KTTO, Başbakan’ın özel sektörü kamuoyu önünde “itibarsızlaştırmaya” teşebbüs ettiğini savunarak, özel sektörün itibarsızlaştırılamayacağını belirtti ve “Başbakan’ın ‘duyarsız’ dediği özel sektör, kendi ayakları üzerinde durabilen bir ekonomi ve sürdürülebilir bir çözüm için Kıbrıs Türk halkının en önemli dayanağıdır” dedi.
KTTO’dan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye’den KKTC’ye getirilen suyun işletme modeliyle ilgili tartışmalar çerçevesinde Başbakan Ömer Kalyoncu’nun bir televizyon programında “Bu suyun yönetiminin kamunun elinde olması kadar doğal bir şey olamaz. Özel şirket insanların alım gücü konusunda duyarlı davranmaz” ifadesini kullandığını ve bunun basına da yansıdığını kaydedildi.
Oda, suyun işletmesi konusunda her kurum, kişi ve makamın kendi görüşünü objektif veriler ışığında tartışıp, savunabileceğini belirtti.
Açıklamada, halen belediyelerin uhdesinde olan su dağıtımındaki kaçakların toplam su arzına oranının takriben yüzde 25 olduğu ve bu orana tahsilattaki sıkıntılar eklendiğinde su dağıtımından elde edilen gelirde takriben yüzde 40 oranında kayıp olduğuna işaret edilerek, “Dolayısıyla su kaçağının bedeli hane halkına yansıtılırken, özel işletmelerin kullanıcıların alım gücü konusunda duyarlı davranmayacağını ifade etmenin, kötü niyetli ve yanlış bir ön yargı olduğunu değerlendirmekteyiz” denildi.
Ticaret Odası, aynen KIB-TEK’te olan “verimsiz, çağdışı ve halkın refahını engellemekte olan işletme modeli” gibi suyun da işletmesini kamu tekeline devretmenin Kıbrıs Türk toplumuna telafisinin çok zor bir ek mağduriyet getireceğini iddia ederek, Başbakan’ın bu açıklamasıyla özel sektörü kamuoyu önünde itibarsızlaştırmaya teşebbüs ettiğini öne sürdü.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Eğer bu ifade Başbakan mevkiinde bulunan bir siyasetçiden beklenmeyecek bir dil sürtüşmesi değilse, özel sektöre karşı bilinçaltına yerleşen bir ön yargının dışa yansıması demektir. Bu da sorunun çok daha büyük olduğunu göstermektedir.
Tüm gelişmiş dünya ülkelerinde, hükümetlerin çabası istihdam kaynağını genişleten, ekonomik büyümeyi sağlayan, yatırım ve gelirlerini artırmak için kendi reel sektörlerinin güçlenmesi için siyaset üretmek yönündedir. Buna paralel olarak tüketici refahının sağlanması ve sunulan hizmetlerin sürdürülebilir olması için çalışmalar yapmak yine hükümetlerin vatandaşlarına yönelik birincil sorumluluğudur. Maalesef bizde hiçbir rasyonel akılla açıklanamayacak ve kabul edilemez bir yaklaşımla özel sektörü sürekli kötülemek adeta siyasi bir gelenek haline gelmiştir.
Özellikle de Kıbrıs sorunu görüşmeleri çerçevesinde Kuzey Kıbrıs ekonomisini çözüm öncesinde büyütmek, geliştirmek ve rekabetçi bir reel sektör yaratma gerekliliği Odamız tarafından tüm iç ve dış paydaşlar nezdinde sıklıkla paylaşılırken, Sayın Başbakanın özel sektörü kamuoyu önünde değersizleştirmesi kabul edilemez bir yaklaşımdır.”
Kıbrıs Türk Ticaret Odası, yalnızca su konusunda değil, ekonomiyi ilgilendiren her konuda kendi ilkeleri ve objektif veriler ışığında görüşlerini kamuoyuyla düzenli olarak paylaştığını ifade ederek, yaptıkları her önerinin rekabet edebilir bir ekonomi yaratmak, mal ve hizmet arzını ucuz ve sürdürülebilir kılmak için olduğunu kaydetti.
Hazırladıkları yüzlerce rapor, görüş, değerlendirme ve mektubun okunmadan siyasilerin dosyalarında tozlanmaya bırakıldığını bile bile çaba sarf etmeye devam etmelerinin nedeninin de bu olduğunu belirten oda açıklamasında, Başbakan’dan beklentiler şöyle açıklandı:
“Bu ülkede zor koşullarda ayakta kalmak için uğraşan, istihdam sağlayan, vergi veren binlerce işletmeyi bünyesinde barındıran Odamızın sayın Başbakan’dan beklentisi; özel sektörü kötülemek yerine; yatırımı ve iş yapmayı kolaylaştıracak önlemler alarak özel sektör odaklı, rekabet edebilir bir Kıbrıs Türk ekonomisi yaratmak için çalışmasıdır. ‘Duyarsız’ dediği özel sektör, kendi ayakları üzerinde durabilen bir ekonomi ve sürdürülebilir bir çözüm için Kıbrıs Türk halkının en önemli dayanağıdır.”