Babacan, Antalya Organize Sanayi Bölgesi'nde iş yerlerine ziyaret ederek, sanayicilerle bir araya geldi. Burada konuşan Babacan, dünya ve Türkiye açısından kritik bir dönemin yaşandığını söyledi.
Geçen yıl, son yüzyılın en büyük ekonomik krizinin yaşandığını hatırlatan Babacan, dünya ekonomisinin daraldığını, ülkelerin kamu borç stoklarının da ciddi şekilde arttığını vurguladı.
Japonya'nın kriz nedeniyle kamu borcunun, milli gelire oranla yüzde 250'ye, AB'nin de yüzde 100'e doğru gittiğini belirten Babacan, şöyle devam etti:
''Bu ağır borç stoku, yıllar boyu yük olmaya devam edecek. Ülkeler, artışı durdurmak için kamu harcamalarını kısmak, vergileri arttırmak durumunda kalacaklar. Kaldı ki artışı durduramıyorlarsa, borç stokunu makul seviyeye çekmek için de kamu harcamalarını kısmak, vergileri artırmak zorunda kalacaklar. Avrupa'da artık yıllarca sıkıntılı bir dönem var. Almanya daha derli toplu... Avrupa'da, Almanya haricinde sıkıntı yaşamayan ülke yok.''
Kriz nedeniyle dünyadaki merkez bankalarının ciddi tedbirler aldıklarını ve şimdiye kadar görülmemiş uygulamalar başlattıklarını ifade eden Babacan, merkez bankalarının, bankalara, batmamaları için görülmemiş büyük ölçülerde para verdiğini, bu nedenle sürekli para bastıklarını kaydetti. Babacan, ''Bu kadar yüksek miktarda üretilmiş para, ne zaman normal miktarlara dönecek? Bunun için de hiçbir cevap henüz yok. Şimdi yangın var, bu yangını söndürme derdindeyiz'' diye konuştu.
Kriz sonrasında dünyada bir toparlama olduğunu, ancak bu toparlamanın sadece gayri safi yurt içi milli hasıla rakamlarında gerçekleştiğini bildiren Babacan, geçen yıla oranla dünya ekonomisinin büyüdüğünü söyledi.
Toplamın bu büyümesinin gelişmekte olan ülkeler ve Asya'dan kaynaklandığını vurgulayan Babacan, gelişmiş ülkelerle ilgili ciddi sıkıntılar olduğunu ifade ederek, ''Önümüzdeki dönemde dünyanın ekonomik dengesi ve gücü hızla Batı'dan, Doğu'ya doğru kayacak ve bu siyasi bazı değişimleri de beraberinde getirecek'' dedi.
Avrupa ve ABD'de pek çok bankayı hala merkez bankalarının desteklediğini vurgulayan Babacan, merkez bankalarının bu desteği kesmeleri halinde, yarın pek çok bankanın kepenk açamayacak duruma geleceğini belirtti.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Babacan, toparlanmaya karşın ciddi risklerin devam ettiğini, bundan sonra, ülkelerin merkez bankalarının yapabileceği bir şey kalmayacağını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Asıl hükümetler ne yapacak? Ona bakılacak. Çünkü merkez bankaları yolun sonuna geldi. Yapabileceklerini yaptılar. Merkez bankalarının tedbirleri kısa süreli tedbirler olur. Ama asıl yapısal tedbirler alınacak. Herkes günü kurtarma derdinde. 'Yangını söndürelim de sonrasına bakarız' derdinde. Siyasi açıdan çok zor kararlar almaları gerekiyor. O kararları alacak güç, bazı hükümetlerde var. Bazı hükümetlerde yok.''
Geçen yıl bazı hükümetlerin vergileri düşürerek ve alışveriş çeki vererek popülist tedbirler aldıklarını, ancak bunların işe yaramadığını bildiren Babacan, bütün bu kaos ortamına Türkiye'nin daha önce aldığı yapısal tedbirlerle girdiğini söyledi. Ali Babacan, ''Eğer bu krizde tek bir Türk bankası sıkıntıya girmediyse tek bir bankamız sorun yaşamadıysa, zamanında attığımız adımlar, reformlar sonucundadır'' diye konuştu.
