Birlikten yapılan yazılı açıklamada, Kıbrıs Türk halkının Ramazan Bayramı ile 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramını kutlandı.
Açıklamada, Kıbrıs sorununda müzakerelerde önemli bir sürece girildiğine işaret edilerek, birliğin Kıbrıs konusundaki görüşleri paylaşıldı.
Kıbrıs Rum tarafının, 1963-1974 yılları arasında silah zoruyla Kıbrıs Türk halkını azınlık haline getirmeyi başaramamış olmasına rağmen bugün bir çözümde “AB hukuku normlarını” kullanarak “meşru” bir şekilde bunu yapmaya çalıştığını görmekten ötürü endişe belirten birlik, şöyle devam etti:
“Sürekli Kıbrıs Rum ve Yunan yetkilileri tarafından dile getirilen ‘AB prensiplerine göre çözüm’ün serbest dolaşım ve yerleşim olacağından ve Türkiyesiz AB üyeliği olacağından Kıbrıs adasını daha kolay bir şekilde kendilerince alabileceklerini ve bizi azınlık edebileceklerini sandıkları kuşkumuz bulunmaktadır.
Bilinmelidir ki; Kıbrıs Türk halkı bu adada self determinasyon hakkına sahip bir halk olarak, eşit egemenliğinin olmadığı, kendi devletinin olmadığı, Türk askerinin ve Anavatan Türkiye’nin aktif ve efektif Garantisinin olmadığı, siyasi eşitliği tam anlamıyla uygulanmadığı ve en önemlisi her hangi bir çözümde kalıcı derogasyonların olmadığı hiç bir ‘çözümü’ kabul etmeyecektir.”
Açıklamada, Kıbrıs Türk halkının defalarca çözümü isteyen taraf olarak kendini kanıtladığı ancak hiçbir uluslararası kuruluşun 2004 Annan Planı zamanında verilen “izolasyonlar sona erecek, direkt ticaret, Ercan Havaalanı’na doğrudan uçuşların olacağı” sözlerini tutmadığı belirtildi.
Kıbrıs Türk halkının barış yanlısı duruşunu fırsat bilip Kıbrıs Rumlarının bugün bile bir yandan Yunanistan ve başka ülkelerle askeri anlaşmalar ve faaliyetler yaparken, Kıbrıslı Türkler üzerindeki izolasyonların ağırlaştırılması için halen faaliyetlerini devam ettirdiğine dikkat çekilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Bugün bile bazı dünyaca tanınmış sanatçıların KKTC’ye gelmesini engellemek için, uluslararası yat rallilerinin Kuzey Kıbrıs’a gelmemesi için başka ülkelerde faaliyet yapıp bizi yasa dışı ilan etmeyi Kıbrıs müzakere sürecinde devam eden olumlu atmosferi bile kullanıp provokatif demeçlerin yapıldığını halkımızın bilgisine getirmek isteriz.
Örnek olarak Kıbrıs Rum lideri Nikos Anastasiadis bu ay içerisinde yaptığı açıklamada, kapsamlı çözümün sözde ‘Kıbrıs Cumhuriyetinin’ devam edeceği şeklindedir.
Ancak KKTC Cumhurbaşkanlığı’nın söylediği, bir çözümün ‘yeni bir ortaklık devleti’ olacağı şeklindedir.
Ayrıca, Rum yetkilileri tarafından yapılan açıklamalarda, Kıbrıs Türk halkı için hayati önem taşıyan BM parametresi olan “iki bölgeli” bir çözümü AB normlarını kullanarak ortadan kaldırmayı veya ‘sulandırmayı’ hedefledikleri görülmektedir ve zaman içerisinde adada ‘ozmosis’ – yani bizi bir Rum halkı içerisinde dağılmış azınlık yapabilecek imkanlar bulunmaktadır.
Ayrıca, üzülerek gözlemliyoruz ki, ‘dönüşümlü başkanlığı’ bile içlerine sindiremeyen Rum yetkilileri, maalesef bizi siyasi eşit olarak görmediklerini gözler önüne sermektedirler.
20 Temmuz’da Barış ve Özgürlük Bayramımızı kutladığımız bu sevinçli günümüzde, halkımızın birlik ve beraberlik içerisinde haklarını savunmalarını ve hep birlikte çözüm olsun veya olmasın Kıbrıs Türk halkına uygulanan haksız izolasyonların derhal uluslararası camia tarafından sonlandırılmasını istemekteyiz.
Kıbrıs Türkü’nün, KKTC’nin uluslararası statüsüne bakılmaksızın, uluslararası insan hakları yasalarından ödün vermeyeceğini, bizlerin de yaşama hakkı, ticaret hakkı, seyahat ve uluslararası spor müsabaka yapma hakkımızın olduğunu hatırlatmak isteriz.”
Açıklamada, Birleşmiş Milletler’in temel kuruluş ilkelerinden olan “Evrensel İnsan Hakları Sözleşmesi”ne de işaret edildi ve İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Kıbrıslı Türklere eşit ve koşulsuz bir şekilde uygulanması temenni edildi.