Emine Erdoğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen Türkiye Girişimci Kadınlar Buluşması’nda yaptığı konuşmada, dünyanın karşı karşıya olduğu sorunların kadınları yakından ilgilendirdiğini belirterek, “Kadınlarımızın, potansiyellerini bu alanlarda aktif bir enerjiye dönüştürmesinin tam zamanı. Dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olma hedefimiz de kadınlarımızın ekonomiye katılmasına bağlı. Hülasa, dünya, kadın ruhuyla yeniden tasarlanmayı bekliyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Ticaret Bakanlığı ev sahipliğinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) iş birliğinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen "Türkiye Girişimci Kadınlar Buluşması"na katıldı.
Programda bir konuşma yapan Emine Erdoğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde, kadın gücünün bir manifestosu niteliğinde, girişimci kadınlarla birlikte olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu dile getirdi. Eskiden, çalışma hayatında sayıca az olan kadınlar için kurdukları gelecek hayalinin sayılarının artması olduğunu ifade eden Emine Erdoğan, bugün, bu hayalin meyvelerini topladıklarını, bereketli bir hasat döneminde olduklarını söyledi. "Gün geçmiyor ki yeni bir kadının daha, harika bir fikri işe dönüştürdüğünü görmeyelim" diyen Emine Erdoğan, kadınların artık bu güveni kendilerinde bulabildiğini vurguladı.
“KADINLARIN ÇALIŞMA HAYATINA KATILMA ORANINI 2023'TE YÜZDE 41'E ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ”
Emine Erdoğan, devletin de kadınlara bu süreçte büyük destekler verdiğini belirterek, "İş kurma sürecinde önlerine çıkan engelleri aşmaları için yardımcı oluyor. Girişimciliği teşvik için kadınlara pozitif ayrımcılık içeren mikro krediler veriyor. Bugün Türk Eximbank ile imzası atılan kadın girişimci ihracatçılarımıza yönelik destek kredisi de bu teşviklerin sınırları aştığını göstermektedir ki, bu memnuniyet vericidir" diye konuştu.
Kadınların çalışma hayatına katılma oranını 2023'te yüzde 41'e çıkarmayı hedeflediklerini vurgulayan Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu rakamdan beklediğimiz, kadınların yalnızca işe alınmaları değil. Biz onların kilit karar mekanizmalarında yer almasını istiyoruz, farklı alanlara liderlik yapabilecekleri reform mercileri olmalarını arzu ediyoruz. Kadınların, yapıları itibariyle girişimci ruha sahip olduklarını düşünüyorum. Girişimci olmak için hayal, fikir, cesaret ve yetenek gerekiyor. Girişimci insanların başarı hikâyelerini dinlediğimizde, hepsinin ilk cümlesi bir hayali anlatmakla başlıyor. Aslına bakarsanız, istisnasız hepimizin bazen kendi içinde saklı tuttuğu, bazen dile döktüğü hayalleri var. Bazılarımız bu hayallerin peşinden koşacak mecali ve iştiyakı kendimizde bulabilirken, bazılarımız korkularımıza yenik düşüyoruz. Yeteri kadar güçlü olmadığımızı düşünüyor ve gücü bir iktidar meselesi olarak algılıyoruz. Hâlbuki gerçek güç, sizden alınamayan güçtür."
Emine Erdoğan, zamanın gençliğin gücünü, siyasi iklimin makamın gücünü, ekonomik felaketlerin maddi gücü alıp götürebildiğini fakat kişiliğin insana verdiği gücün baki olduğunu dile getirdi.
