Haber : İrem KESİM /KKTC
KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Olgun Amcaoğlu'nun, 'tüm eğitim kurumlarında aşılanmanın tamamlanması ile ancak yüz yüze eğitim şartlarına geçilebileceğine' yönelik açıklamalarının ardından, Kıbrıs Üniversiteler Birliği (KÜB) Başkanı Serhat Akpınar birlik adına bir yazılı açıklama yaptı.
KÜB Başkanı Akpınar; Aşı uygulamalarında ilk ve orta eğitim çağındaki çocuk ve gençlerin tartışılmaz öncelikleri olduğunu vurgulayarak, KKTC ekonomisine en önemli katma değeri yaratan yüksek öğretim alanının benzer hassasiyet taşıdığını bu ölçütlerin zamana karşı verilen mücadele ile bir anlam kazanacağını bildirdi. Yayımlanan bildiride diğer görüşler ise şu şekilde aktarıldı: "Ülkemizde bir başarı öyküsü olan, ve ada ekonomileri kavramına devrimsel bir çehre kazandırmış 'KKTC Yüksek Öğretim Alanı'nın salgın döneminde sektörler arasında, en ciddi aşınmayı yaşayan basamak olduğu artık tartışılmazdır. Artçıl sektörlerin topyekun krizlerine de neden olan bu ivmenin, olumsuz olarak katlanarak büyüdüğünü, acı bir şekilde yaşayarak idrak ediyoruz. Bu aşamada, KKTC ekonomisinin sürdürülebilirliği büyük risk altındadır. Zaman faktörü, çok değerli kurumların dayanıklılığını, sürdürülebilir hedeflerini sürekli aşağı doğru çekmektedir. Ülke ekonomisinin daha fazla yara almaması adına; en dinamik ana sektör ve bağlı artçıl sektörlerin bir stratejik hataya tahammülü yoktur. Böylesi bir hatayı telafi etmek zor, hatta imkansız bir hale gelebilir.
Kıbrıs Üniversiteler Birliği olarak; Gerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, gerekse taşıdıkları uyruk açısından öğrencilerimizin çok yüksek oranda bir temsiliyet gösterdiği, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri nezdindeki yapıcı çabalarımız devam edecektir. Öğrencilerimizin, varlıkları ile bir anlam kazanan üniversitelerinde sağlık, huzur ve güven içinde eğitimlerine devam edebilmeleri istemimizi çok daha güçlü ve gerçekçi ifade ediyoruz. 'Sevinçte-kederde bir' hükümetlerimizden, üniversitelerin sesine daha fazla kulak vermelerini, tabir uygunsa konuya bir 'kuyumcu terazisi hassasiyeti' ile yaklaşmasını talep ediyoruz.
Bu hassasiyetin korunmaması şu felakete sebep olur: Bir şekilde, yüksek öğretim kurumları ülkemizin regülatörüdür. Bu regalatör devreden çıkar veya etkinliği azalırsa; bilimsel, sosyo-kültürel ve hatta siyasi yaşamda daha derin yaralar açılır. Sonuç olarak; Salgında önce durağan noktaya erişim, sonra aşağı çekiş hamleleri ülkelerin 'kısaca kendi şartlarına' bağlı, doğru risk gruplarının belirlenmesi ile olanaklı görünmektedir. Bu doğrultuda, risk grupları 'kendisi gibi gerçek' risk yönetimiyle belirlenebilir. Aşı dalgaları ve öncelikleri, 'kuyumcu terazisi hassasiyeti' ile ölçülmesi halinde değerli ve etkin kılınabilir. Hayati değerde kritik eşikte olan yüksek öğretim alanının soluk alıp vermesi, artık bu türde bir etkin aşılanmaya bağlıdır. Kamuoyu ile saygıyla paylaşıyoruz."