AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmasına, şehitlere Allah'tan rahmet, yaralılara şifa, ailelerine ve millete sabır ve metanet dileyerek başladı.
"Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın öncülüğünde 3 Kasım 2002 tarihinde milletten aldığı emaneti layıkıyla temsil eden AK Parti hareketinin mensubu olmaktan ve sizlerle aynı safta omuz omuza olmaktan büyük onur duyuyorum" diyen Davutoğlu, "Bu kadro büyük Türkiye davasını omuzlamış bir kadrodur. Sizler gibi doğru yol arkadaşlarıyla bütün şeytani odaklara karşı, bütün hile ve tuzaklara karşı Türkiye'nin hukukunu koruyan bu harekete hizmet etmekten daha değerli hiçbir şey yoktur. Hiç şüphesiz milyonların desteğiyle, rızasıyla, emeğiyle, gözyaşı ve dualarıyla var olan bu hareket, tüzüklerle, kurullarla, mevzuatla, prosedürle varlık kazanmış bir partiden çok daha fazlasıdır." dedi.
Bu hareketin "nevzuhur bir hareket değil, 200 yıllık mücadelenin zafer sembolü" olduğunu belirten Davutoğlu, "AK Parti, nesillerce ödenen bedellerin neticesidir. Hiçbir tartışmaya, hesaba, makama kurban edilmeksizin korunacak en kıymetli emanetimizdir. AK Parti, büyük bir davanın adıdır." diye konuştu.
"AK Parti verdiği hiçbir sözden kaçmamıştır, kaçmaz"
AK Parti'nin Türkiye için siyaset yapan, ülkeyi yönetme sorumluluğunu sonuna kadar hisseden ve bunun gereğini cesaretle yapan yegane parti olduğunu halkın taktir ettiğini vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"1 Kasım'da milletin oylarıyla bir destan yazdık. Milletimiz bir kez daha 'AK Parti' dedi. Bunu sizler, bizler başardık. Bunu memleket şuuruyla, hizmet aşkıyla, sorumluluk duygusuyla ve ilkeli siyasetimizle kazandık. Bunu ülkemize hizmet etmekteki samimiyetimizle kazandık. Seçimde milletimize 2002'den bu yana sürdürdüğümüz atılımları daha ileri seviyelere taşıyacak yeni reformların sözünü verdik, milletimiz bize inandı, biz de sözümüzün arkasında durarak 3 ay gibi kısa süre içinde bütün vaatlerimizi yerine getirdik. Türkiye'ye yakışan özgürlükçü, demokratik, adil bir anayasa sözü verdik, inşallah bu sözümüzün de gereğini yerine getireceğiz. AK Parti verdiği hiçbir sözden kaçmamıştır, kaçmaz. Başka partiler seçimde önce söyler sonra unutur ama AK Parti verdiği hiçbir sözü unutmaz. Allah'a şükürler olsun, bugüne kadar milletimize mahcup olmadık, inşallah bundan sonra da mahcup olmayacağız."
"Bizim bu topraklara aşkımızı, bu milletle aramızdaki bağı asla sorgulayamazlar"
AK Parti hareketinin en önemli hasletinin Anadolu'yu kucaklaması, Anadolu'nun, Trakya'nın, Mezopotamya'nın, Kafkasya'nın çocuklarını birleştirmesi olduğunu kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bu hareketin en önemli özelliği başından sonuna yerli ve milli olmasıdır. Tepeden tırnağa ayaklarının bu topraklara basmasıdır. Bize her türlü eleştiriyi getirebilirler, olabilir. Her iktidarın doğruları kadar, yanlışları da olabilir. Ama bizim bu topraklara aşkımızı, bu milletle aramızdaki bağı asla sorgulayamazlar. Bizim Türkiye sevdamız onların fitnelerini de boğar, kendilerini de boğar, Allah'ın izniyle. Bizim Türkiye sevdamız onların korkak, yüzsüz, anonim, kişiliksiz ve karaktersiz saldırılarından zerre miktar etkilenmez."
