Serdar Denktaş açıklamasında :
Hükümet tarafından aniden gündeme getirilen Maraş konusu acemice tavırlarla ve çelişkili açıklamalarla aleyhimize dönebilecek bir konjonktüre girebilir.
Maraş konusundaki görüşlerimiz çok net olarak bilinmekte. Daha önce açıkladığım gibi Annan Planı referandumu hemen sonrasında ilk kez ve sonrasında da belirli aralıklarla gündeme getirdiğimiz “Maraş” açılımını en son Temmuz 2017’de üst düzey Liderler toplantısında yazılı olarak sunduğumuz önerilerle bir kez daha gündeme getirmiştik.
O gün sunduğumuz dökümanda Maraş’la ilgili BMGK kararları bulunduğunu hatırlatmış ve devamla şu ifadelere yer vermiştik:
“ Bölgenin (raporda) belirtildiği şekilde yerleşime ve imara açılması uluslararası aktörlerce de ihtiyatlı bir şekilde destek görebilir. Önemli olan bu açılımın neden yapıldığının anlatılmasıdır. Bu açılımı Kıbrıs’ta bir anlaşmaya varabilmek için atılmış bir adım olarak göstermeliyiz”
Halbuki her halinden aceleye getirildiği belli olan hükümet açıklamasıyla beraber, Güneyden yükselen sesler uluslararası camiada aleyhimize olacak şekilde karşılık görebilir.
Böylesi önemli bir konuda belli ki uluslararası aktörlerle hiçbir istişare yapılmamış ki, yatırımcılara çağrıya kadar uzanan bir Las Vegas hayali, sansasyonel bir açıklamayla, içinde bulundukları aciz durumu örtbas etmek için pazarlanmaya çalışılmıştır.
Dışişleri Bakanı ise daha sonra belli ki yaptıkları acemiliğin ya farkına varmış ya da ciddi bir şeklide uyarılmıştır ki Bakanlar Kurulu kararının sadece “envanter çalışmasıyla” kısıtlı olduğunu açıklamak zorunda kalmıştır. Bu açıklamanın uluslararası camiadan tepki almamızı önlemeye yetip yetmeyeceğini önümüzdeki günlerde anlayacağız.
Kıbrıs Türk halkını hükümetin acemiliklerinin bedelini ödemeye mahkum etmek kimsenin hakkı değildir. KKTC’nin yeni maceralara değil, böylesine önemli konularda sivil toplumu da karar mekanizmaları içerisine çekerek geliştireceği ortak akılla üretilen politikalarla yürümesi gerekmektedir.
Kıbrıs konusu popülist yaklaşımlarla ele alınacak bir konu değildir. Kıbrıs sorunu Kıbrıs Türk halkı için yaşamsaldır, partiler üstüdür.
Umarım GKRY bu açıklamaları gerekçe göstererek konuyu bir kez daha BM Güvenlik Konseyi veya diğer başka uluslararası kurum veya kuruluşların gündemine getirmeyi başaramaz.
Umarım bu acemi ve popülist açıklamalar nedeniyle içinde bulunulan konjonktürde gerek KKTC’nin gerekse anavatan Türkiye’nin yeni bir sorunla uğraşma zorunluluğu ortaya çıkmaz.
Hükümeti bundan sonraki süreçte daha dikkatli olmaya, böylesine yaşamsal konularda aceleye getirilmiş açıklamalar yapmadan önce gerek Cumhurbaşkanlığı ve gerekse muhalefet partileri ile istişareye davet etmek görevimdir. dedi