Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, mülkiyet konusunda vatandaşların tedirgin olmasına gerek olmadığını, vatandaşları mağdur etmek değil, mutlu etmek gayesinde olduklarını dile getirerek, yatırımların sürmesi gerektiğini, KKTC devletinin verdiği tapuların arkasında olduğunu belirtti ve “Mal mülk konusunda kriterlerin belirlenmesinin ardından sorun büyük ölçüde tazminatlarla çözülecek ve kimse mağdur edilmeyecek” dedi.
Akıncı, mülkiyet konusunda tartışmaların çok erken başladığını, ancak tedirgin olacak bir durumun olmadığını ifade ederek, bu durumun sonunda yeni yapılanma gerekirse de bunların vatandaşın boynuna bırakılamayacağını söyledi. Akıncı, mülkiyet konusuyla ilgili çok insanın bulunduğuna işaret etti ve “Bunu vatandaşın boynuna asarsak bu anlaşma olmaz” diye konuştu.
Türkiye’nin müzakere masasına köstek değil destek olduğunu vurgulayan Akıncı, masada kendilerinin de tatmin olmayacağı bir anlaşmayı halkın önüne koymayacaklarını ifade ederek, “Temennim; Annan Planı dönemindeki gibi kamplaşma olmasın ve uzlaşma yaratılsın, halkımızın çoğunluğu onaylasın. Kimsenin sorgulayamayacağı, gençlerin ambargosuz spor yapabileceği, uluslararası hukuku kapsayan bir anlaşmayı halkımıza sunmaktır. Halkımıza yeterli sürenin verilmesini ve bilgisiz olarak sandığa gitmemesini istiyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Cumhurbaşkanlığı’nda 100 Gün” isimli basın toplantısında basın mensuplarından gelen birçok soruyu da yanıtladı.
Akıncı, “Garanti ve güvenlik konusunda olmazsa olmazımız nedir, AB güvencesine ne kadar güvenebiliriz” sorusu üzerine, garantilerle ilgili bir uluslararası anlaşma olduğunu ve bunun tarafları bulunduğunu ifade ederek, müzakerelerde bu konunun ele alınmadığını, garantilerin sürdüğünü, Türkiye’nin garantisinin sürdüğünü, zamanı geldiğinde Türkiye ile müzakerelerin yapılacağını belirtti.
Kıbrıs Türk tarafı açısından halkın güvenliği ve özgürlüğünün en öncelikli konu olduğunu belirten Akıncı, bulunacak çözümün iki kesimli olacağını, mevcudun değiştirileceği anlamında bunu söylemediğini, ancak ne şekilde olursa olsun Kıbrıs Türk halkının güvenliği ve güvencesi garanti olmadan bulunacak bir anlaşmayı halka önermeyeceklerini vurguladı.
Akıncı, güvenlik içinde yaşayan bir ada kurmak zorunda olduklarını, hem Kıbrıs Türk halkının hem de tüm insanların bu adada günün koşullarına göre güvenlik içinde barış içinde yaşamasını arzuladıklarını kaydetti.
Bir tarafın istemesi, istememesi, vazgeçmesi ile bu işin olamayacağını, garantilerin ve toprak konularının müzakerelerde en son görüşüleceğini belirten Akıncı, “asker çıksın, bu evler köyler boşaltılsın” gibi görüşmelerin müzakere masasında yapılmadığını belirtti.
“ERDOĞAN SÜREÇTEN MEMNUN”
Akıncı, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile garantileri konuşmadıklarını, Erdoğan’a sadece müzakerelerle ilgili bilgi verdiğini, bu sürecin Türkiye ile istişare içerisinde yürütüldüğünü, Türkiye’nin Yunanistan’ın kendi iç konuları olduğunu ancak Erdoğan’ın süreçten memnun olduğunu kaydetti.
Erdoğan ile Rum Lider Anastasiadis’in görüşmesiyle ilgili bir talep olmadığını bildiğini, ancak kendisinin Yunanistan Cumhurbaşkanı ile görüşmesi durumunda Rum Liderin de Erdoğan ile görüşmesine itirazı olmayacağını ifade eden Akıncı, ayrıca çapraz ziyaretlerin de yeniden başlamasını uygun gördüğünü belirtti.