“DÜNYANIN HER ZAMANKİNDEN DAHA ÇOK KADIN GÜCÜNE İHTİYACI VAR”
Hayallerinin peşinden koşan insanların farkının bu gerçek güce dayanmalarından kaynaklandığının altını çizen Emine Erdoğan, "Bugün dünyanın her zamankinden daha çok kadın gücüne ihtiyacı var. Sanki yeni bir doğum olacakmışçasına, dünya dar bir kanaldan geçiyor. Dünyanın karşı karşıya olduğu çevre sorunları, insani ve moral değerler krizi, hep kadınların çözüm üretebileceği konular. Artan enerji ihtiyacı, ekonomilerin döngüsel ekonomiye evrilme zarureti, yine kadınları yakından ilgilendiriyor. Kadınlarımızın, potansiyellerini bu alanlarda aktif bir enerjiye dönüştürmesinin tam zamanı. Dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olma hedefimiz de, kadınlarımızın ekonomiye katılmasına bağlı. Hülasa, dünya, kadın ruhuyla yeniden tasarlanmayı bekliyor" değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin insan kaynağı açısından oldukça verimli topraklara sahip olduğunu, bütün meselenin bu topraklarda girişimcilerden oluşan bir ekosistem var etmek olduğunu ifade eden Emine Erdoğan, "Kadınların girişimcilik öz güvenini artırmak için, bir işe sıfırdan başlamanın cinsiyetle alakalı bir konu olmadığını, yüksek sesle anlatmamız gerekiyor. Bu bilincin yayılıp kök salması için, bu yolda öncü olmuş kadınlarımızın, deneyimlerini daha çok paylaşması gerek" dedi.
“TÜRKİYE, BÜTÜN DİNAMİKLERİYLE SÜREKLİ AKAN BİR SU GİBİDİR”
Emine Erdoğan, bu başarı hikâyelerinin, özellikle Anadolu'nun küçük yerleşim yerlerine taşınmasının, bu ilham zincirini genişleteceğine inandığını dile getirerek, şunları kaydetti: "Ülke olarak, her şeyi sıfırdan ve yeniden inşa ettiğimiz birçok süreçten geçtik. Farkında olsak da, olmasak da bu süreçler, içimizdeki potansiyeli harekete geçirdi. Bir iç deniz gibi kıpırtısız kalmak, bizim insanımızın genetik kodlarına aykırı. Türkiye şu anda, bütün dinamikleriyle sürekli akan bir su gibidir. Yani potansiyel olarak herkes birer girişimcidir. Girişimcilik ruhunun bir ülkede hâkim olması, o ülkenin millî zekâsını yansıtan, dışarıdaki algısını da olumlu etkileyen bir unsurdur. O halde, gençlerimizin, kadınlarımızın zihin sandıklarında tuttuğu mücevherleri bir bir ortaya çıkarmasını bekliyoruz. Gençlerimiz, kendilerini bir sisteme dâhil olma zorunda hissetmesin. Onlar kendi sistemlerini kursunlar, kendi iş kültürlerini ortaya çıkarsınlar. Böylelikle, tekdüzelikten kurtulur, farklı bakış açılarının zenginliğinden istifade ederiz. Teknolojinin gittikçe hâkim güç olduğu günümüzde, kadın girişimciler, bilişim eğitimini hayat boyu öğrenmenin düzenli bir parçası hâline getirsin."
“OLUMSUZ DÜŞÜNMENİN, KENDİNİZDEN ŞÜPHE ETMENİN GİRİŞİMCİ RUHUNUZA KET VURMASINA ASLA İZİN VERMEYİN”
Mantığın insanları A noktasından B noktasına götürdüğünü fakat hayal gücünün insanları her yere taşıdığını ve sınırsız olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, "girişimci ruh" denilen ruhun gıdasının da bu olduğunu söyledi.
Emine Erdoğan, gençlere ve kadınlara seslenerek, sözlerini şöyle tamamladı: "Endişenin, olumsuz düşünmenin, kendinizden şüphe etmenin girişimci ruhunuza ket vurmasına asla izin vermeyin. Yaşadığımız çağda, artık bedenin ve kas gücünün değil, zihnin, fikrin ve kalbin öne çıktığı bir dönemden geçiyoruz. Fikirlerimiz işimiz oluyor. Kendimizi fikirlerimizle, duygularımızla tanımlıyor, varlığımızın bu tarafına doğru keşif yolculuklarına çıkıyoruz. 'Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var; Yaşadın mı büyük yaşayacaksın. Irmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına...' diyor ya bir şairimiz. İşte şimdi her işimize böyle tutkuyla sarılacağımız, her işin içine bir fikir ve bir parça ruh koyacağımız bir dönemin içindeyiz. Bugün dün olduğumuz yerin çok ilerisindeyiz. İnanıyorum ki, gelecekte çok daha iyi noktalarda olacağız. Ruhundaki ışığı ortaya çıkarmak için engel tanımayan bütün kadınlarımızı tebrik ediyorum. Devletimiz başta olmak üzere onlara destek veren tüm kişi ve kurumlara içten teşekkürlerimi sunuyorum."