Cumhurbaşkanı Erdoğan, 34. Muhtarlar Toplantısında konuştu. Erdoğan, Meclis'teki kavgalı oturuma tepki gösterdi. "15 gün değil, 1 ay sürse de parlamentodan çıkıp milletin önüne gidecektir." dedi. "Herkes haddini bilecek ve sandığa saygı duyacak, milletin iradesine saygı duyacak" diyen Erdoğan, CHP'ye sert sözlerle yüklendi.
"Parlamentoda çalışmaları engellemek, süreci uzatmak bunlar hiçbir şey kazandırmıyor. Ne yaparsanız yapın, ne ederseniz edin, 15 gün değil de 1 ay. Ama parlamentodan bu, ben inanıyorum ki çıkıp milletin önüne gidecektir. Eğer millete saygınız varsa, eğer milletin iradesine inanıyorsanız, eğer gazi Mustafa Kemal'in egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ilkesine inanıyorsanız o zaman bir an önce bırakın müzakereler bitsin, milletin önüne gitsin. Millet ne karar veriyorsa bu karara hep birlikte eyvallah diyelim." dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
"HESAPLAŞMA SÜRÜYOR"
"40 yıllık siyasi hayatımda gözüm hep milletimde oldu. Demokrasi sözü, hak ve özgürlükler meselesi birileri için sadece laftan ibaret olabilir. Ama biz tüm hayatımızı bu kavramlara adadık. Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı sıkıntıları sizler de yakından görüyorsunuz. Tıpkı birinci dünya savaşı sonrası, ikinci dünya savaşı sonrası yapıldığı gibi yeni bir dünya kurulmaya, bize de rol biçilmeye çalışılıyor. Birinci dünya savaşı sonrasında, bize biçilen kefeni önce Çanakkale sonra istiklal harbiyle parçalayıp atmıştık. Aradan geçen uzun zamana rağmen, bugün görüyoruz ki ülkemizle ilgili kötü niyetler hala sürüyor. Hala her fırsatta eski hesaplar önümüze konmaya çalışılıyor. Kimi zaman terör, kimi zaman kardeş kavgası, siyasi kaos, ekonomik kriz, darbe görünümüyle ortaya çıkan bu hesaplaşma bugün sürüyor. Son üç yıldır yaşadığımız hadiseler, bu hesaplaşmanın birer tezahüründen başka bir şey değildir.
"TERÖR ÖRGÜTLERİ MAŞADAN İBARET"
Terör örgütlerinin sadece birer maşadan ibaret olduğunu, asıl mücadeleyi onların arkasındaki güçlerle verdiğimizi çok iyi biliyoruz. Eğer maşaları kırmazsak, arkadaki güç mücadelesini kazanamayız. Bölücü örgütü kıpırdayamaz hale getirmek için bütün tedbirleri aldık. 15 Temmuz ihanetinin müsebbibi olan FETÖ ile mücadelemizi bürokrasiden iş dünyasına uluslararası alana kadar tüm cephelerde sürdürüyoruz. DEAŞ denilen, en çok Müslüman kanı denen örgütü hem kendi topraklarımızda, hem bölgemizde bitirmeye kararlıyız. Meşrep farklılıklarını kaşıyarak kendilerine zemin bulmaya çalışan örgütlere aman vermedik, vermiyoruz.
Düne kadar DEAŞ çatısı altında kan dökenler, bakıyoruz bugün PYD, YPG kimliğiyle karşımıza çıkıyor. FETÖ derseniz, ülkemize düşman kim varsa tüm imkanlarını onun eline veren, satılık bir örgüt hale geldi. Rabbime hamd olsun, bu örgütlerin her biri de attıkları her adımda gerçek yüzlerini ifşa ediyorlar. Yıllarca bize bu örgütleri, işbirliği yaptıkları meşru yapı olarak göstermeye çalışanların bile, hakikatler artık söyleyecek sözleri kalmadı.
