Erdoğan konuşmasında, sadece ihracatın milli gelirin beşte birini oluşturmasının bile başlı başına ihracatçılar için iftihar, yöneticiler için de bir takdir sebebi olduğunu dile getirdi.
"Kurulan tezgahları, oynanan oyunları hep birlikte takip ediyoruz"
Yurt içinde ihracata dönük tüm projelerde, tüm etkinliklerde özellikle yer almaya çalıştığına değinen Erdoğan, salondakilere şöyle seslendi:
"Bu bakımdan ihracatçılarımız, en çok görüştüğüm, en çok birlikte olduğum kesim durumunda. Ben sizlerden razıyım. İnşallah sizler de bizlerden razısınızdır. Bugüne kadar yapılanlar önemlidir. Ama Türkiye gibi dinamik ve büyük hedefleri olan bir ülke için asıl önemli olan bundan sonra yapılacak olanlardır. 2023 hedeflerimiz, artık ülke ve millet olarak bizim için namus borcu haline dönüştü. Bizi bu yolda engellemek, mümkünse yoldan çıkarmak, değilse yavaşlatmak için yapılanları en iyi sizler görüyorsunuz. Hem ülke içinde hem de iş bağlantıları için gittiğimiz diğer yerlerde Türkiye'yi yeniden eski sancılı günlerine döndürmek için kurulan tezgahları, oynanan oyunları hep birlikte takip ediyoruz. Hala Gezi olaylarına ağaç meselesi diye, 17-25 Aralık darbe girişimine hukuk operasyonu diye, bölücü terör örgütünün eylemlerine demokratik tepki diye bakanlar varsa, izanından şüphe ederim."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Alman Parlamentosunun Ermeni iddialarına ilişkin kararını "bu zincirin son bir halkası" şeklinde tanımlayarak, şunları söyledi:
"Dünyada soykırım konusunda söz söyleyebilecek en son ülkenin bize böyle bir ithamda bulunması, hukukçuların tabiriyle söylüyorum hayatın olağan akışına uygun değildir. Önce onlar Holokost'u yeniden bir tanımlasınlar. Onlar Namibya Katliamı'nı önce bir gözden geçirsinler. Sen hangi ülkeye neyi söylüyorsun? Buradaki meselenin Ermeniler olmadığını, onların sadece asıl oyuna alet edildiğini, istismar edildiğini gayet iyi biliyorum. Ermeni meselesi dünyanın her yerinde Türkiye'ye karşı elverişli bir şantaj aracı, hatta bir sopa olarak kullanılmaya başlandı. Şimdi paralel ihanet çetesi konusunda da benzer bir yaklaşım görüyoruz. Türkiye'den kaçan tüm çete elemanları, Almanya başta olmak üzere Batı ülkelerinde rahatça hayatlarını sürdürebiliyor. Ülkemizde cinayet işleyen nice katilleri, mensubu oldukları örgütten dolayı yıllarca himaye eden ülkeleri de biliyoruz."
"Avrupa'ya şu mesajı tekrar vermek istiyorum..."
Almanya Meclisinin aldığı karar sonrasında Avrupa'ya seslenen Erdoğan sözlerini söyle sürdürdü:
"Buradan Almanya'ya ve tüm Avrupa'ya şu mesajı tekrar vermek istiyorum: Ya gündemimizdeki meseleleri hakkaniyetli bir şekilde çözüme kavuştururuz ya da Türkiye, Avrupa'nın sorunlarının önünde bir set olmaktan çıkar, sizi dertlerinizle başbaşa bırakırız. Tüm dünyaya sesleniyorum. Beğenirler beğenmezler. Bizim Ermeni meselesindeki tavrımız en başından beri nettir. Biz soykırımın ithamını asla kabul etmiyoruz. Birinci Dünya Savaşı şartlarında, ülkemizin dört bir yandan kuşatma altına alındığı bir dönemde, elbette Anadolu'da asayişi sağlamak amacıyla birtakım tedbirler alınmıştır. Eğer bu meseleyi gündeme getirenlerin amacı, ki çocuk o, anlamaz o işlerden, çıkmış Alman Parlamentosu'na böyle bir metni gönderiyor. Senin bunlardan haberin var mı ya? Tarih bilincin nedir senin? Arşiv bilincin nedir senin? Acaba hangi arşive girdin. Bunları bunlara bir sormak lazım. Almanya'da doğmuş, Almanya'da büyümüş veya burada doğmuş ondan sonra Almanya'ya gitmiş. Nereye gidersen git? Tayyip Erdoğan'a küfür etmek sana bir şey kazandırmaz. Fakat ben bu kadar koskoca bir Alman Parlamentosu'nun bunların arkasına takılmasına hayret ediyorum. Eğer samimiyseniz, eğer dürüstseniz, ey Alman siyasileri sizlere sesleniyorum. Biz bütün arşivlerimizi açtık, açık tutuyoruz. Varsa sizin arşivleriniz siz de açın. Gelin çalıştıralım buradan karar verelim."
