Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, “Haliç’te yaşayan Simonlar, Dün Devlet Bugün Cemaat” isimli kitabında İstihbarat Daire Başkanlığı’nın aranması halinde cemaate ait özel dinleme ve izleme aygıtlarının bulunacağını iddia etti.
Susurluk olaylarında devletin içindeki çeteleri açıklayan, görev yaptığı her yerde yolsuzlukla mücadelede isim yapan Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, “Haliç’te yaşayan Simonlar; Dün Devlet Bugün Cemaat” adlı bir kitap yazdı.
Emniyet Müdürü Avcı, kitabında "Ergenekon" ve "Balyoz" davalarını, polis teşkilatının içindeki cemaatlerin nasıl örgütlendiğini, CHP eski lideri Deniz Baykal’ın istifasına yol açan kasedi, generalleri istifaya zorlayan telefon konuşması kayıtlarını ve Türkiye’yi derinden sarsan daha pek çok olayı sorguluyor.
Avcı, kitabında son dönemde gördüğü tabloyu şu şekilde tasvir ediyor; “Gördüğüm manzara korkunç; kadrolu devlet adamları devleti yönetmiyor, Emniyet Genel Müdürü, hatta İçişleri Bakanı haklı olduğunu bildiği bir kişiyi, doğruluğundan emin olduğu bir olayı ya da davayı savunamıyor, güvendiği ve inandığı adamları tuzağa düşürülüyor, haysiyetleri ile oynanıyor ama onlar bu kişilere sahip çıkamıyor. O zaman bu teşkilatı kim yönetiyor? Bu kamu gücünü kimler gasp etmiş kullanıyor, gücün sahibi olması gerekenler ellerindeki gücün gaspına neden ses çıkarmıyor, güçlerini geri almak için çabalamıyorlar?”
“Dinleniyoruz, hepimizi dinliyorlar” korkusunu hiçbir zaman ciddiye almadığını ama kendisinin de kanunsuz şekilde dinlendiğini keşfettiğinde büyük bir şok yaşadığını anlatan Avcı, binlerce insanın aynı şekilde dinlendiğini, hâkimlere, savcılara bu kayıtlarla şantaj yapıldığını belirtiyor.
Kitabında pek çok konuya değinen Hanefi Avcı, "Ergenekon" davası ile ilgili şu açıklamaları yapıyor; “Ergenekon örgütünün varlığı konusunda yazılı belge, doküman, örgütsel faaliyet sayılabilecek bazı ilişkiler varsa da eylemleri konusunda hiçbir ciddi emare yoktur. Geçmişte Türkiye’de meydana gelen pek çok olayın (Malatya’daki Zirve Yayınevi Katliamı, Rahip Santoro Cinayeti) Ergenekon örgütü tarafından gerçekleştirildiği iddia edilerek epey bir süredir uydurma tanık vs. aranmaya başlandığı net olarak görülüyor. Amacın olayları aydınlatmak değil, Ergenekon’la irtibatlandırmak olduğu açıkça ortadadır.”
'BAYKAL BAŞBAKAN OLUNCA ŞANTAJ YAPILSAYDI...'
CHP'nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın da kaset konusuna değinen Avcı, bu kasedin Baykal’ın başbakan olması durumunda şantaj için kullanılması halinde neler olabileceğini sordu.
“Baykal’ın gizli kamerayla çekilen görüntülerini içeren kaset olayını kim yaptı, niçin yaptı? Baykal bu ülkede muhtemel başbakan adaylarından biriydi, ülkenin ikinci büyük partisinin genel başkanı olarak konjonktürün değişimine göre her zaman başbakan olması ihtimal dahilindeydi. Bu video görüntüleri daha önce çekilmiş.
Baykal başbakan olsaydı ve ülke için kritik bir karar arifesinde birileri çıkıp elimizde bu görüntüler var, eğer şöyle davranmazsanız bunları kamuoyuyla paylaşacağız deseydi acaba durum ne olurdu? Acaba kaç bakan, kaç genel müdür, kaç komutan veya onların eşleri ve çocukları hakkında da bu veya benzeri görüntüler mevcuttur? Bu olayın ilk benzeri Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’e yönelik hazırlanmıştı, bugün bu olayı cemaatin yaptığından en ufak şüphem yok.”
NE YAPILMALI?
Hanefi Avcı, kitabında yaşanan durumların düzelmesi için de şu önerilerde bulunuyor; “Özel yetkili mahkemelerin tüm hâkim ve savcıları emsali hâkim ve savcılarla değiştirilmelidir, bu sağlanmadan cemaate muhalif olan hiç kimsenin özgürlüğü ve hayatı güvencede olamaz.”