendini çek etmesi gerekiyor. Referandumun ardından CHP'nin yoldaşı olan Pensilvanya'nın yargıyı ele geçirmesine izin vermedik. Yargı birilerinin arka bahçesi değil, söz verdiğimiz gibi milletin yargısı olacak.
Şüpheli fezlekesine zanlının hangi gazeteye abone olduğuna, çocuğunun hangi okula gittiğine bakıyorlardı.
Bir Başbakan'ın odasına böcek koyulması o millete yapılmış büyük bir ihanettir. Başbakan'ın ofisine böcek koyanlar kim bilir bu millete neler yaptı? Polis üniforması giyip bunu yapan hakim, savcının yatak odasına girip kamera da koyar, koymadığı da ne malum?
Biz bu ifadelerimizle yargıya müdahale etmiyoruz, yargıya görevini hatırlatıyoruz. Ne yasama yürütmeye, ne yürütme yasamaya üstünlük taslamasın.
17 ve 25 Aralık'ta biz dik durmasaydık ortada yargı diye bir şey kalmayacak.
Bahçeli, Pınarhisar'da yattığın günleri arayacaksın diyor. Ey Bahçeli, Pınarhisar'da yatışımın endeni asilliğimin ifadesidir.
CHP ve MHP bu Pensilvanya çetesinin arkasında duruyor. Bunların son kullanma tarihi dolunca sırtlarından vuracak. CHP'nin eski genel başkanına kurdukları tuzağı şimdiki CHP Genel müdürüne kurmayacağını mı zannediyorsunuz?
MHP'li vekillere kurdukları tuzağı Devlet Bahçeli'ye kurmayacaklar mı?
Biz sadece kendimiz için değil, CHP ve MHP'nin geleceği, siyasetin geleceği için de dik durduk! Bu çetenin inlerine girdik, giriyoruz.
Yaşadığımız sürece bu çetenin yargıyı ele geçirmesine izin vermeyeceğiz. Ülke ve millet adına bu çeteyle mücadele edip hukuk zeminini inşa edeceğiz.
12 yıl boyunca hangi çete ile mücadele ettiysek arkasında CHP ve MHP vardı. Bugün de bu ihanet şebekesinin arkasında duruyorlar.
Bu mesele Recep Tayyip Erdoğan'ın meselesi değildir. Milletin, devletin meselesidir. Bunlar Türkiye düşmanlarıdır. Gün tarafsız kalma günü değildir. Türkiye'nin istiklal mücadelesinde tarafsız kalan o taarruzun içindedir.
Biz bütün kadrolarımızla esareti, zilleti değil, özgürce yaşamayı tercih ettik. Dengelere inanıp zilletle yaşayan bir millet değiliz. Hak'kın yanında olmaya devam edeceğiz, dengenin değil.
İstiklalimize yönelik saldırı karşısında susanlar başını kuma gömmüş devekuşundan farksızdır.
Hukuk içerisinde demokrasi içerisinde bu mücadeleyi sonuna kadar götüreceğiz. Yalnız kalsam, tek kalsam ben bu mücadeleyi sonuna kadar yapacağım ama yalnız olmadığımı biliyorum.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ
Artık cumhurbaşkanlığı seçimlerine 47 gün geldi. 10 gün içinde son değerlendirmelerimizi yapıp adayımızı 1 Temmuz 2014'te açıklayacağız, milletimizden adayımız için yetki isteyeceğiz.
Milletin cumhurbaşkanı seçmesine hayır diyen CHP zihniyeti, milletin karşısına hangi anlayışla çıkacak?
Soru işaretlerini kaldıracak şekilde bu seçimlerin önemini milletle paylaşacağız.
Cumhurbaşkanlığı protokol makamı olmayacak, devlet ile millet arasındaki mesafeyi kaldırıyoruz. Cumhurbaşkanı, Anayasanın verdiği yetkiyi, milletten aldığı iradeyi kullanan bir cumhurbaşkanı olacak.
CHP ve MHP statükoyu temsil ederek milleti değil devleti temsil edecek bir aday arayışı içinde oldular, kendileri aday olamadılar ama biz halkı temsil edecek bir makamı özlüyoruz.
Adayımız kim olursa olsun Ak Parti istikametinde bir değişiklik olmayacak. Önemli olan Ak Parti'nin ne olduğudur. Baki olan davalar hizmetkarlarıyla yürür. Önemli olan isimler değil, muhtevadır. Çok şükür muhtevası sağlam, dava şuuru sağlam partimiz var.
Bu süreçte birbirimez karşı kırıcı olmayacağız, rakiplerimizi sevindirmeyeceğiz. Ak Parti kulislerin partisi olmamalıdır. Hedefimizde sadece cumhurbaşkanlığı seçimi var.
Bu milletin davasıdır, milletin davasına leke sürdürmeyeceğiz.
Küçük hesapların peşinden başkaları koşsun. Büyük hedeflerin insanıyız ve öyle kalacağız.
TBMM aciliyeti olan kanunları çıkarmadan tatile girmeyecek. Muhalefetin görevi bizi çalıştırmamak, bizim görevimiz ise milletin önünü açmak. Fark bu.
DİYARBAKIRLI ANNELER
Diyarbakır'da kaçırılan çocuklar için başta HDP'nin yapması gereken görevler var.