Başbakan Ahmet Davutoğlu, TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör'ün moderatörlüğünde gerçekleşen özel yayında Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, Sabah Gazetesi yazarı Mehmet Barlas, Yeni Şafak Gazetesi yazarı İbrahim Karagül ve Milliyet Gazetesi yazarı Fikret Bila'nın sorularını yanıtladı.
Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"SİYASETİN ÖZNESİNİ DEĞİŞTİRDİK"
AK Parti olarak iç siyasetin öznesini değiştirdik, dış siyasette de hedefimiz Türkiye'yi özne yapmak.
Son Cumhurbaşkanı seçimi Türkiye’de siyasetsin öznesini değiştirdi. Değişimin arkasında bu var. Toplumsal mutabakat ancak özgür siyaset üzerinden sağlanabilir. Halkın iradesine sahip çıkmamış olsaydık özgür bir Cumhurbaşkanı seçimi olabilir miydi?
"İSMİMİN BAŞBAKAN OLARAK ANILDIĞI ANDAN İTİBAREN..."
İsmimin Başbakan olarak anıldığı andan itibaren hükümet programı çalışmalarına başladık. İsmimin başbakan olarak anıldığı gün, Borsa'nın en fazla vadeli işlem yaptığı gün oldu. AK Parti'de ortak bir akıl var, hükümet programının hazırlanmasına birçok arkadaşımız katıldı. Kongrede yaptığım konuşmanın özü hükümet programında yer aldı.
Paralel devlet olgusuna net tepki vermemizin sebebi, daha önce benzer bünyeleri görmüştük, tabiri caizse aşılıydık.
ÇANKAYA KÖŞKÜ TARTIŞMALARI
Çankaya Köşkü ile ilgili tartışmanın arkasında bir sembolizm aramamak gerekir. Atatürk'ün mirası var ise, ki var, en büyük mirası Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Çankaya Köşkü'nde oturmakla Atatürk'ün mirasına sahip çıkmış olmazsınız. Mekanların ötesinde eğer Türkiye'yi idare eden cumhurbaşkanı, başbakan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kudretini, etkinliğini, şefkatini, halkıyla ilişkisini yeniden tanzim etmiş ve yeni bir ufka yöneltmişse, mirasa sahip çıkmak böyle olur
Atatürk Orman Çiftliği de Atatürk'ün adıyla anılan bir yer. Bu kararın sembolizm boyutu olmadı. Her yere Çankaya sembolizmini yüklesek, ama ülke olarak borçlarımız olsa bütün o sembollerin değeri kalmaz.
"ÇANKAYA KÖŞKÜ'NDE ÇALIŞMAK BENİM İÇİN BÜYÜK BİR ONURDUR"
Hangi mekanda oturursak oturalım bu halkı nasıl özgür, daha iyi yaşatırız aklımızda var. Çankaya Köşkü ile ilgili planlama yapmadık, ama olursa Çankaya Köşkü'nde çalışmak benim için büyük bir onurdur. Nerede bu halkın onuru korunuyorsa o mekanların hepsi iyidir ve sembolik değerlere sahiptir.
"YÜZYILIN BAYRAMI OLACAK"
2015-2019 arasında ne mahalli seçim var, ne genel seçim var, ne herhangi bir cumhurbaşkanlığı seçimi var. İnşallah yapabilirsek bir anayasa referandumu, yeni bir anayasa yaparız. O da şenlik olacak. Yani bırakın seçimi, şenlik olacak, toplumsal bir şenlik. Yani yüzyılın bayramı olacak.
"HİÇ KİMSENİN KALBİ KIRIK DEĞİL"
AK Parti siyasi açıdan devrim yaptı. Türbülansa sebep olmadan doğal süreci tamamladık. Biz de yumruğu masaya vuran olmadı.
İşleyen bir Bakanlar Kurulu ve parti yönetimi var hiç kimsenin kalbi kırık değil. Yeni Türkiye yeni bir heyecanla kurulacak. Üç seçim kazandık, konforizme izin vermememiz lazım.
"BİZDE MASAYA VURAN OLMADI"
CHP 'nin içselleştirilmiş bir siyaseti olmadığı için Kılıçdaroğlu , "masaya yumruğumu vuracağım" diyor. Bizde masaya vuran olmadı. Bizde ne Bakanlar Kurulu'nda ne de başka bir yerde böyle bir dil kullanma ihtiyacı kimse hissetmedi.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Hükümet programında öne çıkardığımız ana maddelerden biri de çözüm süreci... 2012-2013'te çözüm süreci başladığında hepimiz çatışma ortamının durmasını hedefledik. Şehit cenazelerinin, hayatını kaybeden gençlerin hayatlarını kaybetmemelerini sağladık ve bugüne kadar sürdü.
