Orta Avrupa gezisi dönüşünde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
“İmralı’ya gidecek ikinci BDP heyeti için takvim nasıl işleyecek” sorusunu yanıtlarken, “Dağ ile kucaklaşanlara yol veremeyiz” görüşünü yineleyen Başbakan, şu açıklamayı yaptı:
“Arkadaşlarla görüşeceğiz. Görüşmeye göre, bu arada belki MİT Müsteşarım gitmiş olabilir. Ondan bilgileri alacağız, nedir, ne değildir. Ona göre de dediğim gibi temel yaklaşımlarımız var. Dağ ile kucaklaşanlara bir kere yol veremeyiz, oraya gidin diyemeyiz. İki, söylemlerinde tabanı kışkırtacak bu tür söylemlere sahip olanlara da sıcak bakmamız mümkün değil. Ama aklıselimin sahip olduğu ve oradan döndükten sonra da verdiği mesajlarla bu çözüm sürecine katkıda bulunabilecek olanlara Adalet Bakanlığımızın bu konuda olumlu yaklaşımı söz konusudur.”
Başbakan’a yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
Suriye’de muhalefet Esad’la görüşür mü?
Suriye’de Muaz El Hatip’in yapmış olduğu açıklama saptırılmıştır. Muaz El Hatip, ‘Beşar Esad’ın olmadığı bir iktidarla biz görüşürüz’ diyor. Beşar Esad’ın olduğu değil. Onlar bunu saptırıp Beşar Esad’la görüşme şekline işi getiriyorlar. Kesinlikle Beşar Esad’ı Muaz El Hatip kabul etmiyor, ‘Görüşmeyiz’ diyor. Böyle bir şey olamaz. Ama rejimin diğer kalıntılarıyla masaya oturma olabilir. Ki bu Cenevre görüşmelerinin de bir tezahürüdür. Cenevre’de Beşar’sız olabilecek isimlerle muhalefetin sunabileceği isim listesi geçiş dönemini onlarla yönetebiliriz dediler. Cenevre’de varılan noktaydı. Hatta buna Ruslar da olumlu baktılar. Daha sonra bu saptırıldı. Buna bir kere muhalif güçler evet demiyor. PYD olayına gelince, PYD rahatsız. Niye? Çünkü muhalif güçler PYD’yi sıkıştırmaya başladı. Burada özellikle Kamışlı, Haseke’ye doğru PYD’nin çok ciddi bir sıkıntısı var. PYD öyle çok çok rahat değil. O süreci de muhalif güçler gayet iyi sürdürüyorlar. Hava hâkimiyeti noktasında rejim zayıflamakta. Tabii hava hâkimiyeti yok denilmez, var. Tabii bu hava hâkimiyetini nereye kadar kullanacak onu bilemeyiz. Hava hâkimiyeti nereye kadar geçerli o da ayrı bir konu.
Türkiye müttefikleri ikna için öncülük yapsın deniyor...
Biz müttefikleri ikna için böyle bir tura girerken bizim ta başından beri ilk düşüncemiz BM, Arap Ligi, İKÖ, Rusya Çin, bunlarla görüşmeler yaptık. Ama arzu edilen neticeyi alamadık. Hâlâ Arap Ligi bile bu işe tam manasıyla gerekli desteği vermiyor. BM Güvenlik Gücü ne yazık ki son Doha toplantısına kadar böyle bir adım bile atmadı. Şimdi Doha toplantısında da bağışçılar olarak kimlerin ne kadar para verdiği ortada. Körfez; Suudi Arabistan, onlardan para çıktı. 1.3 milyar dolar deniyor, bunun aklımda kaldığı kadarıyla 600 milyon dolarını zaten Suudi Arabistan ile Katar taahhüt etti. Ama tüm bunlara rağmen yine söylüyorum, Beşar gidicidir, kalıcı değildir. Şu anda bütün imkânlarıyla muhalif güçler çalışmalarına devam ediyorlar. Doha olayından sonra onlara verilecek katkı, verilecek güç daha da artarak devam edecektir. Biz şu anda insani noktadaki desteğimizi sürdürüyoruz. Açık kapı politikamız devam edecek. Şu ana kadar yaptığımız harcama 600 milyon doları aşmıştır. Bundan sonraki süreçte de yine kamplara, evlere alma vesaire bunlar da yine devam edecek.
Kuzey Irak’la kapsamlı bir enerji antlaşması mı imzalanıyor?
Merkezi yönetim orada her şeyi kendi kontrolünde tutmak istiyor. Biz de bu noktada eğer K. Irak yerel yönetimi bu işlerden çekilmezse biz her şeyi yapabiliriz diyor. Benzin istiyorsa benzin veririz, mazotsa mazot veririz. Bu noktada bizim bir şeyimiz yok, Amerika’nın dahline rağmen. Amerika diyor ki yanlış yapıyorsunuz. Hayır, biz de diyoruz ki, “Hayır Anayasa’da bu mevcut, var”. Çünkü şu anda Kuzey Irak’ın yüzde 18’lik yapı üzerinden tasarruf yetkisi vardır. Bu tasarruf yetkisini istediği ülkeyle kullanır. Biz de komşusuyuz. Böyle bir ihtiyacı var. Bu ihtiyacını gidermede biz de komşusu olarak yardımcı oluyoruz. Biz de bunun karşılığında petrol vesaire bu tür alımı yapıyoruz.