Erhürman ve beraberindeki heyet köy gezisinin ardından kahvehanede bir araya geldiği bölge halkına ülkedeki gelişmelerle ilgili bilgi verdi. Erhürman gerçekleştirdiği sohbette yeni bir siyasi anlayış geliştirilmesi gerektiği üzerinde durarak, bunun temelinde de üretim ve adil paylaşımın olması gerektiğini belirtti. Artık kısır ve sözde politik tartışmalardan arınıp gelecek kuşaklara nasıl bir ülke bırakacağımıza odaklanmamız gerektiğini kaydeden Erhürman, bölge üreticilerinin sorunlarını dinleyerek not etti.
BÖLGENİN TURİZM VE ÜRETİM POTANSİYELİ ATIL KALMAMALI"
Kaplıca’nın birinci derecede turizm bölgesi olduğunu belirten Genel Başkan Erhürman, bu bölgeye turist gelmemesinin de, gelen turistin para harcamadan dönmesinin de kabul edilemez olduğunu, bunu ciddi bir mesele olarak görmek ve çözüm önerileri geliştirmek gerektiğini vurguladı. “Kaplıca’nın çok yakınında Tatlısu’da festivaller yapılıyor, tarihi kazılar yapılıyor, oraya turistler geliyor ancak bu turistler Kaplıca’ya uğramıyor, Kaplıca’nın turizm ve üretim potansiyeli atıl kalıyor. Burada harup var, zeytin var, balık var, doğal güzellikler var, Kıbrıs’ın kuzeyinde denizin ortasından kükürtlü su çıkan bir yer burası ancak bolluk içerisinde yokluk yaşayan bir Kaplıca ile karşı karşıyayız” dedi. Merkezi idarenin köyde yatırım yapılmasının teşvik edilmesi ve köyün tanıtımı konusunda eksik kaldığını belirten Erhürman, bölgede yaşayan Karadeniz kökenli yurttaşlarımızın buraya taşıdığı kültürel unsurlarla bölgedeki kültürel unsurların uyumlu bir biçimde bir araya getirilmesiyle, örneğin Karadeniz ile Akdeniz’in mutfaklarının yan yanalığının sağlanmasıyla köyün turistler için ayrıca çekici kılınabileceğini belirtti.
HÜKÜMET DE SİSTEM DE MİADINI DOLDURDU"
Hükümetin halkın sıkıntılarıyla uğraşmak ve bu sıkıntılara çözüm üretmek gibi bir derdi olmadığına değinen Erhürman, aynen hükümet gibi kurulmuş olan bu sistemin de artık miadını doldurduğunu, denizin bittiğini belirtti. Erhürman, “Bu sistem Türkiye’den gelen paranın gayri adil şekilde paylaşılması üzerine kurulu. Ama geleceği ‘Türkiye bize hesapsız kitapsız para versin, biz de gayrı adil biçimde dağıtalım’ fikri üzerinden kurmamız mümkün değil. Başka bir şey yapmamız lazım. Bu ülkenin ve bu halkın potansiyelini planlı bir biçimde ve doğru kullanmanın yollarını geliştirmemiz lazım. Her bir köyde o bölgenin özelliğine uygun ve planlı işler yapmalıyız. Hiç durmadan düşünmeli, üretmeli, pazarlara ulaşmalıyız” dedi.
"ÜRETKEN BİR NOKTAYA GELMELİYİZ"
Erhürman sözlerini şöyle tamamladı:
“Sizden bir şey istiyorum. Gelin bu köyde turizmi, Karadeniz ve Akdeniz kültürlerinin buluşması, burada üretilenler ve doğal güzellikler üzerinden planlayalım ve geliştirelim. Bunun için merkezi idareden taleplerinizi ben not aldım. Ama merkezi idarenin katkıları yetmez. Güçlerimizi birleştirmeli ve kooperatifleşmeliyiz. Gittiğim, gezdiğim her yerde bunun kaçınılmaz olduğunu daha iyi görüyorum. Artık ekonomik olarak üretken bir noktaya gelmeliyiz. Anneler babalar çocukları memur olsun diye uğraşmasın; bu artık bitti. Bizim üretmemiz lazım. Ürettiğimiz zaman göreceksiniz ki hem daha fazla gelir elde edeceğiz, hem de daha mutlu olacağız. Yeni bir siyasi anlayış geliştirmek zorundayız. Bu da üretim üzerine kurulmalı. Bugünkü yapıdan kurtulmalı, çocuklarımızın geleceğini birlikte kurmalıyız.