Kültür Sanat Büyük Ödülleri sahiplerini buluyor. Beştepe'de düzenlenen törende konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Ödülleri'nin sahiplerini açıkladı.
ÖDÜL ALAN İSİMLERİ TEK TEK AÇIKLADI
"2016 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü'nü tevdi edeceğimizi kültür sanat bilim insanlarımızı ve onların temsilcilerini tebrik ediyorum. Türkiye'nin kültür sanat hayatına katkı sağlayan herkes bu ülkeye çok büyük hizmet vermektedir." diyerek ödül alan isimleri saydı.
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri kazananları:
Şener Şen - Sinema
Mustafa Kutlu - Edebiyat
Erol Parlak - Müzik
Kemal Haşim Karpat - Sosyal Bilimler ve Tarih
Feridun Özgören - Geleneksel Sanatlar
Süheyl Ünver - Kültür ve Sanat Vefa Ödülü
Büyük usta Şener Şen, Beştepe'de Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Ödülleri törenine katıldı.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
"KÜLTÜR SANAT ALANINDA GELİŞEMEYEN BİR ÜLKENİN BAĞIMSIZ OLMASI MÜMKÜN DEĞİL"
"2016 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü'nü tevdi edeceğimizi kültür sanat bilim insanlarımızı ve onların temsilcilerini tebrik ediyorum. Türkiye'nin kültür sanat hayatına katkı sağlayan herkes bu ülkeye çok büyük hizmet vermektedir. Teşekkürü ziyadesiyle hak eden kültür, sanat, bilim insanlarımıza devletimizin ve milletimizin şükranlarını ifade etmeyi amaçlıyoruz. Hiç şüphesiz onların gerçek yeri milletimizin kalbi, gönlü, hafızasıdır. Verdiğimiz ödül sadece bu ahde vefanın tescilidir. Kültür ve sanat adamlarımızın ülkemize katkıları güvenlikten ekonomiye, sağlıktan spora kadar diğer hizmetlerden daha az, daha aşağı görülemez. Kültür sanatta gelişemeyen bir ülkenin gerçek anlamda bağımsız olabilmesi en azından bağımsızlığını sürdürebilmek mümkün değildir. Maalesef ülke olarak bu gerçeği yeteri kadar kabul edemediğimizi söylemeliyiz. Sadece yeni değerler yetiştirme noktasında değil, küresel düzeyde anlatma ve büyük kitlelerin onları tanımaları konusunda da kat etmemiz gereken çok mesafe var.
Cumhurbaşkanlığı olarak "Marifet iltifata tabidir" sözünden hareketle hiçbir saplantıya katılma kültür, sanat, ilim insanlarımızı takdir amaçlı bu ödülleri veriyoruz. Farklı kamu kurumları tarafından yapılan bu değerlendirmeleri artık Cumhurbaşkanlığı bünyesinde toplayarak devletin en üst makamlı ödülleri noktasına getirdik.
ÖDÜL ALAN İSİMLERİ TEK TEK SAYDI
Bu yılki Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Ödülleri, edebiyat alanında Mustafa Kutlu'ya, tarih alanında sayın Prof. Dr. Kemal Karpat, müzik alanında Prof. Dr. Erol Parlak; az önce de ifadeleriyle bize yük yükledi, YÖK de çalışmalarını yapsın, müzik üniversitesi kurma alanında adımlarımızı atalım, sinema alanında Şener Şen'e verilmiştir. Vefa Ödülü için de merhum Ordinaryüs Prof. Süheyl Ünver'e verilmiştir. Emsalsiz eserlerini belediye başkanlığı döneminde toplumla buluşturmak bize ayrıca güç katmıştır.
"YAŞADIĞIMIZ TRAVMALAR NEDENİYLE BU HUSUSLARA ZAMAN AYIRAMADIK"
Bilindiği gibi kültür dediğiniz, sanat dediğiniz hususlar bir anda üretilip bir anda yok edilen kıymetler değildir. Hepsinin arkasında çok eski, güçlü bir birikim vardır. Şu gerçeği de biliyoruz, sizin sağlam bir ekonomik, askeri, siyasi gücünüz yoksa kültürünüzü, sanatınızı yaşatmakta, geliştirmekte zorluk çekersiniz. Hatta tam tersi yönde bir akıbete de düccal olursunuz. Türkiye olarak, Türk milleti olarak böyle bir felaketi kısmen yaşadık, yaşıyoruz. Arka arkaya maruz kaldığımız travmalar bizi beka sorununa öylesine odakladı ki diğer hususlara zaman ayıramadık. Pek çok alan gibi kültür sanat konusunda da yanlış bir strateji tercih ettik.
