Uzun yıllarAkdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalında Öğretim Üyesi ve Alkol Madde Bağımlılığı Araştırma ve Uygulama Merkez Yöneticisi olarak görev yapan Konyaaltında Özel Kliniğinde hastalarını kabul eden Prof.Dr. Kuloğlu Maskeli Depresyon  konusunda  ne yapılması gerektiğini  Byturco Medya Grubumuza ait Gazetelerimiz için özel bir röportaj ile  açıkladı
Kuloğlu açıklamasında :
Maskeli Depresyon Nedir?
Depresyon günümüzde dünyanın en önemli sağlık sorunlarından biri haline gelmiştir. Her
dört kişiden biri yaşam boyu en az bir kez depresyona girmektedir. Genelde; depresyon
yaşayan kişinin mutsuz, çökkün göründüğü, yataktan çıkamadığı ve gündelik işlerini ya da
mesleğini yapamadığı algısı düşünülür.
Fakat her birey depresyonu aynı şekilde deneyimlemeyebilir. Hatta bazı insanlar depresyonda
olduklarının farkında bile olmayabilir. Kişi dışarıdan mutlu görünse de alttan alta maskeli
depresyon yaşıyor olabilir.
Gülümseyen depresyon olarak da bilinen bu durum depresyonun duygusal belirtilerden çok
bedensel belirtilerle gittiği şeklidir. Majör depresyon ile aynı belirtiler görülebilir fakat kişide
daha çok bedensel belirtiler açığa vurulur. İştah ve uyku değişiklikleri, cinsel işlev
bozuklukları, cilt sorunları ile bedensel işlevlerde bozukluk sık görülür. Erkeklere oranla
kadınlarda daha fazla rastlanan bir durumdur. Bunun nedeni kadınların yaşadıkları duyguları
daha çok içinde yaşamaları, çevreye yansıtmamaları ve daha çok bedenselleştirmeleridir.
Maskeli depresyon yaşayan bireyler dışarıdan mutlu görünür ve yüzlerinde gülümseme vardır
fakat içten içe acı çekerler. Bu kişiler duygularını fazla önemsemez ve dışarıya belli etmezler,
günlük işlerine devam edebilirler fakat derin bir mutsuzluk içindedirler. Duygular ifade
edilmediği için de belirtiler daha çok bedenselleşme eğilimindedir. Yani bizim yerimize artık
bedenimiz, vücudumuz konuşmaya çalışır.
Tedavisi depresyon tedavisiyle aynıdır. Tedavi için ilaç tedavisi ve psikoterapinin birlikte
uygulanması daha etkilidir. Kişinin sağlığına kavuşması onun hatalı düşünce sisteminin tekrar
yapılandırılmasıyla mümkün olabilir. Terapide amaç; hastanın yanlış düşünce sistemini
değiştirmek, ona uyumsuz tutumlarını göstermektir. Böylece kişi kendisini güçsüz, değersiz,
kaybeden, çaresiz olarak görmekten kurtulur ve kendini tekrar güçlü görmeye başlar.