Bir mülakatta şunu zikretmiştim. Bu öyle bir şey ki, hızlı akan bir nehirde karşıdan karşıya geçmek gibi. Yarıya kadar geldiğiniz inancına kapıldığınız anda karşıya geçmeye çalışırsınız. Ama oraya gelmemişseniz akıntı da varsa hep aklınız geride olur. Şunu bugün geldiğimiz nokta itibariyle söylüyorum. Biz yarıyı geçtik artık. Bundan sonra çözüm sürecinin bütün aktörleri açısından karşı kıyıya bir an önce ulaşmak var
Bizim önceliğimiz Türkiye'nin her yerinde aidiyet hissinin gelişmesi ve silahların tümüyle devreden çıkması...
Çözüm sürecinde başkanlığımda oluşturulan mekanizma 15 günde bir toplanacak. Çözüm süreci kamu düzeni ile sağlanır. Kamu, düzensizliğe izin vermez.
Akil adamları önümüzdeki dönemde çok daha aktif şekilde değerlendirmeyi düşünüyoruz. Çözüm sürecinde çıkarılan 6 maddelik yasa bir çerçeve oluşturdu. Kimsenin mazereti yok. Etrafımız ateş çemberi iken biz çözüm sürecinde bu adımları atıyoruz. Cumhurbaşkanımızın da bizim de tek kaygımız vardı, bu yarayı kapatmak ve bu yarayı kapatacağız.
Bu ülkede ne Diyarbakır hapishanelerinde yaşanan zulümler bir daha yaşanacak, ne dış veya iç provokasyonlarla gençlerin daha hayatlarının baharında dağlara götürüldüğü, kullanıldığı süreçler yaşanacak.
ORTADOĞU'DA YAŞANANLAR
Sınırlarımızın ötesinde Suriye ve Irak'ta etnik ve meshebi çatışmanın olmaması için son 4 yıl çok çaba sarf ettik. Gönül ister ki Irak ve Suriye'de muhatap alabileceğimiz yönetimler olsun. Özellikle 2010 sonundan itibaren Suriye'ye 'kendini reforme et' dedik. Wikileaks gibi belgelerin ortaya çıkması bazen kimin ne dediğini görmek için güzel oluyor.
Türkiye, etnik ve mezhep temelli bir ülke değil. Çözüm sürecinde iç tehdit kavramı ile Kürtler tanımlanmasaydı şu an Türkiye içinde çok ciddi sorunlar olurdu.
Bu sınırlar ve bu sınırlar dışındaki insanlar akraba. Akrabalık ilişkilerini düşmanlık, tehdit gibi görmeyeceğiz.
Türkiye, IŞİD benzeri yapılar ortaya çıkmasın diye çalıştı. Suriye'de ılımlı muhalefette PYD de olsun istedik.
"GEZİ OLAYLARI VE 17 ARALIK DARBE GİRİŞİMİNİN TESADÜF OLDUĞUNU KİMSE SÖYLEYEMEZ"
Yeni Türkiye'nin çerçevesi bütün vesayetlerin kaltığı yeni bir inşa faaliyetinin başladığı bir dönem... Kürt sorununu çözüm süreci ile çözen bir Türkiye içselleştirdiği politikasını dışarıya taşır.
Gezi olayları ve 17 Aralık darbe girişiminin bir tesadüf olduğunu kimse söyleyemez. Kararlı ve iradeli siyasetin istikrarsız bir ortamda neleri başarabileceğini gösterdik.
Türkiye tehlikeyi gördüğü andan itibaren gereken tedbirleri aldı.
DİYANET'İN BAŞBAKANLIĞA BAĞLANMASI
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Başbakanlık'a bağlanması bilinçli bir tercihdir. Diyanet teşkilatımızın toplum üzerindeki manevi etkisini siyasetin tanıması lazım. Uluslararası şartlar ve konjoktür, bize Diyanet'in önemini gösterdi.
"PARALEL YAPILANMAYA İZİN VERMEYİZ"
Üst yargı başkanlarıyla görüştüm. "Hakim, savcı karar verirken vicdanıyla başbaşa kalması lazım" dedim.
Son dönemde emniyet ile yargı içerisindeki bir yapı yatay bir etkileşim içerisine girdi. Bu oyun Türkiye'de bir daha oynanamaz, biz paralel yapılanmaya izin vermeyiz.
Bizim cemaat ile bir meselemiz yok. Mesele demokrasinin kılıcını meşru otorite üzerinde kullanmak istemeleri.
Bütün yargı mensuplarına sesleniyorum: "Tek başınıza karar verin"