Akdeniz Üniversitesindeki başarılı çalışmaları dışında Antalya tarımı ve turizmi konusunda yıllardır özel araştırma ve çalışmalarıyla başta STK'ların ve kamuoyunun yakından tanıdığı Prof.Dr.Orhan Özçatalbaş Antalya'ya Byturco Medya Grubumuza ait İnternet Gazetelerimiz için özel açıklamalarda bulundu
Antalya Tarım ve Gıdada Dünya Markası Olmalı!
Antalya’nın sahip olduğu potansiyelle tarımda küresel aktör o.lmamak gibi bir lüksü yok!
Turizmde küresel bir oyuncu, aktör olan Antalya, ülkemizin turizmdeki tartışmasız öncü ve lideri durumunda bulunuyor. 2019 yılında özellikle turist geceleme sayısı bakımından 80 milyonun üzerindeki geceleme sayısıyla ilk sırada yer alıyor. Antalya’nın nüfusu her ne kadar 2,4 milyon olsa da belirtilen veriler de dikkate alındığında 2,6 milyondan fazla bir nüfusa ev sahipliği yapmaktadır.
Bu çerçevede Antalya turizmde tartışmasız bir marka ve küresel ölçekte aktör durumundadır. Tarım sektörü ise küresel ölçekte bir aktör durumunda değildir, ancak Türkiye ölçeğinde bir marka olarak öne çıkmaktadır.
Tabii Antalya’mızın turizmde yakaladığı haklı ününü, özellikle tarımda da yakalama potansiyeli olduğunu önemle dikkate almak gerekiyor. Bu yönde çok önemli avantajlara sahip bulunan Antalya’nın tarım ve gıda alanında da bir dünya markası olmak yönünde konumlandırılması için doğru stratejiler geliştirmek gerekiyor. Dolayısıyla şimdi Antalya’yı tarım ve gıda sektöründe de bir dünya markası haline getirmek yönünde çalışmak ve bu alanda da küresel bir aktör olmak üzere zaman kaybetmeksizin çalışmak gerekiyor.
Antalya tarımsal potansiyeliyle küresel aktör olma potansiyeline sahip!
Antalya tarım ve turizm sektörleriyle Türkiye’nin en önemli kenti durumundadır. Pekala bu durum ne kadar sürdürülebilir niteliktedir? Bu sorunun cevabı önemlidir, çünkü Antalya her iki alanda da liderliğini sürdürmek için yeni stratejiler geliştirmek ve rekabetteki üstünlüğünü kendini yenileyerek korumak durumundadır.
Tarım sektörüne bakıldığında Antalya’nın üretim değeri bakımından bitkisel üretimde 10 milyar liranın üzerindeki hasılasıylaTürkiye’nin lideri olduğu görülmektedir. Hayvansal üretimde ise üretim değeri bakımından Antalya 2.sırada yer almaktadır.
Dolayısıyla Antalya’nın Türk tarımına katkısı son derece önemlidir ve tarım sektörünün üretim gücü olağanüstüdür. Bu kapsamda domates, kültür mantarı, portakal gibi 9 üründe Türkiye’de üretimi içinde ilk sıradadır yine 5 üründe ise ikinci sıradadır. Son yıllardaki muz ve avakado başta olmak üzere tropik ürünlerin üretiminde de büyük atılım içindedir. Antalya söz konusu tarımdaki yüksek performansı Türkiye tarım alanlarının %1,5’ine sahip olarak yani 360 bin dekar alanda, yaklaşık 140 bin çiftçi ailesiyle ortaya koymaktadır. Bu durum bir bakıma Antalya ilinde tarım teknolojisi uygulamalarının seviyesini, kurumsal altyapının yetkinliğini ve insan kaynaklarının becerisini ifade etmektedir. Tabii Antalya’nın örtü altı tarımdaki önderliği tartışılamaz ve Antalya Türkiye örtü-altı üretim alanlarının %42’sine ve özellikle cam sera alanlarınınsa %85’ine sahiptir.
Bu çerçevede turizmde bir dünya markası olan Antalya’nın, Dünya ölçeğinde tarım ve gıda sektöründe de bir marka olması yönünde vizyoner bir bakış ortaya koymak ve bu vizyonun gerçekleştirilmesi için gerekli tüm önlemleri alarak kamu ve özel sektör, sivil toplum ve üniversite gibi tüm paydaşlarla birlikte yola çıkılması gerekmektedir. Burada etkili koordinasyon ve yönetişimi sağlayacak tüm araçlar Antalya için kullanılmak durumundadır.
Antalya’nın geleceğine dair konuşmak!