Akıncı, masada Kıbrıs Türk halkının seçtiği lider olduğunu belirterek, “Ben ne Türkiye’yi ne de Yunanistan’ı küçük görürüm, masada Türkiye’nin desteği anlamında başka müdahalesini görmedim, olursa paylaşırım. Kararı verecek olan halktır, başkası değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, ülkede yaşayan yabancıların da mülkiyetle ilgili endişe duyduğu ve “KKTC tapusunun hala daha geçerli olup olmadığını” merak ettiğinin belirtilmesi üzerine, kimsenin tedirgin olmasına gerek olmadığını vurguladı.
İnsanların koçan sahibi olduğunu ve evlerinde oturduğunu ve oturmaya devam edeceğini belirten Akıncı, ancak Türkiye’nin mal sahiplerine tazminatlar ödediğini, davaların AİHM’e taşındığını, bunun üzerine KKTC’de mal tazmin komisyonunun kurulduğunu anlatarak, bireylerin mülkiyet hakkı olduğunu ancak mülkiyette hem eski mal sahibinin hem de 41 yıldır kullananın hakkı olduğunu kaydetti.
Mal tazmin komisyonunun kabul edildiğini, bu yüzden illa mala dönülecek diye bir durum olmadığını, tazminat hakkının olduğunu, kriterlere göre bağımsız bir komisyona bu konunun aktarılacağını ifade eden Akıncı, bu kriterlerin henüz tamamlanmadığını, gereksiz yere telaşa gerek olmadığını, bu telaşın da şeffaflıktan ortaya çıktığını, ancak bu tartışmaların yaşanması gerektiğini kaydetti.
Akıncı, şeffaflığın süreceğini ifade ederek, basın ile de gerekli görüşmelerin paylaşımların her zaman yapılacağını vurguladı.
“Referanduma bile gidilmeyecek” sözleri duyduğunu ancak bunun tamamen yanlış olduğunu, ilk önce bunu kendisinin kabul etmediğini ifade eden Akıncı, hayatın sürdüğünü, kimseyi mağdur etmeden bir anlaşmaya ulaşmanın önemli olduğunu, insanları çözüm sonrası yaşanacak günün daha iyi olacağını sağlamaması durumunda bu anlaşmanın da geçerliliği ve yaşamasının sıkıntılı olacağını kaydetti.
Akıncı, her türlü önleme rağmen bazı sıkıntıların yaşanabileceğini ifade ederek, bu çözümün maliyetli olacağını herkesin bildiğini ve AB’den de bu konuda destek beklediklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, yer altı kaynakları ve sondajlar konusunda yeni gelişmeler yaşanmayacağına inandığını da ifade ederek, bu konuda yeni gelişmelerin masaya zarar vereceğini en iyi bilen kişilerden birinin de Anastasiasdis olacağını dile getirdi.
Akıncı, bu anlaşmada iki kesimlilikten vazgeçemeyeceklerini ifade ederek, AB normlarını istediklerini, ancak AB’den kendileri istediği zaman destek aldıklarını, sürecin BM süreci olduğunu anlattı.
Çözüm olmadan ülkedeki spor ve diğer ambargoların önüne geçemeyeceklerini gördüklerini ifade eden Akıncı, bunun “acı ve gerçek” olduğunu ifade ederek, bu yüzden çözümün özellikle gençler için önemli olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, basın mensuplarının sorularını yanıtlarken, “spor komitesinin” kurulabileceğini, ancak KOP sürecinde de bir yavaşlama yaşandığını, geçiş dönemleri için formüller üretilebileceğini söyledi, ancak spor konusunun çözümle birlikte çözüleceğine inanç belirtti.
