3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türk halkının en önemli hedefinin; güvenliği ve sosyo-ekonomik haklarını korumak olması gerektiğine işaret ederek, “Bunun içinse Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin sulandırılmadan devamı ile devlet yapısına sahip çıkılması şarttır” dedi.
Derviş Eroğlu mesajında şunları kaydetti:
“Kıbrıs Türkü’nün bir bütün olarak dişini, tırnağına takarak, çok zor şartlarda 21-25 Aralık 1963 Kanlı Noel’i ile başlayan Rum saldırılarına karşı Kıbrıs’ın dört bir yanında verdiği mücadele, tarihin en anlamlı, kahramanca direnişlerinden biridir.
Kimse tarihi çarpıtmasın, özellikle gençlerimizi yalanlarla etkilemeye çalışmasın; 1960’ta Rumlarla ortaklaşa kurduğumuz Kıbrıs Cumhuriyeti Rum-Yunan ikilisinin asla içine sinmemişti.
Rumlar tüm Kıbrıs’ın egemeni olmak istiyorlardı ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bu hedefleri için bir ara durak olarak görüyordu.
Bu nedenle 21 Aralık 1963 günü Kıbrıs Türkleri’ni yok etme planı olan Akritas yürülüğe konulmuş ve kısa sürede Ada’nın bütününün Yunan hegemonyasına alınması hedeflenmişti.
Bu hedefe ulaşamamışlarsa bunda başlıca etken Kıbrıs Türk halkının özgürlük tutkusu ve Anavatan Türkiye’nin tüm güçlüklere rağmen bizlere kol kanat germekteki kararlı davranışıdır.”
Eroğlu, birileri çarpıtmaya çalışsa da Tahtakale, Küçük Kaymaklı, Kumsal, Ayvasıl, Baf, Limasol Larnaka, Mağusa’da yapılan saldırıların tek hedefinin; Kıbrıs’ı Yunan egemenliği altına sokmak olduğunu ve bunun için her türlü vahşete ve şiddete başvurulduğunu kaydetti.
Eroğlu, Kıbrıs Türk halkının bugün eğer bir devleti varsa, bu topraklarda güven içinde yaşıyor ve hala daha güzel bir gelecek için uğraş verebiliyor, Kuzey Kıbrıs’a “vatanı” diyebiliyorsa bunun; 21-25 Aralık’ta verilen mücadele sayesinde olduğunu vurguladı.
Aradan 52 yıl geçtiğini ama Rum komşuların hedeflerinin değişmemiş göründüğünü ifade eden Eroğlu, şöyle devam etti:
“Değişmiş olsa, hala kabul edilemez isteklerini görüşme masasında ileriye taşımaya çalışmazlardı.
Biz Türkler tarihin hiç bir döneminde Rumlara karşı saldırıyı başlatan, Rum komşularımızın egemenliklerini, haklarını ellerinden almak için plan yapan taraf olmadık.
Dolayısıyla Rum tarafının hala Kıbrıs Türk halkının nerdeyse tümü tarafından asla vazgeçilmez olarak görülen Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin ortadan kaldırılması veya etkisiz hale getirilmesinde bulunması iyi niyetli bir tutum olamaz.
Aynı şekilde aradan geçen zamana karşın hala Kıbrıs Türk halkının sosya-ekonomik haklarını Avrupa Birliği olgusu kullanılarak yok edilmeye çalışılması da barışçı bir anlayışın Rum tarafında henüz yerleşmediğini göstermektedir.”
3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, gelinen aşamada Kıbrıs Türk tarafının çok dikkatli olması gerektiğini belirterek, tarihin hata yapan milletlerin, halkların bunun bedelini özgürlüklerini, güvenliklerini, kimliklerini kaybederek ödediklerini gösteren pek çok örnek yazdığını kaydetti.
Eroğlu, Kıbrıs’ta bir antlaşmanın elbette olması gerektiğini, ancak varılacak antlaşmanın hiç bir tereddüde yer bırakmayacak şekilde, var olan barış ortamının korunarak, Kıbrıs Türk halkını geriye değil bugünden çok daha iyi duruma taşıması gerektiğine dikkat çekti.
Bugünlerde Kıbrıs Türk halkı olarak gereksiz risklerden kaçınmanın gelecek nesillere karşı başlıca borçları olduğunu belirten Eroğlu, mesajını şöyle tamamladı:
“Kıbrıs Türk halkının en önemli hedefi güvenliğini, sosyo-ekonomik haklarını korumak olmalıdır.
Bunun içinse Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin sulandırılmadan devamı ile Devlet yapısına sahip çıkılması şarttır.
Devletimiz, birlik-beraberliğimiz, tarih şuurumuz ve kimliğimize sahip çıkışımız bizim en büyük gücümüzdür.
Bu duygu ve düşüncelerle Kıbrıs Türk Halkı’nın özgürlüğü için canını veren şehitlerimizi rahmetle, aramızda olan gazilerimizi şükranla aramızda olmayanları da rahmetle anıyorum.
Kıbrıs Türk halk o günleri ders çıkarmak için asla unutmayacak, özgürlük ve vatan için verilen kahramanca mücadelenin kıymetini hep bilecektir.
Herkes bilmelidir ki özgürlüğümüz ve güvenliğimizin sırrı bu bilinçte olmamızdadır.”