"ARTIK KARTLAR AÇIK OYNANMALI"
Artık kartların açık oynanmasını umuyoruz. Kimsenin PYD için "Bunların PKK ile ilgisi yok" diyecek hali kalmadı. Bizzat NATO destekli yayınlarda bu ilişki tüm delilleriyle ortaya çıktı. Aynı şekilde artık kimsenin FETÖ'yü savunacak, bu örgütün mensuplarını masum STK temsilcileri olarak, bunları bu şekilde gösterecek imkanı da kalmadı. Bu örgütün, darbe girişimindeki rolüne tereddütle yaklaşanlar, Rusya federasyonu büyükelçisine yapılan suikastın ardından herhalde ikna olmuşlardır diye düşünüyorum. Bunları birer iyi niyet ifadesi olarak söylüyorum. Bu acımasız bir güç meselesidir. Bu mücadelenin birinci şarttı ayağa kalkmaktır. Düştüğümüz, düştüğünüz anda kardeş kavgasıyla bize kendi kendimizi imha ettireceklerinden hiç şüpheniz olmasın.
"BU ÜLKEDE İHANET EDENLERİN YERİ YOK"
Bu ülkede bu ülkeye ihanet edenlerin yeri yoktur, olmayacaktır. Eğer bu ülkenin evladıysan, vatandaşlık görevinin bilincinin içerisinde huzurumuzu bozmadan bu ülkede yersin, içersin, yatarsın, eyvallah. Her türlü hakkın da var. Bu ülkede cumhurbaşkanlığı makamına varıncaya kadar bu payeye ulaşmadılar mı? Ama illa terörist olmak gerekmiyor ki… Kürt olup cumhurbaşkanı olan büyüklerimiz oldu.
"O KÜRSÜ YIKMAK İÇİN ORAYA KONULMADI"
"Bakıyorsunuz, şurada Meclis'te anayasa değişikliği çalışmaları olacak, yaşanan tabloyu görüyorsunuz. Gelirsin söyleyeceklerini o kürsüde söylersin, sonra yerine geçer oturursun. O kürsü yıkmak için oraya konulmadı, söylecek sözü olanlar için oraya konuldu. Terör örgütleriyle parlamentonun önüne gelip, orada eylem yapmaları çok farklı bir şey. Bunlar iyi niyet göstergesi değildir. Demokrasi mücadelesi verenlere tehdit savurmak bu amaçları olanları bir yere ulaştırmaz.
CHP Milletvekili, AK Partili Balta'yı Bacağından Isırdı
"15 GÜN DEĞİL 1 AY SÜRSE DE MİLLETİN ÖNÜNE GELECEK"
Parlamentoda çalışmaları engellemek, süreci uzatmak hiçbir şey kazandırmıyor. 15 gün değil, 1 ay. Ben inanıyorum ki, bu parlamentodan çıkıp milletin önüne gidecektir. Eğer millete saygınız varsa, milletin iradesine inanıyorsanız, Gazi Mustafa Kemal'in 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' ilkesine inanıyorsanız bırakın milletin önüne gitsin, millet ne karar veriyorsa biz de 'eyvallah' diyelim. Ama bunlar milletten rahatsız.
