Cumhurbaşkanı Akıncı: Böyle Bir Müzakere Süreci Olmaz
|
|
|
|
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, eşi Meral Akıncı ve ekibi iki günlük İsviçre görüşmelerinin ardından ülkeye döndü. Akıncı, Ercan havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, daha iyi haberler veremeyeceği için üzüntü içerisinde olduğunu söyledi. |
|
|
|
23 Kasım 2016 Çarşamba - 12:50 |
|
|
|
|
|
|
|
Cumhurbaşkanı Akıncı’yı Ercan Havalimanı'nda Meclis Başkanı Sibel Siber, hükümet adına Sağlık Bakanı Faiz Sucuoğlu, Güvenlik Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Tuğgeneral Cemal Volkan ve Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu karşıladı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, İsviçre’de sürecin tıkanmasının nedeninin, Kıbrıs Rum tarafının toprak konusunu kendi lehine bitirme ve Kıbrıs Türk tarafının müzakere gücünü sıfırlama gayreti olduğunu söyledi.
Akıncı, Kıbrıslı Türklerin haklarını alacağı bir çözümden ve bunun erken olmasından vaz geçilmediğini de söyledi.
Müzakerelerdeki 6 başlığın dördünde; Yönetim ve Güç Paylaşımı, Avrupa Birliği ile İlişkiler, Mülkiyet ve Ekonomi başlıklarında halen çözüm bekleyen konuların bulunduğunu ancak ciddi ilerlemelerin de kaydedildiğini söyleyen Akıncı, kaydedilen ilerlemeden dolayı Toprak ve Güvenlik/Garantiler konusunun gündeme gelebildiğini söyledi.
ORTAK ANLAYIŞLAR
Rum Lider Anastasiadis ile beşli toplantıya giden sürecin üzerinde varılan mutabakatı aktarmak için gidilen New York’ta, Rum tarafının tavır değişikliği sergilediğini anımsatan Akıncı, Kıbrıs Rum tarafı ile toprak konusunun derinlemesine ele alınmasının ardından, Güvenlik ve Garantilerinin ele alınacağı beşli toplantının yapılması, ancak kurgunun Bürkenstock’ta yer alan bir kurgu gibi olması, yani aynı mekânda konuların farklı masalarda ele alınması ancak bir biriyle de ilişkili bir biçimde sürecin götürülmesi konusunda bir anlayışın söz konusu olduğunu anlattı.
İsviçre’deki süreç için Türkiye ve Yunanistan’ın temsilcilerinin, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafından ayrı bir yerde Güvenlik ve Garanti meselelerini görüşmek için bir araya gelmesi için ortak bir anlayış da geliştirildiğini ancak Yunanistan’ın karşı çıkmasıyla bunun hayat bulamadığını söyleyen Akıncı, Türkiye’nin böyle bir düzenlemeye onay verdiğini söyledi.
İsviçre’de Kıbrıs sorununun çözümü yönünde yaratılan ilginin Yunanistan ve Türkiye’yi de görüşmeye ittiğini kaydeden Akıncı, Mont Pelerin’de ayrıca beşli konferansın tarihinin de ilk kez gündeme geldiğini söyledi.
ARADA MAKULİYET VE GERÇEKÇİLİK DIŞINDA SÖYLEMLER ARTTI
İsviçre’de 7-11 Kasımda yapılan görüşmelerde yeni yakınlaşmalar elde edildiğini, en önemlilerden bir tanesinin de muhtemel federal yapının bakanlar kurulunun 7 Kıbrıslı Rum ve 4 Kıbrıslı Türk bakandan oluşması, karar alımında da mutlaka bir Kıbrıslı Türk bakanın onayının aranması üzerinde uzlaşma olduğunu, Kıbrıs Türk tarafının toprak kriterlerinde önemli bir adım atıldığını, bu adım üzerine Kıbrıs Rum tarafının görüşmelere ara verilmesi talebinin geldiğini ifade eden Akıncı, ancak verilen arada gerek Rum tarafı gerekse Yunanistan’da makuliyet ve gerçekçilik dışında söylemlerin arttığını gözlemlediklerini söyledi.