"Şu anda ülkemde 100 bine yakın Ermeni var"
"Bir meselenin, özellikle bu meselenin Ermenilerin hakkını, hukukunu korumak olmadığını, bunun sadece bir istismardan, bir araçtan ibaret olduğunu gayet iyi biliyoruz" şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadelerde bulundu:
"Umarım Ermeniler de bu gerçeğin farkına varırlar ve kendilerini kullandırmaktan vazgeçerler. Şu anda ülkemde 100 bine yakın Ermeni var. Bunların yarıya yakını bizim vatandaşımızdır. Şu anda bizim ülkemizde yaşıyorlar, burada çalışıyorlar ama bir de bizim vatandaşımız olmayan bir o kadar da şu anda Türkiye'de Ermeni var. Biz eğer bu noktada böyle bir hassasiyeti gözetmemiş olsak şu anda bizim vatandaşımız olmayan Ermenileri biz niye ülkemizde tutalım? Şu anda Avrupalıların yaptığı gibi biz de onları Ermenistan'a göndeririz. Yaparız bunu. Şu anda mültecileri Avrupa alıyor mu kapısından içeri? Neler yaptıklarını görüyoruz değil mi? Ama Türkiye şu anda 3 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bizim aramızda bu fark var. Buradan şu hususu tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum: Bizim AB ile Avrupa ülkeleriyle herhangi bir meselemiz aslında yok. Ülkemiz kökenli veya vatandaşımız statüsündeki 5 milyona yakın kardeşimizin yaşadığı bir coğrafyaya husumet beslememiz, onu kendimizden ayrı görmemiz mümkün değildir. Biz coğrafya olarak nasıl Avrupa'nın bir parçasıysak, Avrupa'yı da kendimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz."
"Riyakarlık yapılmasını özellikle istemiyoruz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim istediğimiz sadece Türkiye'ye karşı adaletli davranılması, çifte standart uygulanmaması, herkes için hangi kurallar geçerliyse bizim için de aynısının geçerli olmasıdır. Biz bunu bekliyoruz. Kendi özel şartlarımızı ileri sürerek, pozitif ayrımcılık dahi istemiyoruz. Sadece adaletli ve ilkesel bir yaklaşım talep ediyoruz. AB müktesebatında ne varsa onu istiyoruz ama AB müktesebatının içindekileri sen kalk bazı ülkelere farklı uygula, Türkiye'ye gel farklı uygula. Olmaz böyle şey. Daha açıkçası biz riyakarlık yapılmasını özellikle istemiyoruz. Karşımıza Ermenileri sürmeyin, terör örgütlerini sürmeyin, STK görünümlü operasyon birimlerinizi, medya görünümlü propaganda makinelerinizi sürmeyin. Yani siyasi, ekonomik ve medyatik bel altı vuruşlar yapmayın. Bakınız biz, bu kadar açık, şeffaf, net konuşuyoruz. Öyle de davranıyoruz. Siz de öyle yapın. Doğduğum büyüdüğüm yer Kasımpaşa'da dedikleri gibi; delikanlı olun, ciğerimi yiyin. Bizim anlayışımız budur." ifadelerini kullandı.
"Bizim vatanımızın üzerinde kimse operasyona kalkışmasın. İşte kalkışanların akıbeti ortada. Ve biz şu anda devam eden bu operasyonları nihayete erdirene kadar sürdüreceğiz, durmayacağız. Şüheda... Eyvallah. Şehitler olmadan bu topraklar bize kalmazdı" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"780 bin kilometrekareye biz nereden geldik? 20 milyon kilometrekarelerden geldik ve şehitler vere vere geldik. Ancak bu kadarı bize kaldı. Şairin dediği gibi: 'Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda/Canı cananı, bütün varımı alsın da Hüda/Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.' Evet bu tek vatan, işte o yoğrulduğu şehitlerle oluştu. Dolayısıyla birileri yok 'şurası bizimdir', yok birisi bilmem 'burası şudur', birisi 'budur' yok yok öyle bir şey. Son ana kadar bunların hepsi ya silahları gömecek, betonu üzerine vuracak ve koordinatlarını teslim edecek veyahut da bu ülkeyi terk edip gidecekler, bunun başka çıkışı yok."