Talat, uluslararası toplumun ve diplomatların, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun çözüm istediğine inanmadıklarını ve haliyle kriz çıktığında dünyanın Rum tarafına destek vermeye eğilim gösterdiğini kaydetti.
Ofisinden verilen bilgiye göre, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat katıldığı bir televizyon programda çeşitli konuları değerlendirdi.
Kıbrıs sorununda gelinen aşamayı değerlendiren Talat, Eroğlu’nun 2010 yılında, daha görüşmelerin başında, Ocak ayında sundukları pakette yer alan çapraz oyu geri çektiğini, Rumların da buna karşılık dönüşümlü başkanlıktan vazgeçtiklerini; tıkanıklığın o zamandan başladığını savundu.
Talat, 2010’da sunulan paket çerçevesinde bir iki hususun bağlanamadığını, bunlardan birinin uluslararası anlaşma yetkisinin nasıl kullanılacağı, diğer hususun egemenliğin kaynağı olduğunu; Türk tarafının görüşünün, egemenliğin, Kıbrıslı Türk ve Rumlardan eşit olarak kaynaklandığı yönünde olduğunu ve sonuçta bu anlayışta birleşmek üzereyken Rum lider Hristofyas’ın isteğiyle konunun seçim sonrasına bırakıldığını anlattı.
DOĞAL GAZDA KIBRISLI TÜRKLERİN HAKKI
Son zamanlarda, örneğin ABD’nin konu ile ilgili açıklamalarında doğal kaynaklarda Kıbrıslı Türklerin de hakkı olduğunun ifade edildiğini hatırlatan Talat, ABD’nin bu tutumu ile Rum tarafına ince bir mesaj verdiğini söyledi ve “Bana göre ABD, Kıbrıslı Türklerin haklarının çözüme bağlı olmadığını teslim etmeye başladı” dedi.
“Masadan kaçacaksın, geçmiş yakınlaşmaları kabul etmeyeceksin, çözüm istemeyenlere her türlü imkanı tanıyacaksın, sonra da çözüm olmazsa Kıbrıslı Türklere bir şey yok diyeceksin” diyen Talat, Rum tarafının bu tutumunu eleştirdi ve “İşte bunları dünyaya anlatmalıyız” dedi.
“ÇATIŞMA BEKLEMİYORUM”
Çözüm olmadan doğal gazın değerlendirilmesi halinde “Bunda Kıbrıslı Türklerin hakkı yoktur” demenin uluslararası camiada da, hukukta da yeri olmadığını kaydeden Talat, her şeye rağmen sıcak bir çatışma beklemediğini dile getirdi.
2. Cumhurbaşkanı Talat, TC ile KKTC arasında yapılan MEB sınırlandırma anlaşmasının uluslararası hukuk açısından tanınmadığına, ama uluslararası camianın Kıbrıslı Türklerin doğal gazda hakkı olduğunu teslim ettiğine işaret etti. Talat, Hristofyas’ın “çözüm olmasa da Kıbrıslı Türkler gazdan yararlanacaktır” dediğini hatırlattı.
“KIBRISLI TÜRKLERİN DE KENDİ HAKLARINI ARAMAK DURUMUNDA KALMASI DOĞAL”
Kıbrıslı Türklerin de kendi haklarını aramak durumunda kalmasının doğal olduğunu söyleyen Talat, karada yapılan aramanın siyasi olduğunu ancak şimdiki çalışmanın meşru bir hakkın eldeki imkanlarla savunulması anlamına geldiğini kaydetti. Talat, uluslararası hukukun içinde olunmadığından, uluslararası camianın Kıbrıslı Türklerin hakkını teslim edecek tavırlar takınmadığını, buna karşılık Kıbrıs Türk liderliğinin de aktif bir rol almaktan kaçınarak her şeyi Türkiye’ye bıraktığını ifade etti.
Eroğlu’nun ancak son zamanlarda konuşmaya başladığını, konuşmalarında ise dünya dili yerine, kendi bildiği çatışma dilini “Türk’ten Türk’e propaganda kampanyası” şeklinde kullandığını, uluslararası alana uzanamadığını savunan Talat, “Sonuçta dünya da olayı Kıbrıslı Türklerin hakları bağlamında değil, Türkiye – Kıbrıs Cumhuriyeti kavgası olarak değerlendiriyor” dedi.
“YENİ CUMHURBAŞKANI YENİ GÖRÜŞMELER”
Bir soru üzerine Talat, “Kıbrıslı Türklerin, kendisine beş yılını kaybettiren Eroğlu’nu seçmeyeceğini, çözüm isteyen bir Cumhurbaşkanı ile yeni şartların oluşacağını ve görüşmelerin de bu şartlarda devam edeceğini” iddia etti.
Adaylar konusundaki bir soruyu yanıtlayan Talat, favorisinin Meclis Başkanı Sibel Siber olduğunu kaydetti.
KAYIT DIŞI EKONOMİ
Başka bir soru üzerine Talat, kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması halinde büyük bir kaynak yaratılacağını ifade etti, çalışmaların ne aşamada olduğunu tam olarak bilmediğini, ancak hükümetin üzerinde çalışmakta olduğunu belirtti.