"HERKES HADDİNİ BİLECEK, SANDIĞA SAYGI DUYACAK"
İki de bir tek adamcılık tek adamcılık, ne tek adamcılığı. Bunun kaynağında siz varsınız. CHP il başkanlarının belediye başkanlığı yaptığı dönemleri biliriz biz. Daha da geriye giderseniz asıl tek adamcılığı orada görürsünüz. Defterleri açmak istemiyorum ama açarsanız onları da görürsünüz. Bunlar tereciye tere satmaya çalışıyorlar. Artık bu ülkede bu tür gelenler, aldatmacaları yutacak bir millet yok. Herkes haddini bilecek ve sandığa saygı duyacak, milletin iradesine saygı duyacak"
"TRUMP'IN BASIN TOPLANTISINDA YANLIŞLIK YAPILDI"
Dün sayın Trump'ın basın toplantısında, yanlışlık yapıldı. O grubun muhabirine, onu orada benzetti. Demek ki böyle değil. Kusura bakmasınlar. Bölücü terör örgütü milli birliğimizi birlikte, bayrağımızı, vatanımızı da hedef aldı. FETÖ'nün 17-25 Aralık'taki hedefi devletimizi ele geçirmekti. 15 Temmuz'da PKK gibi, dört sütunun hepsine birden saldırdılar. DEAŞ derseniz, en başından beri islamın ruhuna düşmanlık üzerine kurulu bir örgüttür. DEAŞ bize islamı anlatmasın, bu millet islamla yoğrularak ayağa kalkmıştır. DEAŞ'tan islamı öğrenmek gibi bir derdimiz yok bizim.
"KENDİLERİ DOĞAL DEĞİL SENTETİKTİR"
Bu örgütü projelendirenler, Irak ve Suriye'deki dini etnik kültürel fay hatlarında zaten yaşanmakta olan kırılmaları çok iyi değerlendirerek, bölgeyi ateşe vermeyi başardılar. Bu terör örgütlerinin kullandığı araçlar yerli de olsa, kendileri doğal değildir, sentetiktir, kurgudur. Türkiye bölgedeki diğer ülkelerde farklı olarak, güçlü bir siyasi altyapıya sahip olduğu için dayanaklıdır. Eğer bugün Türkiye'de terör örgütleri taban bulamıyor, fitne çıkartılamıyorsa bunun sebebi hep birlikte tek millet, tek devlet, tek vatan, tek bayrak ilkelerine sımsıkı sarılmış olmamızdır.
"TOPLUMSAL HASSASİYETİMİZE HÜCUM ETTİLER"
Terör örgütlerinin arkasındaki güçler, bu durumu gördükleri için senaryolarına daha ince bir ayar verme gereği duydular. Artık eylemler sadece kan dökmeye yetmiyor. Tıpkı İstanbul Ortaköy, yılbaşı gecesi yapılan o cani eylemin ardından olduğu gibi, hayat tarzı, meşrep, mezhep bu tür tartışmaları topluma takdim ederek toplumsal hassasiyet noktalarımıza hücum ettiler. Maalesef ülkesinin devletinin yanında saf tutması gereken bir takım siyasiler de bilerek veya bilmeyerek terör örgütlerinin değirmenlerine hala su taşıyorlar.
"İKTİDAR REFORM İSTİYOR, MUHALEFET STATÜKOYA GARDİYANLIK YAPIYOR"
Bu ülkede kim rejim tartışması açıyorsa, biliniz ki bunların derdi rejim değil başka bir şeydir. Türkiye'de böyle bir meselenin olmadığını onlar da gayet iyi biliyor. Hassasiyeti istismar ederek, siyasi muhalefet eksikliğinin üstünü kapatmaya çalışıyorlar. Dünya değişirken, her şey olduğu gibi kalsın demek bağnazlığın dik alasıdır. Ana muhalefetin başındakiler de öyle demiyor mu? Öyle diyorlar. İstanbul'a belediye başkanı oldum, daha koltuğa yeni oturdum. Hemen siyaset medya şunu söyledi. "bunlar şimdi kadın erkek ayrımına gidecekler. Kadınlar bir tarafta erkekler bir tarafta oturtacak. Trenleri ayrıştıracaklar" Sene 94, sene 2016. Böyle bir şey gördünüz mü? Yaşandı mı? Ama hep tezgah bu. Bunlar avara kasnak gibi dönüp durdular. Esasen normal şartlarad iktidarı elinde bulunduranlar, mevcudu muhafaza etmeye çalışır. Bizde çok uzun süredir işler tersine dönmüş durumdadır. İktidarda olanlar reform için mücadele ederken, muhalefetten bir kısmı statükoya gardiyanlık yapıyor. Hadi bu tavrı bir kenara bıraktım. Çünkü demokrasiyle yönetildiğine göre bu hesaplaşmanın yeri neresidir? Sandıktır. Peki terör örgütlerinin ülkeyi köken ve meşrep farkı üzerinden ayrıştırma çabalarına destek verme neyin nesidir? Kalleş bir terör eylemi üzerinden, hayat tarzı tartışması açmak, terör örgütünün sağlayamadığı başarıyı kendi ellerinizle ona sunmak demektir ya.