Araştırmacı olmanın sağladığı verilere hakimlik ve birikim, alan çalışmalarının getirdiği ayakları yere değen rasyonel bakış ve gerçekçilik, uluslararası deneyimin sağladığı karşılaştırma ve yeni metot uygulamaları Antalya’nın geleceğine dair konuşmak, hatta şekillendirmek bakımından çok önemli avantajlar sağlamaktadır. Dolayısıyla elde edilen tüm birikimler sürece farklı bir perspektiften bakmaya ortam hazırlamaktadır
Akdeniz Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaya başlayalı 22 yıl oldu. Ancak Antalya’ya ilk akademik amaçlı ziyaretimiz 1989 yılıdır ve o tarihte Milli Prodüktivite Merkezi tarafından Batı Akdeniz Tarımının Geliştirilmesi Kongresine katılarak Antalya ve Akdeniz Bölgesi illeri için mevsimlik işçiler konusunu tartışmıştık. Bu süreçte Antalya’nın turizm ve tarımda aldığı mesafeyi yaşayarak ve araştırarak gözlemlemek mümkün olmuştur. Bu süre içerisinde Antalya’nın tüm ilçelerinde bulundum ve pek çok köyünde araştırma ve inceleme faaliyetleri yürüttük. Bu çalışmalardan elde ettiğimiz birikim Antalya için söz söylerken bize özellikle önemli bir perspektif sunuyor.
Tabii meslek hayatının yirmi beşinci yılında bulunan bir öğretim üyesi olarak bilim yapmayı ve akademiyi hayatın en önemli değerlerinden biri olarak görmemiz, üniversitenin bilim için bilim yapmanın ötesinde topluma hizmet vermek üzere de çalışması gerektiğine ve topluma ve ülkeye hizmet vermenin ise en büyük değer olduğuna gönülden inanmış olmamız, esasen uygulamaya dönük çalışmalar konusuna eğilmemizi sağlamıştır.
Akdeniz Üniversitesi adresli yabancı dillerdeki yayınlarımızla birlikte 100’den fazla yayın, 2 kitap, 10 kadar kitap bölümü, projeler, kongre katılımları çok büyük ölçüde Antalya’da görev yaptığımız dönemde gerçekleşti.
Halen Antalya ve Türk tarımına yönelik vizyon geliştirmeye yönelik olarak yürüttüğümüz çalışmalar ve görev aldığımız projeler Antalya’mızın tarımda da turizmde olduğu gibi küresel aktör olmasına yönelik stratejiler ortaya konulmasına hizmet ediyor.
Bu çerçevede TÜBİTAK, FAO, AB-MFİB, Tarım ve Orman Bakanlığı yanında Kalkınma Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı için yaptığımız ve katıldığımız projelerde elde ettiğimiz deneyim Antalya için yapılacak çalışmalar hakkında ciddi veri sunuyor. Yine 2004 yılında yapılan 2.Tarım Şurası’nda ve 2019 yılında yapılan 3.Tarım Orman Şurası’nda yaptığımız komisyon yöneticilikleri, tarımsal öğretim ve AR-GE, politikalar ve stratejiler alanında somut görüşler oluşturulmasına katkı sağlıyor. Yine 2004 yılında Tarım İl Müdürlüğü’müz yönetiminde hazırladığımız “Antalya Tarım Master Planı” bir yatay kesit çalışmasının, saptamanın ötesinde geleceğe dönük projeksiyonlar içermişti. Yine ve 2013 yılındaki Master Planda da Antalya tarımına dönük önemli veriler ortaya konulmuştu.
Bu kapsamda belirttiğimiz çalışmalarla ortaya konulan veriler ışığında pek çok çalışma alanı, pek çok proje konusu bulunmaktadır. Bir örnek olarak Antalya’da tarım ve turizm etkileşimi üzerinde dahi pek çok proje yürütülebilir ve bu çalışmalarla kırdan kente göçü, yaşlanan kırsal nüfus gibi yapısal sorunlara da çözüm sunacak stratejiler geliştirilebilir.
Antalya’ya Üniversitelerinin Katkılarının Artırılması
Yükseköğretim şüphesiz ülkelerin kalkınmasında ve üniversitelerin kurulu olduğu bölgeye sosyo-kültürel, ekonomik bakımdan önemli etkileri bulunmaktadır. Ancak bu etkinin yönetilmesi ve yönetilerek akademik üretimle birlikte toplumsal faydanın artırılması konusu son derece önemlidir ve tabi ki söz konusu etkinin sinerjiye dönüştürülmesi sadece Antalya Üniversitelerinin değil tüm üniversitelerimizin üzerinde durması gereken en önemli konudur.
Başka bir önemli konu ise Antalya’nın Yükseköğretim Kurumları açısından sahip olduğu kapasitedir. Antalya’da kurulu bulanan 5 üniversite kendi aralarında koordinasyon içinde çalışmanın yöntemini kendisi üretmelidir. Hatta çevre illerdeki üniversiteler veya konu bazlı farklı üniversitelerle kurulacak ilişkiler üzerinde de yöntemler geliştirilebilir.