Akıncı, bu konuda belki kültür olayındaki gibi bir çözüm bulunabileceğini ifade ederek, ayrıca çarpıtma haberlerle ile ilgili iki tarafın sözcülerinin birlikte aynı yönde açıklama yapması konusunda çalıştıklarını, böylece bunların önüne geçilebileceğini söyledi.
İki tarafın gerçekleri bilmesinin önemli olduğunu, kendisinin masadaki gerçekleri doğru aktardığını ve yalan söylemediğini, ancak Rum tarafında Ulusal Konsey olduğunu ve konuların yanlış çıkabildiğini ifade edip buna örnek olarak “verilecek köyler”iddiasını gösteren Akıncı, Maraş konusunda da bazı haberler yapıldığını ancak gerçeği yansıtmadığını anlattı.
Basın yayın ile ilgili bir komite düşünülebileceğini ve en azından müzakerelerle ilgili aynı açıklamaların yapılabileceğini ifade eden Akıncı, Kıbrıs Türk halkının iki kesimliliğinin şart olduğunu, bu konuda yüzde yüz anlaşılmadığını, ancak bunun mümkün olduğunu dile getirdi.
Akıncı, AB’de Kıbrıs Türk halkının tek örnek olduğunu, referanduma “evet” dediğini anca AB dışında kaldığını anlattı.
Akıncı, UNESCO’nun Gazimağusa suriçini korunacak bölgeler içinde göstermesinin önemli olduğunu, buna karşı çıkılamayacağını ifade ederek, Otello Kalesi tamiratının tamamlandığını ve iki tarafa ait kültürel kaynakların korunduğunu kaydetti.
Akıncı, alternatif geçiş kapıları konusunda da çalışmaların olduğunu, gerekli çalışmaların sürdüğünü anlattı.
Örtülü ödenek konusuyla ilgili bir soru üzerine Akıncı, yılsonunda bunu halk ile paylaşacağını söyledi.
Meclis tutanakları ile ilgili son dağıtımın 10 Ağustos’ta yapıldığını ifade eden Akıncı, görüşme tutanaklarının en geç 10 gün içinde yayıldığını, ancak 47 yıllık süreçte en yoğun müzakere döneminin yaşandığını ifade etti.
“Keşke bu tutanaklar didik didik edilse” diyen Akıncı, basın ile daha çok bir araya geleceklerini ve yakın diyaloğu sürdüreceklerini söyledi.
Maraş konusuna da değinen Akıncı, temaslarında kapsamlı bir çözüm için irade ve istek gördüğünü, bunun BM ve Türkiye tarafından da böyle olduğunu, kapsamlı çözüme odaklanıldığını, Maraş konusunda da bir talep gelmediğini, telefon, hellim gibi konuların öncelik aldığını, Maraşın gündeme geleceğini ancak şimdi tartışma konusu olmadığını kaydetti.
Akıncı, YÖDAK konusunda huzursuzluk yaşadığını, burada siyasetin olmaması ve eğitim ile halka güven vermesi gerektiğini vurguladı.
Akıncı, mülkiyet konusunda kriterlerin belirlenmesinin ardından bir komisyon oluşturulacağını ve kişilerin muhatap edilmeyeceğini vurguladı.
Yürütülecek görevlerde rotasyonu siyasi eşitliğin temeli olarak gördüklerini ve bu konuda ilkelerin bağlanmasının önemli olduğunu ifade eden Akıncı, mal mülk konusuyla şu anda hiçbir kriter olmadığını, ancak çözüm bulacaklar diye hayatı alt üst etmeyeceklerini, çözümlerin ana unsurunun tazminat olacağını vurguladı.
Yatırımların sürmesi gerektiğini, yatırımcıların yatırımını yapacağını ifade eden Akıncı, bu konuda müzakerecilerin çalıştığını ve bunun ardından tüm bu konuların tartışılabileceğini kaydetti.
Akıncı, KKTC devletinin verdiği tapuların arkasında durup duramayacağı ile ilgili bir soru üzerine, devletin tapularının arkasında durması gerektiğini, halkına tazminat ödettirmeyeceğini ancak bu sorunun büyük bir çerçevede tazminatlarla çözüleceğini dile getirdi.
