Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yılmaz, Türkiye'de estetik konusunda açlık yaşandığını belirterek, çeşitli eğitimlerle bu dönemin mümkün olduğunca dengeli atlatılmasına çabaladıklarını söyledi.

Prof. Dr. Yılmaz, Türkiye'nin estetik operasyonların kalitesi açısından dünyanın gelişmiş ülkeleriyle yarışır durumda bulunduğunu, en yeni uygulamaların dahi kısa sürede Türkiye'de yaygın hale geldiğini belirtti.

Estetik operasyonlar arasında özellikle burun ameliyatlarının (rinoplasti) Türkiye'de rağbet gördüğüne işaret eden Prof. Dr. Yılmaz, ''Türkiye'de estetik cerrahiye rağbet çok fazla. Tıpkı cep telefonlarının birçok ülkeden fazla kullanılması gibi. Bu yoğun talep sonucu, ameliyat teknikleri de çok hızlı bir şekilde yaygınlaşıyor'' dedi.

Gelişen estetik cerrahi pazarının, hastaların kontrolünde olduğunu savunan Prof. Dr. Yılmaz, şöyle konuştu:

''Dünya istatistiklerine göre, yapılan 10 burundan 1 ile 3'ü tekrar ameliyat ediliyor. Hasta, değişen moda trendlerine göre, farklı burun tipleri isteyebiliyor. Teknoloji sayesinde uygulama kolaylaştıkça bu da mümkün oluyor. Cerrahın amacı, hastanın kafa yapısı ve yüz şekline uygun, en iyi dengeyi sağlayacak burnu yapmak olmalı. Bugün gelinen noktada, herkesin burnu birbirine benziyor. Tüm kurslarda her insana özel burun yapılmasının önemine değiniyoruz. Aynı burnu yapmak kolay, ancak sanat, insana yakışacak burnu bulmak. Pazar koşulları nedeniyle hasta cerraha istediğini yaptırabiliyor. Ancak yapmamız gereken, hastayı doğruya yönlendirmek. Hastanın beklentilerini iyi tahlil etmek lazım.''

''KİMİ DURUMLARDA PSİKİYATRİ KONSÜLTASYONU İSTENMELİ''
Prof. Dr. Yılmaz, Türkiye'de estetik cerrahi yaşının oldukça düştüğünü, insanların kendilerini tanımadan önce dış görünüşlerini değiştirmek amacıyla estetik cerrahların kapısını çaldığını söyledi.

Estetik cerrahinin olanakları gelişimiyle insanların beklentisinin doğru orantılı ilerlediğini işaret eden Prof. Dr. Yılmaz, şunları kaydetti:

''Estetik cerrahi sektörüne baktığımızda, her isteyenin ameliyat olabildiğini görüyoruz. Türkiye'de estetik konusunda açlık olduğu bir gerçek. Çeşitli eğitimlerle bu dönemin mümkün olduğunca dengeli atlatılmasına çabalıyoruz. Estetik cerrahi ile psikiyatri branşlarının bir arada gitmesi gerekiyor. Özellikle üniversitelerde bu daha kolay. Hastanın istek ve tavrından şüphelendiğimde psikiyatriden konsültasyon istiyorum. Hastaya uygun önerilerde bulunulması büyük önem taşıyor. Günümüzde, insanlar sadece saç renklerini değiştirmekle tatmin olmuyor. İnsanın istediği yüzünün şeklini değiştirmek. Bir müddet sonra bunlar da yetmeyecek başka bir şeyler çıkacak. Yaşamında problemleri olan insanlar, arayış içine giriyor. En son cerrahi müdahaleye başvuruyor. Bu aşamada iyi cerrah yetiştirmenin hayati önem taşıdığına inanıyorum.''

CERRAH EĞİTİMİNDE KURSLARIN ÖNEMİ
Prof. Dr. Yılmaz, özellikle burun estetiğinde başarı grafiğini yükseltmek amacıyla düzenlenen kursların cerrah eğitiminde önemli rolü bulunduğunu bildirdi.

Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneğince bu yıl 3'üncüsü düzenlenen Rinoplasti Kursu'nun DEÜ Tıp Fakültesi ev sahipliğinde gerçekleştiğini hatırlatan Prof. Dr. Yılmaz, kursa Türkiye'nin her yerinden hekimlerin katıldığını kaydetti.

Kurs kapsamında, burun estetiğinde hızla gelişen teknikleri paylaşma imkanı bulduklarına dikkati çeken Prof. Dr. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: