Terminatör: Genisys
Yıl 2029... İnsanların direniş önderi John Connor, makineler imparatorluğu Skynet'in ölümcül gücüne karşı savaşmaktadır. Joh Connor, sadık dostu Çavuş Kyle Reese'i 1983 yılına geri gönderir ve katil bir robot tarafından takip edilmekte olan annesi Sarah Connor'ı kurtarması için görevlendirir. Bu sayede insan ırkının geleceğini korumuş olacaktır. Ne var ki Kyle Reese 1980'lerin Los Angeles'ına vardığında karşılaştığı şey bildiği anlamda bir geçmiş değildir. Olayların beklenmedik bir şekilde yön değiştirmesi, zaman çizgisinde kırılmaların yaşanmasına neden olur. Reese bu yabancı geçmişte beklenmedik müttefikleriyle, yeni düşmanlarına karşı geleceği yeniden başlatmak gibi zorlu bir görevi yürütecektir.
90'ları sallayan hikayesiyle Terminatör serisi bu sefer yeni bir üçleme olarak yeniden başlıyor. Serinin beşinci filminin senaristliğini ilk iki filme imza atan William Wisher üstlenirken yönetmen koltuğunda Alan Taylor bulunuyor.
Alkarısı: Cinnet
Korku ve gerilim türündeki Alkarısı: Cinnet filmi, adını yerleşik bir Anadolu efsanesinden alıyor. Genellikle lohusa kadınlara ve atlara musallat olduğu rivayet edilen ve anlatılarda uzun saçlı, çirkin bir kadın olarak tasvir edilen bir cinden esinlenen film, sezonun iddialı korku filmlerinden biri olmayı hedefliyor.
7 aylık hamile olan Dilara, doğum izni alarak işten ayrılır ve bu süreci de evde geçirerek dinleneceği istirahat dönemine girer. Fakat genç kadın eve çekildiğinden beri peşini bırakmayan kabuslar ona hamileliği zehir etmeye başlar. Dilara başına musallat olan bu kabusların altında en yakın arkadaşının, kaynanasının hatta zamansız gelen çocuğun eşi üzerinde yaptığı baskı yüzünden eşinin oyunlarını aramaya başlar.
Yönetmenliğini Muzaffer Gülçek'in üstlendiği filmin senaryosunda Alper Kıvılcım'ın imzası bulunuyor.
Araftaki Ev
İki çocuk annesi olan Dulce, 5 yıl önce çocuklarıyla taşındığı evde sıra dışı bir durumun gerçekleştiğini keşfeder. Birdenbire esrarengiz olayların yaşanmaya başladığı eve dair ürkütücü bir kehanet vardır ve bu kehanet neredeyse gerçekleşmek üzeredir. 30 yıl sonra artık yaşlı bir kadın olan Dulce kendisini yıllarca kovalayan bu lanetin peşine düşmeye karar verir. Dulce eski evine geri dönerek yaşanan gizemli olayların arkasındaki gerçekleri araştırmaya başlar...
Venezuella sinemasının ilk doğaüstü gerilim filmi olan yapımın senaryosu ve yönetmenliği Alejandro Hidalgo'ya ait. Filmde Dulce'yi Ruddy Rodríguez canlandırırken oyuncu kadrosunda Rosmel Bustamante, Adriana Calzadilla ve Simona Chirinos gibi isimler bulunuyor.
Escobar: Kayıp Cennet
Gerçek bir kokain cenneti olan Kolombiya'ya abisi ile gelip sahile yerleşen genç sörf eğitmeni Nick, burada geçirdiği günler boyunca Maria adında bir kadınla tanışır ve aşık olur. Fakat yolsullara yardım için çalışan Maria'nın sıra dışı bir ailesi vardır. Bölgenin en büyük kokain tüccarlarından olan Pablo Escobar'ın yeğeni olan Maria, Nick'i de çalkantalı bir yaşamın içine doğru çekecektir. Maria'ya tutkun olan Nick, hayatında bir şeylerin ters gittiğini çok geç fark edecektir.
Andrea Di Stefano'nun senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendiği filmde Pablo Escobar'ı Porto Ricolu ünlü aktör Benicio Del Toro canlandırıyor. Filmde Del Toro'ya eşlik eden isimlerse Açlık Oyunları serisiyle dikkatleri çeken Josh Hutcherson ile güzel yıldız Claudia Traisac.