Krizlerin atlatılmasında güvenin çok önemli olduğunu da ifade eden Babacan, Türkiye'nin kredibilitesinin yüksekliğine de işaret etti.
-SERBEST KUR REJİMİ-
Sağlam bir bütçe ile kontrol altında bir borç ve serbest kur rejiminin son derece önemli olduğunu vurgulayan Ali Babacan, sanayicilere şöyle seslendi:
''Serbest kur rejimi Türkiye'nin istikrarının en önemli garantilerinden bir tanesidir. Geçtiğimiz birkaç ay içerisinde avro, dolar 1.18'e kadar düştü. Tekrar 1.32'ye çıktı. Avro güçlendikçe, Avrupa'daki sanayiciler, turizmciler eminin memnun değil. İndikçe bu sefer ABD'liler başlıyor. 'Biz Avrupa'ya nasıl mal satacağız' diye... Ama Amerikan Merkez Bankası, Avrupa Merkez Bankası, 'Artık garanti veriyorum. Dolar şunun altına inecek. Merak etmeyin' demiyor, diyemez. Küçük ülkelerde bunlar denenmiş, pek çok ülkede bu bir felaketle sonuçlanmış. Türkiye'de de aynı... 2001'i hatırlayın. Eminim o zaman da sanayiciydiniz. 14 ay sürdü. Ondan sonra bir felaketle karşılaştık. 21 Şubat 2001. Aynı o tehlikeyi yaşamış Türkiye, bugün hala, 'Kura garanti verelim. Kur şundan aşağı olmasın' diyorsa bunun, 'o günlerdeki felaketi tekrar yaşamaya hazırız' demekten farkı yok. Kuru piyasa dengesine bırakmak gerekiyor. Arz ve talebin kesiştiği noktada, kurun oluşması gerekiyor.''
Genel anlamda istikrarın güçlendiği ülkelerin parasının değerlendiğini, kurun düşmesini isteyenlerin, istikrarı da riske atmaları gerektiğini ifade eden Babacan, şöyle konuştu:
''Serbest kur rejimini tartışmaya açmayacağımızı daha önce zaten söyledik. Bunun seviyesi tartışılır. Ama biz masaya yatırıp da 'Bizim kafamız karışık, yanlış bir iş mi yapıyoruz? Serbest kurdan acaba vaz mı geçsek?...' Bizim dönemimizde böyle bir şey olmaz. Olmayacak. Yani bir felaketin temelini biz bugünden atamayız. Pek çok ülkede bu işin olumsuz örneği varken, bizim ülkemizde de varken, sabit kuru, ya da garantiye girmiş kuru Türkiye'de bizim dönemimizde görmek mümkün olmayacak.''
Her şeyin başının güven ve istikrar olduğuna, siyasi istikrarın da önemine dikkati çeken Babacan, Türkiye'nin milli gelirin daha da çok artması için reformlara, demokrasisini güçlendirmeye devam etmesi gerektiğini söyledi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Babacan, sözlerini şöyle tamamladı:
''Aksi halde, akşamdan sabaha ne olacağı belli olmayan, darbelere kapıyı aralık bırakan bir ülkede uzun vade öngörülebilirlik mümkün değildir. Türkiye'de uzun vadeli krediler, uzun vadeli mevduat, kaynaklar ancak uzun vadeli ön görülebilirlikle olur. Ekonomik program olarak, uzun vade kavramını koyacaksınız. Ancak siyasi istikrar noktasında da Türkiye'yi uzun vadede garantiye alacak adımlar atacaksınız ki uzun vade Türkiye'de gerçek anlamda yaşanabilsin.''
ATSO Başkanı Çetin Osman Budak da toplantıda, faizlerin düşük olmasına karşın, sanayicilerin uzun vadeli kredi alamadıklarından yakındı.
Budak, dalgalı kur rejimi nedeniyle sanayicileri zaman zaman zor duruma düştüklerini de belirtti.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, daha sonra Kepez Belediyesinin Spor Salonun yanında kurulan iftar çadırında orucunu açtı.
Ramazan ayı dolayısıyla spor salonu çevresinde Kepez Belediyesi tarafından kurulan şenlik alanını, ardından da Kepez Belediyesini ziyaret eden Babacan, Kepez Belediye Hakan Tütüncü ile bir süre sohbet etti.