Çevre Mühendisleri Odası’ndan Türkiye’den gelen suya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, su kaynaklarının kurtarılması, korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir olması adına atılacak adımların ülke adına hayati önem arz ettiği kaydedildi.
 
Açıklamada, su politikası netleşmeden, gelen suyun hangi sektörlerde kullanılacağı, farklı kesimlerce tartışılmadan, planlar projeler ve strateji belirlenmeden, maliyetler ortaya konmadan hızlı kararlar alındığı, alternatif hiçbir yöntemin tartışılmadığı iddia edildi.
 
Açıklamada, “Halkın temiz suya ihtiyacı vardır. Devletin de bu suyu belediyelere ve halkına sağlamak anayasal görevidir. Ancak zorlama ve dayatmalarla hiçbir anlaşmanın sağlanamayacağı da ortadadır. Alternatif su kaynakları üreterek kendi kendimize yetecek noktaya gelene kadar Türkiye’den gelen suyu kullanabiliriz. Fakat bilmeliyiz ki taşıma su ile değirmen dönmez!” ifadeleri yer aldı.
 
Su politikası oluşturmanın zorunlu olduğu vurgulanan Çevre Mühendisleri Odası açıklamasında, başka bir ülkeden su getirmek ve buna bağımlı olmanın su sorununun çözümünde kalıcı çözüm olamayacağı belirtildi.
 
Açıklamada, su konusundaki antlaşmanın basında çıktığı şekilde imzalanması halinde bazı riskler ve tehlikeler oluşturduğu iddia edilerek, belediyelerdeki su altyapısının kullanımı ve işletilmesinin özele devredileceği ancak belediyelerin yönetimde söz hakkı olmayacağı, alım garantisi olacağı için tüketilmeyen suyun parasının vatandaştan alınacağı, işletmeci ile sözleşmenin uygulanmasından, yorumlanmasından ve sonlandırılmasından doğacak uyuşmazlıkların bir başka ülkede İstanbul Tahkim Mahkemesi’nde tahkim yoluyla çözümleneceği görüşlerine yer verildi.