Karanlık Yerler
Filmin hikayesi, Libby Day'in ailesinin Kansas şehrindeki bir çiftlikte vahşi ve acımasız bir şekilde katledilmesiyle başlıyor. Yalnızca beş yaşında olan Libby, Ocak ayının ölümcül kar fırtınasının ortasında, bir şekilde buradan kaçıp kurtulmayı başarır. Ancak bu bir kurtuluş değildir. Zira yolda çeşitli hazin olaylar ve talihsizlikler bir türlü hayatından silinmez. En sonunda medyanın baskısından kurtulamayarak ailesinin ölümüne dair talihsiz bir beyanatta bulunmak zorunda kalır. Aradan 25 yıl geçer ve bu süreçte her günü talihsiz geçmişini unutmaya çalışarak geçer. Ta ki Kill Club isimli, gizemli suç olaylarını araştıran gizli bir topluluğu keşfene dek... Şimdi geçmiş anıları tekrar canlandırmanın ve ailesinin başına gelen katliamı çözmenin zamanı gelmiştir.
Gillian Flynn'ın romanından sinemaya uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Gilles Paquet-Brenner, başrolünde ise Chloë Grace Moretz ve Charlize Theron bulunuyor.
Kıvırcık Ay Macerası
Bir çiflikte yaşayan Blacky adındaki kara koyun, bir gün Ay'a gidebilmeyi kafasına takmış durumdadır. Köpek Kanuto ise gizliden gizliye aşık olduğu Blacky için bunun planlarını yapmaya koyulur. İkili, birlikte sıra dışı özelliklere sahip karakterlerle tanışacakları sevimli bir maceraya atılırlar.
Kurbağa Prens
Ribbit henüz kişiliği oturmamış ve çevresindekilere göre oldukça farklı bir kurbağadır. Bütün ailesi ve çevresindeki kurbağa arkadaşlarının aksine zıplamaktan ve suya girmekten nefret etmektedir. Bu durumdan rahatsız olan Ribbit, en yakın arkadaşıyla birlikte yaşamak için ona en uygun yeri bulmak için yola koyulur.
Yönetmenliğini Chuck Powers'ın üstlendiği filmin senaryosu da yönetmenle birlikte Amir Hafizi'ye ait. Yüzüklerin Efendisi'nden tanıdığımız Sean Astin (Sam) kurbağa Ribbit'i seslendirmekte.
McFarland USA
Deneyimli bir koç olan Jim White, hayatında bir süredir bazı problemlerle mücadele etmektedir. Yaşadığı birtakım talihsiz olaylardan dolayı California'nın en fakir bölgelerinden olan McFarland'a yerleşir. Jim White burada, genç lise öğrencilerinin spora olan yatkınlıklarını keşfeder ve onların saklı kalmış potansiyelini ortaya çıkartmak ister. Gençleri bir yarışmaya hazırlayan White, onlara hayatlarının fırsatını da sunacaktır.
Daha önce Tek Başına (North Country) filmiyle tanıdığımız Niki Caro'nun yönetmen koltuğuna oturduğu yapımın başrolünde usta oyuncu Kevin Costner yer alıyor.
Onur
1984 yılında henüz 20 yaşındaki gey Joe, Bromley’den Londra’ya Onur Yürüyüşü’ne katılmak için gelir. Hissettiği tereddüt bir grup geç gey erkek ve lezbiyen ile tanışınca yerini rahatlamaya bırakacaktır. Gethin's Soho Kitapevi’nde bir araya geldiği bu gençler aslında dönemin başbakanı Margaret Thatcher tarafından hoş görülmemektedir. Öte yandan aynı günlerde maden işçileri çalışma koşulları nedeniyle greve gitmiştir. Kuzey İrlandalı aktivist Mark Ashton ezilen iki kanadın birlik göstermesi gerektiğini savunur. Eşcinsel gençler, bir İrlanda kasabasına yardım için harekete geçerler ve gönülden yardımları toplumda karşılık bulur. Öte yandan iki grubunda güçlenmesini istemeyenlerin sabotajı hiç de uzak değildir…
Yönetmenliğini Matthew Warchus’un üstlendiği filmin senaryosu ise Stephen Beresford’a ait.
Taksi Tahran
Taksi Tahran'ın hikayesi, İran'ın başkenti Tahran'ın sokaklarında gezinen, görünürde diğerlerinden hiçbir farklı olmayan bir sarı takside geçiyor. Tahran'ın renkli sokaklarında ilerleyen taksi, her türden yolcuyu konuk eder ve şoför koltuğunda oturan kişi her yolcuyla farklı bir konu üzerine çeşitli röportajlar gerçekleştirir. Direksiyondaki isim ise ünlü yönetmen Jafar Panahi'den başkası değildir. Panahi, taksisinin ön panosuna monte edilmiş kamerasını yolculara çevirerek farklı konular üzerinden yürüttükleri sohbetlerle, izleyiciye içerisinde dram ve komedinin bir araya geldiği zengin bir Tahran portresi sunuyor.