OLUMLU SONUÇ ÇIKMAMASININ NEDENİ
İsviçre’de kriterlerde anlaşmaya varılamaması ve güvenlik/garantiler konusunun ele alınacağı görüşmenin tarihinin belirlenememesinin nedeni konusunda da Akıncı, “Ne yazık ki muhataplarımız beşli toplantıda, aynı zaman dili içerisinde, aynı mekânda ancak farklı masalarda yapılacak müzakerelerde son şekli verilecek konulardan biri olan toprağı daha işin başında kendi lehinde sonuçlandırma ve Kıbrıs Türk tarafının müzakere gücünü sıfırlama gayretini ortaya koydular. Beşli konferansta ele alınacak bir başlangıç haritası yerine ısrarlı oldukları dönecek kişi rakamlarıyla neredeyse toprak düzenlemesini tamamen kendi arzuları çerçevesinde bitirebileceklerini planladılar“ dedi.
Yunanistan’ın da benzer tavır sergilediğini ve Türk askerinin tamamen çekileceği, garantilerin kaldırılacağı bir görüşmeye katılabileceklerini açıkladıklarını anımsatan Akıncı, yapılan yoğun istişareler sonucunda Yunanistan’ın koşullu olarak beşli konferansa katılma şartının aşıldığını söyledi.
HAKSIZ VE ADİL OLMAYAN TAVIR
Kıbrıs Rum tarafının haksız ve adil olmayan tavır sergilediğini kaydeden Akıncı, Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıslı Türkler için çok önemli olan konuları elinde koz olarak tutmak istediğini, toprak konusunu kendi lehine sonuçlandırmak isterken Kıbrıs Türk tarafının siyasal eşitliğinin sağlanacağı dönüşümlü başkanlık ve yönetimde kararlara etkin katılım gibi konuları bir kenara itmek, mülkiyette bazı konuların (manevi bağ) muğlak bırakılmasını istediğini söyledi.
Akıncı, “Böyle bir müzakere süreci olmaz” dedi.
Kıbrıs Rum tarafının 2004’de referanduma sunulan Annan Planı’ndan tercih ettiği unsurları “cımbızla aldığını” belirten Akıncı, planda bulunan güvenlik/garantiler ve dönüşümlü başkanlık unsurlarının alınmasına ise yanaşmadığını söyledi.
Akıncı, “ Rum tarafı daha dönüşümlü başkanlık ve yönetimde kararlara etkin katılım gibi Kıbrıs Türklerinin siyasi eşitliğini tam olarak kabul etmeden, garantiler dâhil tüm konular arasında bir biri ile bağlantılı olarak son bir müzakere yapılacağı gerçeğini göz ardı ederek, toprak ayarlaması konusunda görmek istediği sonucu daha ilk toplantıda bir son öneri olarak ortaya atmış ve bu yanlışta ısrar ederek bu tıkanıklığı yaratmıştır” dedi.
Toprak konusunun en zor konulardan biri olduğunu kaydeden Akıncı, toprak konusunda Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafının ilk kez bir çalışma içerisine girdiğini, daha önceleri dıştan çözümler önerildiğini söyledi.
İsviçre’ye iyi niyetle gidildiğini, önemli adımlar atıldığını ancak karşılık göremediklerini ifade den Akıncı, “Müzakere etmeye gittik ama Kıbrıs Türk halkının haklarını teslim etmeye gitmedik. Çözümün ancak eşitlik, özgürlük ve güvenlik çerçevesinde bulunabileceğini her zaman aklımızda tuttuk. Kıbrıs Rum toplumunun haklarına saygılı olurken Kıbrıs Türk halkının haklarına saygı bekledik” dedi.
Akıncı, “Dönüşümlü başkanlık ve kararlara etkin katılım gibi Kıbrıslı Türkler için hayati öneme sahip iki konuyu bağlamaktan kaçınırken, mülkiyette de bu (manevi bağ) hususu bağlayamamışken, toprağı bir bütün olarak şimdiden bitirip alacağını alıp, Kıbrıslı Türkleri müzakere edemeyecek bir noktaya getirme gayretini kabul edemeyeceğimizi anlatmaya çalıştım. Bu işi Mont Pelerin’de tıkayan bu oldu” dedi.
KIBRIS GİBİ BİR ADADA BÖLÜNMÜŞ YAŞAMANIN MANTIĞI YOK
Bugünkü çözüm olanaklarının 2004’teki çözüm olanaklarından daha zor olduğunu, pek çok ülkenin parçalanmaya gittiği bir dünyada federal bir çatı altında adayı birleştirmeye çalıştıklarını ve doğrusunu yapmaya çabaladıklarına inandığını söyleyen Akıncı, “Kıbrıs gibi bir adada bölünmüş yaşamanın mantığı yok. Birlikte refahı paylaşma akıl işi” dedi.