"KÜLTÜR SANATTA HEP KOPYA ÇEKTİK"
Kendimizi bir cam fanusun içine hapsedemeyiz. Tarihin bi noktasında dondurup bırakamayız. Karşılıklı etkileşim mutlaka olacaktır. Diğer alanlarla birlikte kültür sanatta da sadece kopya çektik, taklit ettik. Onları da kötü bir şekilde yaptık. Kendimize ait olanları geliştirmek şöyle dursun, mevcuda dahi sahip çıkamadık. Bu sürecin sonunda ise ne özü, ne şekli itibariyle dünyaya söyleyecek sözü olmayan bir ülke, toplum haline dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya kaldık. Bu demek değildir ki hiçbir şey yapılmamıştır. Elbette çok takdire şayan kültür sanat eserleri ortaya konmuş, ancak bunlar sınırlı bir alanda kalmış, kendi toplumumuza dahi ulaşmakta zorlanmıştır.
"KENDİ MİMARİNİZE SAHİP ÇIKMAZSANIZ MODERN GÖRÜNÜMLÜ CAM YIĞINLARINA MAHKUM OLURSUNUZ"
Hayatın dinamizmi hiçbir alanı boş bırakmıyor, siz kendi mimarinize sahip çıkmazsanız, bu yönde bir vizyon ortaya koymazsanız kendinizi gecekondulara, çirkin betonarme binalara, son zamanlardaki gibi modern görünümlü çelik ve cam yığınlarına mahkum olursunuz. Bunu yapanlar sadece "para, par, para" diyorlar.
"İKİ ALANDA ARZU ETTİĞİMİZ SEVİYEYE ULAŞAMADIK"
Siz kendi edebiyatınızı, kendi sinemanızı üretecek zemini inşa edemezseniz bireysel gayretlerle sınırlı dar bir alana sıkışıp kalırsınız. Bu acı gerçekler başımızı çevirdiğimiz her yerde karşımıza çıkıyor. Şu gerçeği sizlerin huzurunda bir kez daha tekrarlamak istiyorum; Türkiye'nin geçtiğimiz 14 yılı alt yapıdaki tarihi başarı hikayeleriyle doludur, hayata geçirilen projeler, elde edilen neticeler gurur vericidir. Sadece iki alanda arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamamış olmaktan dolayı üzgünüm, biri eğitim, diğeri kültür sanat. Önümüzdeki dönem bu iki alanı önceliklerimizin en üstüne çıkarmak zorundayız.
ÖDÜL ALANLARA ÖVGÜLER YAĞDIRDI
Değerli misafirler, bugün burada ödül vereceğimiz kültür, sanat, ilim insanlarımızın her biri toplumda öneme sahiptir. Gerçekten çok önemli başarılara imza atmış bu değerlerimiz, geleceğimiz için kutup yıldızıdır, rehberdir.
Mustafa Kutlu hocamız hikayelerinde kimi zaman "İyiler ölmez" diyerek, kimi zaman "Beyhude ömrüm" diyerek Anadolu insanını anlatmıştır. Tutunamayanlara, tutunma durumunda olmayanlara iyisiyle kötüsüyle her insan Mustafa Kutlu hocamızın hikayelerinde kendine yer bulur. Mustafa Kutlu hocamız iyi ki varmış, iyi ki yazmış diyoruz.
Kemal Karpat hocamız ülkemizin siyasi tarihini en iyi anlatan hocalarımızdandır. Tarihi kendi ideolojilerine göre inşa etmeye çalışanların aksine, Karpat hocamız yaşananları titizlikle yazmıştır.
Prof. Dr. Erol Parlak hocamız ömrünü türkülere adamıştır, 6 yaşında başlayan ve bu şekilde gelişen bir ömür. Hem alaylı hem okullu olarak çalıştığı bu alanda türkünün profesörü olmuştur. Derlediği türküler, keşfettiği teknikler kültür hayatımızı zenginleştirmiştir. "Neşet Babamızı kaybetmedik, tarihe kaydettik" sözüyle vefakarlığını göstermiştir.
"ŞENER ŞEN'İ ANLATMAYA GEREK VAR MI?"
Şener Şen'i anlatmaya gerek var mı bilmiyorum, zaten eserleriyle konuştu, konuşuyor, inşallah konuşacak. Türk sineması dendiğinde onun olmadığı bir sahnenin aklımıza gelmesi mümkün değildir. Hababam Sınıfı'ndaki Badi Ekrem'den Eşkıya'daki Baran'a, Züğürt Ağa'dan Kabadayı'ya geçmek kolay olmamıştır Tiyatro serüveni var ki, takdir edilesi bir durumun da üstündedir."