"Bu topraklara ait olamazlar"
Muhalefet partilerinin, yeni anayasa için kendi tabanlarına verdikleri sözü bile tutmadığını ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu:
"HDP, ahlaksız, insanlarımızı hedef alan bir şiddeti halen savunmaya, TBMM'de dahi uygulamaya kalkışıyor. Şehirlerimizi yangın yerine çevirenlere selam göndermeye devam ediyorlar. Yerel yönetimlerin kendilerinde olduğu şehirlere bile ihanet ediyorlar. İnsanların kendilerine verdiği oylara ihanet ederek, bölgesel taşeronluğu tescillenmiş, eli kanlı bir örgütün sözcülüğünü yapmaya devam ediyorlar. Dokunulmazlık konusu açıldığında mangalda kül bırakmayan ucuz kahramanlar, şimdi süreci engellemek için milletvekillerimize saldırıyor, pespayeliğin her türlüsünü sergiliyorlar. Gerilimi tırmandırmaya çalışarak, iyice çirkinleşiyor, iyice kendilerini tüketiyorlar. Kendileri tükenirken siyaseti de tüketme ve Meclis çatısını kavganın, kargaşanın, çözümsüzlüğün adresi gibi gösterme gayreti içindeler. Şundan hiç şüpheniz olmasın, Diyarbakır Ulu Cami'nin kardeşi Bursa Ulu Cami'ni kana bulamak isteyen cani terör örgütünü destekleyen herkese dokunulacaktır, mutlaka dokunulacaktır. Hiçbir yere kaçamazlar."
"Nefsimi ayaklar altına alırım..."
Silopi'de kulağına eğilip, "Bizi yalnız bırakma" diyen amcanın da Bergama'da yağmur altında saatlerce bekledikten sonra ellerini semaya açıp dua eden yaşlı teyzenin de dünyanın dört bir yanında bu hareketin başarısı için dua eden, umudunu AK Parti'ye bağlayan milyonların da merak etmemesini isteyen Davutoğlu, "Nefsimi ayaklar altına alırım, bir faninin terketmeyeceği düşünülen her makamı elimin tersiyle iterim ama asla, bu kutlu hareketteki hiç bir dava arkadaşımın kalbini kırmam, dünya mazlumlarının tek umudu olan bu ak hareketin zarar görmesine, bu ak yürekli kadroların üzülmesine, yeise düşmesine asla izin vermem." ifadesini kullandı.
"Biz onların tuttukları dosyalar için yaşıyoruz"
Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Biz sadece bir tek dosya tutana inanırız, şu sağ ve sol omuzumuzda dosya tutanlar var ya onlar hakkı yazsınlar gerisi ne yazarsa yazsın. Biz onlar için geldik. Biz onların tuttukları dosyalar için yaşıyoruz. Son nefeste, onların hakkımızda hayır şehadet etmesi için gayret sarfediyoruz. Son nefesimize kadar bu dosyaların hayır içinde olması için rabbime niyazda bulunacağım. Kim ne fitne yaparsa yapsın, kim ne üretirse üretsin, kim ne yazarsa yazsın arkadaşlar; hepimiz önce bu iki dosya yazıcının dosyasından korkalım, Allah'tan korkalım, başka hiç bir şeyden korkmayalım. Allah bizi bu millete mahçup etmesin. Bu hissiyatla bütün Müslümanların mübarek Miraç Kandilini tebrik ediyorum. Bu mübarek vakitlerde Suriye'de, Irak'ta, Filistin'de hele hele Mescid-i Aksa'da ve dünyanın her köşesinde zorluklar yaşayan mazlumlara dua edelim.
Allah ülkemize merhametiyle muamele etsin, birlik ve düzenimizle muamele etsin. Allah bizi ülkemize, vatanımıza, milletimize hizmetten alıkoymasın, sırat-ı müstakimden ayırmasın. Ne güzel söylemişler, tekrar söylüyorum; vakitler hayrola hayırlar feth ola şerler def ola."