Çavuşoğlu, Irak Başika Kampı'ndaki Türk askerleriyle ilgili ''Mart 2015'ten bu yana askerlerimiz orada. Son gönderdiğimiz grup bunların güvenliğini sağlamaya yönelik''ifadesini kullandı.
Mevlüt Çavuşoğlu, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Nuri el-Maliki'ye de tepki gösterdi: ''Olayı kışkırtmaya başladı.''
Bakan Çavuşoğlu şöyle devam etti.
Mart 2015 tarihinden bu yana bizim askerlerimiz orada Musul Ulusal Muhafızlarını eğitmek için var. Yeni Irak hükümeti göreve başladıktan sonra hem mili savunma bakanlığı hem de içişleri bakanlığı Türkiye'yi davet etti askerlerini ve polislerini eğitmek için. Elbette askerleri eğitmek için önce Irak'ta bir yapılandırma gerçekleşmesi gerekiyor. Bu halen gerçekleşmedi maalesef. Bugün Irak'taki güçlere bakında çoğunluğu gönüllüler ve Şii milisler ve İran'ın desteklediği gruplar. Musul valisi bu kanundan sonra ulusal muhafız oluşturmaya başladı. Bizde oraya gidip bunların eğitimini vermeye başladık. Bağdat yönetiminden bu kampa ziyaretlerde gerçekleştirildi. Aynı şekilde Kuzey Irak bölgesel yönetiminden de burayı ziyaret ettiler. Son gelişmelerden sonra buradaki güçlerimize yönelik tehdit arttı. DAEŞ'e çok yakın bir konumda. Elbette bu askerlerimizin güvenliğini sağlamak bizim de görevimiz. Son gönderdiğimiz grup bunların güvenliğini sağlamaya yönelik.
IRAK CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI MALİKİ'YE TEPKİ
Gazetelerde haberler çıkınca bunu da komşu ülkeler körüklemeye başlayınca bir Maliki var işin içinde önceki başbakan şu anda cumhurbaşkanı yardımcısı. Bunlar da olayı kışkırtmaya başlayınca tabi Bağdat'ta bir hassasiyet yarattı. Hangi ülkede olsa yaratır doğrusu. Maalesef son kapsayıcı hükümete rağmen Irak yönetilebilen bir ülke değil. Bağdat yönetiminin endişelerini gidermemiz lazım. Sayın milli savunma bakanımız onların bakanıyla görüştü. Ben dışişleri bakanıyla 1 buçuk saat telefonda görüştüm. Burada hepimiz Irak'ın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini en çok savunan ve saygı duyan ülke Türkiye'dir. Amerika ilk gittiği zamanda bunu söyledik. Daha sonra MİT müsteşarımız Hakan bey ve bakanlığımızın müsteşarı Feridun bey dün Bağdat'a bir ziyarette bulundular. Ben Caferi'ye şu anda orada tehdit olduğunu onlarda kabule diyor. Peki sizlerin daveti ile oraya giden askerlerimizin güvenliğini sağlayacak bir gücünüz var mı? Yok. Peki kim sağlayacak? Tam da bunu konuşuyoruz şu anda. Biz ilave asker gönderimini durdurduk Irak'a ve Bağdat yönetimine olan saygımızdan dolayı. Şu anda Türkiye'nin orada eğitim veren gücünü koruyacak bir gücü yok Irak'ta. Biz peşmergeye de aynı eğitimi veriyoruz. Bugüne kadar 2 bin 500'den fazla peşmergeyi eğittik donattık. Musul'da da 2400'den fazla Musul ulusal muhafızını da eğittik. Bunlardan Bin 40 tanesi hala daha üst düzey eğitim almak için bu kampta. Bunlar Musul'u geri almak DEAŞ'tan Irak'ı kurtarmak için eğitiliyor. Kuzey Irak veya Irak yönetimine karşı eğitilmiyor bunlar. Nasıl Suriye'de şu an koalisyonla birlikte hareket ediyoruz, Irak'taki operasyonlara da katılmak istiyor Türkiye. Tamamen ideolojisi ile birlikte yok edilmesi lazım bu örgütün. Bunları biz bırakın Müslümanı insan olarak bile görmüyoruz. Sonuçta görüşmelerimiz devam ediyor. Buna bir formül bulmamız lazım. Türkiye'nin burada bulunmasını istemeyen grup dışarıdan özellikle desteklenen komşu ülkelerin desteklediği tamamen bilinen isimler, diğer taraftan en azından birazı çekilsin diyenler var. Zaten Kuzey'deki komşumuz Irak'ın da bir talebi olmadan gündeme getirdi tabiri caizse rezil oldular. Irak'ın mektup gönderdiğiniz söyledi, Irak'ın daimi temsilcisi bizim böyle bir isteğimiz yok dedi.
