Siber İstihbarat uzmanı Taha Gergerlioğlu yaptığı özel söyleşide gündemi değerlendirdi.
Türkiye hedefleri doğrultusunda 2023'e emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Bir yandan terör örgütleriyle mücadele ederken diğer yandan Suriye'deki savaşı sona erdirmek için çözüm arayışını sürdürüyor. Fırat Kalkanı operasyonuyla kırmızı çizgilerinin aşılmasına müsaade etmeyeceğinin altını çizen Türkiye, batının olumsuz algı operasyonlarına rağmen dış politikada da başarılı hamleleriyle mücadelesini kararlılıkla yürütüyor.Finansal ve Siber İstihbarat Uzmanı Taha Gergerlioğlu'ya ‘Yeni Türkiye'nin misyonu ve vizyonunu konuştuk.
TÜRKİYE ÖZÜNE DÖNÜYOR
On beş yıldır büyük bir değişim yaşayan ve eski travmaları geride bırakan ‘Yeni Türkiye'nin misyonu nedir?
Cumhuriyet bir bebekken ve yeni gelişirken etrafı ile ilgilenemedi. Şimdi tarihi misyonunu tamamlayıp ergenliğe doğru giderken ‘ben nereden niçin geldim, felsefem nedir' suallerini sorarak yeni bir akıl yürütmeye başlattı. Türkiye özüne dönmek istiyor ve nihayet bu dönüşün işaretlerini vermeye başladı. Bunu durdurmak isteyecek ülke çok ve Avrupa'da bunu diyecek ilk ülke Almanya.
Almanya'da yaşadığınız tutukluluk süreci için ‘Benim üzerinden Erdoğan'a zarar vermek istiyorlar' açıklamasında bulundunuz.
Son dönemlerde Türkiye'nin mücadele ettiği terör örgütlerine destek veren Almanya ne yapmaya çalışıyor?
Almanya bugün Amerika'nın piyonu. Ama Amerika'nın da geri planında İngiltere var. İngiltere kırk yıldır bu coğrafya ile ilgilenmiyor gibi gözüküyordu fakat üç aydır ‘artık ben bu coğrafyada varım' dedi. Almanya'da yaşayan beş milyon Türk ve Müslümandan elli senedir rahatsız olmayan Almanya beş senedir rahatsızlık duymaya başladı. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devletinin ufku, bakışı ve eylemleri değişmeye başladı. Bundan sonra Almanya, bilhassa Balkanlar ve Ortadoğu'daki çıkarları için bizimle ciddi anlamda rekabet edecektir. Şimdi de Türkiye Cumhuriyeti'ni parçalamak istiyor ama başarılı olamayacak.
DEAŞ'IN FİKİR BABASI İNGİLTERE
Merkel'in İslami terör açıklamasından yola çıkarsak, batılı ülkeler ve ABD de DAEŞ üzerinden özellikle İslamofobiyi körükleme niyetini açıkça belli ediyorlar diyebilir miyiz?
Bölgedeki rekabet Almanya'nın, dolayısıyla Amerika'nın, CIA ve diğer örgütlerin DEAŞ'ı organize etmesi ile bölgemizi karıştırmak ve uzun zamanlı yönetmek için stratejik bir plan. DEAŞ'ı tüm ortak istihbaratlar kurdu ve DEAŞ'ın içine yerleştiler. Bu terör örgütünün fikir babası İngiltere, eylem babası da Amerika'dır. İşin sözcüsü ve onların lehine asimetrik programlar yapan ise Almanya'dır.
Amerika FETÖ elebaşı Gülen'i, Yunanistan darbeci askerleri vermiyor. Almanya başta Can Dündar olmak üzere PKK'nın birçok ismine kapılarını açtı.
Bu konuda Türkiye yaptırım olarak neler yapabilir?
Bizim politikalarımız dünyadaki tüm politikalara ters. Dünya beşten büyük deyip adaletten bahsettiğimiz için emperyalist düzen tarafından reddedilmemiz normal. Dünya üzerindeki her türlü haberleşme araçları ve tesir etme lobilerini ve bu lobilerin arkasındaki desteklerini ciddi bir şekilde tespit edip pasifize etmemiz lazım. İsrail bunu savaşarak yapıyor, biz Türkler de bunu konuşarak yapabiliriz. Biz hiçbir zaman emperyalist olmadık. İki bin yıllık bir hedefimiz var. Avrupa'daki yürüyüşümüzü nihayet tamamlayacağız. Bu bizim geleceğimize sinmiş. Ne kadar daralsak da genetiğimizde ortaya çıkacak.
TÜRKİYE'DEN RAHATSIZ OLUYORLAR
Türkiye aleyhine algı operasyonu yürüten ülkelerin bizimle derdi nedir?
