Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İhracatçı ve İthalatçı İşadamları Derneği'nin 3. Olağan Genel Kurulunun ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, ''Amerikan Dışişleri Bakanlığının gizli yazışmalarının Wikileaks internet sitesine sızan belgeleriyle ilgili, bunun maksatlı olduğu, özellikle belli bir ülkenin korunduğu, belli şeylerin filtrelendiği yönünde açıklamalar var. İsim verilmeden de ibreler İsrail yönünde. Bu yazışma krizinde sizin gözleminiz nedir?'' sorusuna Arınç, şu yanıtı verdi:
''İsrail'le bağlantılı olarak soruyorsanız, bu Wikileaks belgelerinin bir şekilde açıklanmış olmasının, 250 bine yakın belge denilen yazışmaların, raporun veya analizin bir şekilde deşifre edilmesini İsrail'le doğrudan bağlantı kuracak bir bilgiye sahip değilim. Net ve kesin elimde belge ve delil olmadıkça bunu kesin ifade etmem. Arkadaşlarımızın kanaatine saygı duyarım, ama onlar farklı biliyor ve düşünüyor olabilirler. Ben siyasi hayatım boyunca kesin bilmediğim, görmediğim, duymadığım yaşamadığım bir olay hakkında bir kanaat ifade etmem. İsrail'i de bu işin içine katarak hedef değiştirmenin veya hedefi çoğaltmanın bir faydası olduğunu düşünmüyorum.''
Arınç, dünyada hiçbir şeyin gizli kalmayacağını ifade ederek, Türkiye'de olduğu gibi her şeyin bir gün mutlaka açığa çıkacağını söyledi.
Her ülkenin büyükelçisinin, bulunduğu ülke hakkında bilgi ve istihbarat toplamak, bunu kendi ülkesine rapor etmek görevi içinde olduğunu kaydeden Arınç, bunun bir mecburiyet olduğunu vurguladı.
Arınç, şöyle devam etti:
''Ancak Amerikan büyükelçilerinin burada yaptığı iki büyük hata var. Belge, bilgi, analiz diye topladığı şeylerin hepsi yanlıştır. Haber kaynakları ya gazetecilerdir ya muhaliflerdir ya da belli kanaatlerdir. O partiyi veya iktidarı kötülemek, bölmek için toplum mühendisliği yapan kişilerdir. Gönderdikleri bilgilere bakıyorum, o dönemde meclis başkanlığı, daha sonra da başbakan yardımcılığı yapmış bir insan olarak içinde yaşadığım pek çok olayın nasıl aptalca yazılmış olduğunu da görüyorum. Bir büyükelçi bilgi toplayabilir, istihbarat da toplayabilir, ama kişiler hakkında yanlış, çirkin, maksatlı yakıştırmalar yapamaz. Bu, Amerika Dışişleri Bakanlığının bir zafiyetidir. Kurum olarak Dışişleri Bakanının bir zafiyetidir ve büyükelçilerin bu konuda yeteneksiz olduklarını gösteren bir başka zafiyettir. Aptalca derken de düşünmeden, görmeden, duymadan, bunları sadece kendi ülkelerine göndermiş olmalarını kastediyorum. Bu yanlışlığı yaptığı için de zaten Amerika, dünyanın pek çok ülkesinde, Türkiye de bunların içinde olmak üzere sevilmiyor ve istenmiyor. Onlar da gelip anket yapıyorlar, 'Niçin sizin ülkenizde Amerikan düşmanlığı var?'' diye soruyorlar. Şimdi bu belgeleri gördükten sonra başka bir şey aramalarına gerek yok. Önce kendi dış politikalarına ve bunu yürüten insanlara baksınlar, ondan sonra bunun sebeplerini daha iyi görsünler.''