YÖK’ün ortaya koyduğu "Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması Projesi" gibi son derece önemli yaklaşımların aynı ilde bulunan yükseköğretim kurumlarınca değerlendirilerek sinerji ortaya çıkaracak çalışma modellerinin üretilmesine ihtiyaç bulunuyor. Burada söz konusu “sinerjik etki” sağlayacak çalışmaların rahatlıkla yapılabileceğini belirtmek gerekir.
Yine YÖK’ün Üniversitelerin “Araştırma Kapasitesi”,“Araştırma Kalitesi” ve“Etkileşim ve İşbirliği” göstergeleriyle ortaya koyduğu ve 16 üniversitenin yer aldığı “Araştırma ve Aday Araştırma Üniversiteleri” uygulaması da son derece önemlidir. Ancak Antalya Üniversitelerinin hiç birinin ne “Araştırma Üniversitesi” ne de “Aday Araştırma Üniversitesi” kapsamında olduğu görülmektedir. Bu durumun Antalya’nın potansiyelinin geliştirilmesi için büyük bir kayıp olduğunu söylemek gerekir. Bu çerçevede 33 parametreye ilişkin verileri iyileştirmek gerekmektedir, dolayısıyla yapılması gereken işlemler bellidir, üzerinde çalışmak mutlaka gereklidir. “Araştırma ve Aday Araştırma Üniversiteler” içinde yer alan üniversiteler arasında kuruluş tarihi itibariyle genç üniversiteler de bulunmaktadır. Ayrıca Akdeniz Üniversitesiyle yakın yıllarda kurulmuş olan Kayseri Erciyes Üniversitesi gibi üniversiteler de bulunmaktadır.
Aynı şekilde yukarıda bahsettiğimiz "Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması Projesi" kapsamında yer alan 15 üniversite içinde de Antalya Üniversiteleri bulunmamaktadır. Bölge illerinden ise Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi bu kapsamda yer almaktadır.
Bu kapsamda Antalya’nın 38 yıllık birikimiyle en büyük akademik gücü olan Akdeniz Üniversitesi üzerinde önemle durmak gerekiyor. Buna göre Akdeniz Üniversitesi’nin akademik olarak özellikle Antalya için hayati öneme haiz tarım ve turizm sektörleri ile birlikte tıp, mühendislik, işletme, ne yol gösterici, yöntem üretici, strateji ve politika üretmeye dönük katkılar vermek yönünde daha sistematik çalışmalar yapmasını gerekli kılıyor. Bu yönüyle üniversitemiz çok değerli akademik kadrolara sahip ve insan kaynağımızın etkili koordinasyon ve doğru motivasyonla yönlendirilerek ortak projeli çalışmalar içinde yer alması üzerinde durmamız gerekiyor.
Tarımla ilgili uzmanlık alanımız gereği çok önemli stratejik çalışma alanlarını sıralamak mümkündür. Ancak çok önemli bir alan olduğu için Tıp Fakültemizden bir örnek verilebilir. Buna göre Tıp Fakültemiz için ilk sıralarda yer alması gereken konu ne olabilir diye sorulduğunda; üniversitemizin tanınırlığında büyük role sahip olan “Organ Nakli” konusu hemen öne çıkar. Halen çok iyi görevler yapan Organ Nakli Merkezi’ni, kendi alanında sahip olduğu haklı ününü geliştirmek ve dünya ölçeğinde çok daha etkili bir konuma getirmek üzere özel olarak çalışmak gerekir. Bu ilgi gösterildiğinde Antalya, tüm organ nakillerinde en iddialı merkez haline gelebilir, hatta gelmelidir. Tabii bunu sağlamak için; organ nakli alanında kurum kültürünü oluşmasında rol üstlenmiş olan deneyimli öğretim üyeleri göreve davet edilerek, kendilerine her türlü imkan sağlanmalıdır. Hatta kendi içinde daha rahat çalışacak bir yönetim modeli de geliştirilmelidir. Diğer alanlarda da tanınmış ve uluslar arası ilişkileri kurumsallaşmış iddialı bir Tıp Fakültesi’nin Antalya’da sağlık turizminin gelişmesine de önemli etkiler yapacağı, dolayısıyla Antalya ve Türk turizmine büyük katkı sağlayacağı gözden uzak tutulmamalıdır.
Esasen kurum kültürünün sağlanmasında ortaklıklar ve birlikte iş yapmak önemli avantajlar sağlıyor. Akdeniz Üniversitesi kendi içinde disiplinler arası ortak çalışmalar yapmak bakımından bazı olumsuzluklara sahiptir, ancak bunu çözümlemek için yöntemler bulunmaktadır ve doğru yaklaşımlarla sonuç almak mümkündür. Bu kapsamda ortak çalışma ve kurum kültürü kurumun etkinliğini yükseltmek için zorunludur. Bu zorunluluk Antalya’ya ve ülkeye katkıyı artırmak için, bilim dünyasında etkili olmak için olmazsa olmazdır.