Başka ülkeler ve toplumları materyalist yani gayri İslami ve gayri insanî hedef ve pozisyonda oldukları için Türkiye'nin bu yeni çıkışı onları çok ciddi rahatsız ediyor. Türkiye'de bunu anlayanlar yüzde elli. Geri kalanlar ise bunu kavrayamadığı için muhalefet ediyor. Batılı ülkelerin de tek derdi Erdoğan. Amaçları; yüz yılda çıkarttığımız bir lideri karalayarak, dezenformasyonla tüm dünyaya farklı göstermek.
AK Parti'nin iktidara geldiği 2002 öncesinde darbeler, koalisyonlar, ve krizlerle anılan, şimdi ise yerli ve millileşme sürecine giren bir Türkiye görüyoruz.
Bu perspektiften bakarsak başta 15 Temmuz olmak üzere düzenlenen terör saldırıları ve kumpaslar bu kalkınmanın bir bedeli mi?
Eğer uslu bir çocuksanız ve hiçbir şeye karışmazsanız, NATO veya BM ‘şunu yapacaksın' dediğinde sorgusuz sualsiz isteklerini yerine getirirseniz çok güzel bir ülke olursunuz. Fakat iddianız olmaya başladığında bundan hemen rahatsız olurlar. Geçmişte Türk insanının birbiri ile konuşamaması için her türlü iç politikanın üretildiğini unutmamak lazım.
NE YAPTIĞIMIZI BİLİYORUZ
Gezi'den 15 Temmuz'a kadar yaşanan hadise ve süreçlere rağmen ülke ekonomisi dimdik ayakta. Doları kullanarak yapay kriz üretmeye çalışıyorlar.
Yine de ekonomisi büyük zarar görmüyor? Bunu neye bağlıyorsunuz?
Bu ne yaptığımızı biliyor olmamızdan kaynaklanıyor. Daha önce bütçemiz açıktı yani ayağımızı yorganımıza göre uzatmazdık. Bu yüzden de verimli değildik. Gelirimizin yüzde 67'sini faize ödüyorduk. Bugün faiz oranları yüzde 10'lara düştü. Ülke sürekli gelişiyor. Gezi, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz müdahaleleri tamamen ekonomiyi çökertmek içindi. Ama Türkiye bu sefer kendini korudu. Çünkü daha önce kamunun yapmak istediklerini üniversiteler ciddi bir şekilde tenkit ederdi. Şimdi ise kamunun, özel sektörün, sivil toplumun ve üniversitelerin öngörüleri örtüşüyor artık.
Çok tartışılan başkanlık sistemi Türkiye'ye nasıl bir yön verecektir?
Dünyanın en başarılı yap-işlet-devret modelini uygulayan ülkesi olduk. Başkanlık sistemiyle sadece sistemi yönetmek değil, yönetimi de güçlü olarak hem yönetmek hem denetlemek anlamında mükemmel bir yapıya doğru gideceğiz. Bugün dünyada denetim, yönetimden daha güçlü. Türkiye'de denetimi güçlendirdiğinizde ekonomik mesafe daha da hızlı olacak. Ekonomik, mali ve finansal tablo üreten kamu kaynaklarının denetimi ve bunların verileri güçlendiğinde ki bunlar on beş yıldır sürekli gelişerek devam ediyor, göreceksiniz; Türkiye en zayıf olduğu anda bile güçlü olacaktır.
ERDOĞAN ÜLKEYİ SAHİPLENDİ
Anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi geldiği zaman özellikle hangi aksaklıklar giderilecek ve Türkiye'nin dünyadaki konumunu nasıl değiştirecek?
Türkiye'de devlet-rejim sorunu var zannediliyor. Geçmişteki darbelerin sebebi de rejim elden gidiyor idi. Bu millet rejim-devlet kavgasından bıktı. Erdoğan'ın ülkeyi sahiplenmesi ve kucak açmasının sebeplerinden birisi de budur. Kendi sistemini, kendine has bir Türk modelini arıyor. Türkiye artık marketing bir ülke değil. Ekonomistlerin ve siyasetçilerin öngörülerine göre Türkiye önümüzdeki otuz yıl içerisinde dünyanın ilk üç ağırlıklı devleti olacağı kanaatinde. Biz de bunu hissediyoruz.
‘Yeni Türkiye'nin ileriki vadedeki en önemli hedefi ne olacak?
Türkiye idari sistemini çözdükten sonra, geçmişte Osmanlı'nın muhafaza etmiş olduğu toprakları kendi kapsama alanına alma mücadelesi verecektir. Yani Osmanlının gittiği en ücra yere kadar devletimiz kendisini sorumlu hissediyor. İslam toplumunun halklarını uyandıracağız, küllerinden çıkaracağız. Erdoğan da bunu mükemmel başarıyor. Burada Türk halkına bir görev düşürüyor. Her fert görevini ifa ederken Erdoğan'ın misyon bilincini taşımalı. Dolayısı ile yeni bir Türkiye Cumhuriyeti devleti muazzaması oluşturmak hiç de zor değil.