Bu durumun sonunda yeni yapılanma gerekirse de bunların vatandaşın boynuna bırakılamayacağını ifade eden Akıncı, “Amacımız vatandaşı mağdur etmek değil mutlu etmektir. Bunun gelişimini bekleyelim, bu durumda çok insanımız var, bunu vatandaşın boynuna asarsak bu anlaşma olmaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, bağımlılık ve uyuşturucunun ülkede kanayan yara haline geldiğini ifade ederek, Cumhurbaşkanlığı olarak bu konuya daha fazla eğileceklerini ve iki taraflı bir el uzatılmasının gerekli olduğunu gördüklerini kaydetti.
Akıncı, halkın Kıbrıs konusunda bilgilendirilmesi, Meclis, hükümet ve sivil toplumun bilgilendirilmesi için çalışmalar yaptığını ve bu dönemde Annan Planı döneminden daha fazla bir şekilde halka yeterli zaman diliminin verilmesi ve ne olup bittiğini anladıktan sonra oyunu kullanması gerektiğini söyledi.
Kendilerinin de tatmin olacağı bir anlaşmayı halkın önüne koyacaklarını ifade eden Akıncı, “Temennim; Annan Planı dönemindeki kamplaşma olmasın ve uzlaşma yaratılsın, halkımızın çoğunluğu onaylasın. Kimsenin sorgulayamayacağı, gençlerin ambargosuz spor yapabileceği, uluslararası hukuku kapsayan bir anlaşmayı sunmaktır. Bu çerçevede sonuca ulaşmak için çalışmaya devam edeceğiz. Halkın bilgisiz olarak sandığa gitmesini istemiyoruz, bu kez halkımızın her şeyi bilerek sandığa gitmesini istiyoruz” dedi.
Mayınlar konusuna değinen Akıncı, bu konuda bilgiler verdi, bölgelerin tellendiğini ifade etti.
Rum tarafından bazı kesimlerden mülkiyet konusunda bazı tehditlerin gelebileceğini, ancak bunların geçerli olmadığını ifade eden Akıncı, yer altı kaynakları konusunda ise yeni gelişmelerin olmayacağına inandığını çünkü bu durumda masanın “torpilleneceğini” kaydetti.
“Mayıs ayına kadar sonuç almazsak işimiz zora girer” sözlerinin anımsatılması üzerine Akıncı, şu anda Rum tarafında çözümü destekleyen bir irade olduğunu, partilerin bulunduğunu ve güç dengelerinin çözüme daha fazla ağırlık verdiğini anlatarak, seçimlerde nasıl bir gelişme olacağını bilemediğini ancak seçim atmosferlerinin masaya olumlu yansımadığını bildiğini anlattı.
Müzakere sürecinin seçimlerden etkileneceğine inanç belirten Akıncı, belki söylediklerinin yanlış anlama gittiğine, ancak masanın “bertaraf” olacağı gibi bir anlamda söylemediğine işaret etti.
Akıncı, Erdoğan’ın KKTC’ye gelmesinin Rum tarafında her zaman yanlış anlama çekildiğini ve “süreci bozmak için geliyor” diye düşünüldüğünü ancak Erdoğan’ın barış dilinin şaşırttığını ifade ederek, Türkiye’nin sürece olumlu baktığını vurguladı ve Erdoğan’ın çözüme inandığını kaydetti.
Türkiye’nin 11 yıl önce Annan Planına destek verdiğine dikkat çeken Akıncı, şimdi yürüttüğü müzakerelerde Türkiye’den köstek değil destek gördüğünü, bugün fotoğrafını çektiğini ve bunu söylediğini, ancak Yunanistan’ın da bu sürece desteğinin olumlu yansıyacağına inandığını vurguladı.
KİTAPÇIK
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın basın toplantısında, “Cumhurbaşkanlığı’nda 100 Gün” isimli kitapçık da basın mensuplarına dağıtıldı.
Kitapçıkta Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ve Cumhurbaşkanlığı’nın faaliyetleri yer alıyor.