Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, Paris'te yapılacak Somut Olmayan Kültürel Miras (SOKÜM) Hükümetlerarası Komitesi Toplantısı'nda, Türk sanatı ebrunun dünyanın ortak mirası kabul edileceğini belirtti.
Oğuz, yaptığı açıklamada, 2003 yılında UNESCO tarafından kabul edilen Türkiye'nin de 2006'da taraf olduğu Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi'nin iki önemli uluslararası görünürlük sağlayan enstrümanı olduğunu söyledi.
Bunlardan birisinin Acil Koruma Gereken Liste Kayıtları, diğerinin de İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne yapılan kayıtlar olduğunu anlatan Oğuz, Türkiye'nin bu yıl, ebru ve hıdrellez dosyasını UNESCO'ya sunduğunu bildirdi.
SOKÜM Hükümetlerarası Komitesi'nin yılda bir kez toplanarak sunulan dosyaları incelediğini anlatan Oğuz, "Temsili Liste'ye bu sene önerilen 46 dosyanın arasında bizim ebru dosyamız da yer alıyor. Ayrıca UNESCO ebru dosyasını en başarılı şekilde hazırlanmış 5 dosyadan biri olarak gördü. 24-28 Kasım tarihlerinde Paris'te yapılacak 9. SOKÜM Hükümetlerarası Komite Toplantısı'ndaebru dosyamızın, İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne gireceğine hemen hemen kesin gözüyle bakıyoruz" diye konuştu.
LİSTEDEKİ MİRAS SAYISI 12'YE ÇIKACAK
Oğuz, geleneksel ebru sanatının çok değerli ve özel bir sanat olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Ebru sanatı yüzyıllar boyunca bizim kitap kapaklarımızda ve içinde çok farklı süsleme teknikleriyle kullandığımız bir kağıt resim sanatı. Portre sanatı gibi sanatların çok gelişmediği Osmanlı döneminde son derece farklı bir resim yapma başarısı elde edilmiştir.Ebru sanatının bir diğer özelliği de yaratıcılığı fevkalade destekleyen, az zamanda insanın ebru sanatçısı olmasını sağlayan, kitleler tarafından beğenilip uygulanması mümkün bir sanattır. Yaratıcılıkla sonsuzluğu bir araya getirir. Renklerin ahengini kolaylıkla bulmanız mümkündür. Güçlü bir sanatsal anlatımdır."
Türkiye'de hemen her bölgede ebru sanatçısının yetiştiğine değinen Oğuz, bu sanatın hem üniversitelerde ders olarak okutulduğunu hem de açılan halk eğitim merkezlerinde eğitim olanağı sunulduğunu vurguladı.
Geçen yıl "Türk kahvesi kültür ve geleneği"nin Bakü'de yapılan komite toplantısında temsili listeye alındığını hatırlatan Oğuz, bunların yanı sıra "Meddahlık", "Mevlevi Sema Törenleri", "Karagöz", "Aşıklık Geleneği", "Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali", "Alevi-Bektaşi Ritüeli Semah" ve “Geleneksel Sohbet Toplantıları", "Nazar Boncuğu", "Tören Keşkeği Geleneği" ile "Mesir Macunu Festivali"nin de listede yer aldığına işaret etti.
Oğuz, ebru sanatının da UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne kabul edilmesiyle toplam sayının 12'ye çıkacağını sözlerine ekledi.
EBRU, EN ESKİ TÜRK SANATLARINDAN
Ebru sanatı, en eski Türk kağıt süsleme sanatlarından biri olarak biliniyor. Bazı kaynaklara göre, ebru kitreli su üzerine serpilen boyalarla bezenmiş kağıt ve bunu hazırlama sanatına deniyor. İslam bezeme sanatlarının hazırlanış tekniği itibariyle en cazibi ve süratli netice alınanı olan ebruculuğun menşei hakkında kesin bir hükme varılamıyor. 8. asırdan itibaren Çin'de, 12. asırdan itibaren Japonya'da benzer teknikler kullanılarak yapılması, daha sonraki asırlarda Çağatay Türkçesi'ndeki "ebre" ismiyle Türkistan'da ortaya çıkışı, bu sanatın tarihi gelişimi hakkında az da olsa bir fikir veriyor.
Türkistan'dan en geç 16. asır başlarında İpek Yolu'nu takiben İran'a geçişinde "ebri" olarak adlandırılan bu sanat, kabaca yoğunluğu kitre gibi maddelerle artırılmış su yüzeyine, toprak boyaların, at kılından yapılan fırçalar kullanılarak serpilmesi ile elde edilen renkli desenin, kağıda aktarılması olarak tanımlanıyor.
Erbu sanatının, "Battal Ebru, Gel-Git Ebru, Şal Ebru, Serpme, Bülbül Yuvası, Taraklı Ebru, Zemin Ebrusu, Hafif Ebru, Dalgalı Ebru, Kaplan Gözü Ebrusu, Kumlu Ebru ve Kılçıklı Ebru, Çift Ebru, Hatip Ebru, Çiçekli Ebru (Necmeddin Ebrusu) ve Akkase Ebru" gibi farklı çeşitleri de bulunuyor.