''RUSYA'YA KARŞILIK VERMİYORSAK KORKUMUZDAN DEĞİL''
Rusya ile şu anda uçağın düşürülmesinden sonra her fırsatı değerlendirmek istiyor Rusya. Spesifik bir sorun var ve biz bunu her platformlarda Rusya'nın aleyhine kullanmaya çalışmıyoruz. Biz olgun çağdaş bir devlet gibi davranıyoruz. Ama bizim de sabrımız sınırsız değildir. Bugüne kadar yaptıklarınıza karşılık vermiyorsak korkumuzdan ya da suçluluk psikolojisinden değil. İstemediğimiz bir olay oldu ama Rusya haksız hava sahamızı ihlal etti. Ama ilişkilerimizi eski günlere döndürmek için sabırlı davranıyoruz. Ama bu süreçte Rusya Türkiye aleyhine her türlü şeyi değerlendirmek istiyor. Rusya'nın burada hiçbir ilgisi yok. Neticede bu süreçte diyalogumuz devem ediyor. Bağdat yönetimin endişelerini gidermek bizim görevimiz.
Azaltma da seçenekler arasında mı?
Azaltır mıyız çoğaltır mıyız kararını beraber veririz. Oradaki tehdit tamamen kalkmadan belki arttırma ihtiyacı da duyacağız. Belki bunu Bağdat yönetimi de görecek. Oradaki güçlerimizi Irak yönetimi kedine yönelik bir tehdit olarak görmemeli. Bir çok ülkenin güçleri var orada onları korumak için başka ülkelerin kuvvetleri de var.
Koalisyon ya da statüsünü oradaki birliğin farklı hale getirmekte bir seçenek olabilir mi?
Biz tüm detayları Bağdatlı muhataplarımızla görüşüyoruz. Mesud Barzani de buradaydı onlarla da bunları görüşüyoruz. Yine Kuzey Irak'ta devam ettirdiğimiz peşmergeye yönelik eğitim desteğini de konuşuyoruz.
Başbakanın da Bağdat'a gitme olasılığı gündeme gelmişti bu olasılık ne kadar düştü şu anda?
Görüşmelerimizi yapalım sayın başbakanımızda bir mektup gönderdi. Milli savunma bakanımızın da girme durumu var. Her düzeyde görüşme olsun en son sayın başbakanla bir araya gelir ve bu işi tatlıya bağlarız.
Barzani gelir gelmez MİT müsteşarı ile görüşmesi manşetlere taşındı. Bu sıradışı bir konu mu?
MİT'te bu devletin önemli bir kurumu. Irak'ta yanşana olayların her aşamasında istihbaratın rolü çok önemli. Dolayısıyla MİT müsteşarlığına gitmesi olağanüstü bir durum değil. Herkesin kafasında eski karanlık günlerden kalan negatif bir algı var. Neticede MİT'te bir kurumumuz. Orada diğer kurumlardan da arakdaşlar vardır. Irak'ın ve Kuzey Irak'ın güvenliği ile ilgili istihbari boyutu da ağırlık kazanan bir toplantının yapılması son derece doğal.
Sonuç adına bir şey söyleyebilir misiniz bu ziyaretle ilgili yoksa iki taraf arasındaki giderek kökleşen ilişkinin merhalelerinden biri mi?