"HAYAT TARZIYLA İLGİLİ BİR SORUNUMUZ YOK"
Terör örgütleri üzerinden hayat tarzı tartışmaları açmak, terör örgütünün başaramadığını onlara sunmak demektir. İnsaf ve vicdan sahibi herkes hayat tarzıyla ilgili sorun olmadığını bilir. Bu konuda en rahatsız olan biziz. Benim yavrularım başları örtülü olduğu için bu ülkede okuyamadılar, yurtdışına göndermek zorunda kaldım. Biz 14 yıldır bunun mücadelesini verdik, hamd olsun kızlarımız okullarına rahatlıkla, özgür bir şekilde gidebilir hale geldiler. Artık devlet dairelerinde özgürce çalışabilir hale geldi. Peki ne oldu? Ne kaybettik ya? Bu daha önce olsa daha iyi olmaz mıydı? Onun ekmek sahibi olma hakkı yok mu, niye kapıları kapattınız? Bunun sorumlularının kim olduğunu bu millet bilmiyor mu sanıyorsunuz. Kim layıksa ben ona veririm diyor ve ona veriyor.
LAİKLİK TARTIŞMASI
Kimse kusura bakmasın enayi yerine koymasın. Hiçbirinde Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olduğu vurgusuna dokunulmamıştır. Birisi Meclis'te konuşma yapıyor, 'O 4 madde değiştirilecek' diyor. Bu ülkede en başta şahsım olmak üzere, tartışmalar şahsım üzerinden yürüyor. Türkiye'de bir anayasa değişikliği yapılıyor. İleride yapılacak seçimde kim öle, kim kala. Kimin, nerede, ne zaman öleceğine dair elimizde yazılı bir belge var mı? Bizim tek derdimiz var, bu vatanda, bu millete Rabbimin verdiği ömür süresince hizmet edebilmektir. Bütün bu müzakereleri bu kardeşinizin üzerinden yapmaları manidar. Millete kendini sevdir, milleti sev; millet belki sizin göstereceğiniz adayı seçebilir. Bunlar millete inanmıyorlar, milleti de sevmiyorlar. Millete saygıları yok. Ana muhalefet partisinin geçmişinde ne vardır; CHP il başkanları valiydi, belediye başkanıydı. Tek adamcılık budur. Bizim sorunumuz demokrasi kavramının arkasına sığınıp, milletin iradesini hiçe sayanlarladır. Biz, 'Laiklik devletin tüm inanç gruplarıyla, onlara eşit mesafede olması, tüm inanç gruplarını güvence altına alması demektir' dedik.
"MÜCADELEDEN VAZGEÇECEĞİMİ DÜŞÜNENLER VARSA HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAYACAKLAR"
Cumhurbaşkanı oldum diye bu mücadeleden vazgeçmemi bekleyenler varsa, onları hayal kırıklığına uğratmaya devam edeceğim. Dün olduğu gibi Türkiye'nin, Türk milletinin istiklal ve istikbal mücadelesinde en önde olmayı sürdeceğim.
Cumhurbaşkanı sıfatıyla 79 milyon vatandaşımızın her birinin temsilcisi olduğumu aklımdan çıkarmayacağım. Acaba garip guraba, fakir fukaranın, sessiz yığınların sesi olabilir miyim, hep bunun gayreti içinde oldum. "