Bu Başika ile ilgisi yok önceden planlanmıştı. Hatta 4 Aralık'ta gelecekti biz sayın cumhurbaşkanımızla Paris'teydik gelemiyor diye haber geldi 9 Aralık dendi. Ama Başika'yı da konuştuk, enerji de konuştuk, ilişkileri konuştuk terörle mücadeleyi konuştuk, Türkiye'deki seçimleri konuştuk, oradaki siyasi atmosferi konuştuk. Eskiden Barzani'nin mektubu bile geri çevrilirdi ama bugün Barzani Türkiye'nin önemli bir ortağıdır. Bir çok konuda da birlikte hareket ediyoruz. Bizim ne Türkiye'deki ne de Irak'taki Kürt kardeşlerimizle ne de Suriye'deki Kürt kardeşlerimizle bir problemimiz yok. Bizim sorunumuz terör örgütleriyle. Kandil'de bölgede bulunan PKK terör örgütü yine Suriye'deki YPG ve PKK birlikte zaten oradaki terör örgütleri ve Türkiye içindeki terör örgütleri. Suriye'deki Kürtler bile her grupla görüşüyoruz biz bazıları Avrupa'da yaşıyor bazıları Suriye'de yaşıyor, YPG'ye bizi teslim etmeyin bunlar kendi ideolojilerini bize dayatıyor, ateist bir Kürt toplumu burada yetiştirmek istiyorlar, fakat bize de zulmediyorlar diyorlar. Orada da Kürtlerin tamamını temsil etmiyor YPG. Bizim sorunumuz burada. O nedenle Kuzey Irak'taki Kürtleri temsil eden bir yönetimle bizim ilişkilerimizin iyi olması ve daha da geliştirilme arzusunun olması da son derece doğal.
Artık bu Rusya geriliminde yataylaşma söz konusu hatta Putin'in kıramayacağı onun üzerine etkisi olan isimlerinde devrede olduğu yazıldı. Ne kadar doğrularsınız?
Bizim adımıza Rusya ile veya Putin'le temasta bulunan kişiler yok. Özellikle komşu bölgelerdeki kişiler iyi niyet girişiminde bulunabiliyorlar. Obama, Merkel diğer müttefiklerimizin liderleri ya da dışişleri bakanları Rus muhataplarıyla görüştüğü zaman itidal çağrısında bulunması doğaldır. Herkes Türkiye'nin haklılığını teslime diyor, Rusya'nın haksızlığını teyit ediyor. Ama hiç kimse biz de dahil daha fazla tırmanma istemiyor. İstenmeyen bir sorun yaşandı şimdi bu sorunu nasıl aşabiliriz. Türkiye uluslar arası hukuktan kaynaklanan angajman kuralları gereği Rus uçağını düşürmüştür ki milleti de belli değildir. Kaldı ki daha öncede Rusya defalarca bizim hava sahamızı ihlal etti. Bir ülke geliyor sizin toprağınızı sürekli ihlal ediyor uyarılara rağmen ve her seferinde özür dilemesine rağmen. Dolayısıyla gerginliği aşmak için diyalogun devam etmesi lazım. Bunun içinde hemen olayın ertesinde sayın Lavrov'la görüşmelerimiz oldu. Olayın hemen bir gün sonrasında telefonla görüştük. Yüz yüze de görüştük yine. Açıklıkla iki tarafta pozisyonunu da düşüncelerini de söyledi. Ama bundan sonra Rusya'da tırmandırma istemediğini söyledi. Duygusallık hakimdi tabi Rusya'da. Maalesef bu duygusallıkla bazı açıklamalarda bulundular hatta iftiralarda attılar. Bazı kararlar da aldılar. Bu kararlar sadece Türkiye'yi etkilemez Rusya'yı daha fazla etkiler. Zaten bu duygusallık içinde alınan kararları Rusya gözden geçirmesi lazım. Biz bugüne karda onların üslubuyla cevap vermedik onların aldıkları kararlara karşı ne uluslar arası camiaların ambargolarına katıldık ve karşı adımlar attık. Ama sürekli böyle gitmez. Rusya'da da bir tırmanma oldu pik noktasına geldi açıklamalar veya iftiralar konusunda ki herkes reddetti bu iftiraları Amerika başta olmak üzere. Sayın cumhurbaşkanımız ve ailesine yönelik hiç hoş olmayan iftiralar oldu. Bunlar gelir geçer ama olayı kişiselleştirdiğiniz zaman bazı şeyler olmaz. Rusya doğrudan halklara yönelik adımlar atıyor maalesef nefret söylemlerinde de bulunuyor. Bizim orada yaşayan vatandaşlarımıza yönelik nahoş tutumlar içinde oldular. Bu konuda da uyarılarımızı yaptık. Umarın diyalogu devam ettiririz ve bu durumdan çıkmak için formüller üretiriz beraber.