2016 HEDEFİ
2017’nin Kıbrıs Rum kesiminde 2018’de yer alacak seçimler için propaganda sürecinin başlayacak olması, Kıbrıs Rum tarafının doğal gaz çalışmaları gibi pek çok tehlikeler barındırdığını, bu nedenle çözüme erişmek için 2016’nın doğal bir takvim olarak ortaya çıktığını söyleyen Akıncı, “Bu tarih tehlikeye girer mi girmez mi, önümüzdeki birkaç gün kendini gösterir. Halkımız moral bozukluğu yaşamasın, haklarımızı alacağımız bir çözümden ve bunun erken olmasından vazgeçmiş değiliz. Ancak Kıbrıs Rum tarafı Mont Pelerin’de sergilediği sonuç üretmeyen tutumunu değiştirmelidir” dedi.
PERŞEMBE GÜNÜ MECLİS BİLGİLENDİRİLECEK
Gelinen aşamada durumu değerlendireceklerini kaydeden Akıncı, bu çerçevede perşembe günü saat 10:00’da Meclis’in olağanüstü toplantıya çağrılacağını söyledi.
Akıncı, çözüm için uğraş verirken Kıbrıs Türk halkının ev ödevlerini bir gün bile ihmal etme lüksü bulunmadığını, bunun çözüm sürecinde Kıbrıs Türk tarafının yararına olacağını söyledi.
YOL ALMAMIZ MÜMKÜN
Uluslararası toplumun Kıbrıs Rum tarafını makul çizgiye gelmeye teşvik etmesini beklediklerini kaydeden Akıncı, “Rum tarafı gerekli zihniyet değişikliğini gerçekleştirip, neyin mümkün neyin imkânsız olduğu değerlendirmesinde yine hata yapmazsa, çözüme doğru hızla yol alabilmemiz mümkündür. İyi niyetli çabalarımızı ve hedefimizi sürdürmeye devam edeceğiz. Ancak Rum tarafının tavrının çok önemli olduğunun altını çizmek isterim” dedi.
KRİTERLER
Geri dönecek göçmenler konusunda bir soru üzerine Akıncı, yıllardan beri telaffuz edilen rakamın, 100 bin Kıbrıslı Rum’un iade edilecek topraklara yerleştirilmesi, 60 bin Kıbrıslı Rum’un da Kuzeye dönmesi olduğunu ancak bunların 60 bininin bugün hayatta olmadığını, dolayısıyla gerçek rakamın 111 bin kusur olduğunu söyledi.
Kuzeyde yeni yaşam kuran pek çok aile de bulunduğunun dikkate alınması gerektiğini belirten Akıncı, “Elbette bir toprak düzenlemesi olacak. Bunun makul sınırlarını bulmamız lazım. Hayatta olanlar gelmek isteyenler gelebilmeli, bir yolunu bulmamız lazım” dedi.
Hayatını yitirenler ve Güneydeki yaşamlarını bozup verilecek topraklara yerleşmek istemeyenlerin de olacağını kaydeden Akıncı, gerek olmadığı halde insanların yaşamlarının bozulmaması gerektiğini söyledi ve “Siz hayatın gerçeklerini dikkate almadan çok yukarıda bir sayı üzerinde ısrar ederek, pazarlığın ilk günü pazarlığın en son noktasıymış gibi diretirseniz, o zaman bir uzlaşı olanağı bırakmazsınız” dedi.
ERDOĞAN- ÇİPRAS GÖRÜŞMESİ ARALIK ORTASINDA
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras arasında Aralık ayının ilk yarısında bir görüşme beklendiğini de kaydeden Akıncı, “başlangıç adımları makulü arama yönünde gelişirse müzakere sürecine bir katkı sağlanabileceğini” söyledi.
Tıkanma yaşanmamış olsaydı beşli konferansın 17-19 Aralık’ta yapılabileceğini kaydeden Akıncı, ancak “hiçbir şey olmamış gibi yeniden başlamanın” mümkün olmadığını söyledi.
DUYGUSAL BAĞ KAVRAMI
Mülkiyette Kıbrıs Rum tarafının muğlak kalınmasını istediği noktayla ilgili bir soru üzerine Akıncı, bunun duygusal bağ kavramı ile alakalı olduğunu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Dimopulos davasındaki kararında, 1974 öncesi Kıbrıslı Rumların kaldığı, 1974 sonrası da Kıbrıslı Türklerin yerleştiği evlerde Kıbrıslı Türklerin de hakları bulunduğunun resmiyet kazandığını, Rum tarafının söz konusu mülklerle ilgili kararın kurulacak Mülkiyet Komisyonuna havale edilmesini istediğini, ancak Türk tarafının da Mülkiyet Komisyonunun kullanacağı kriterlerin netleştirilmesini istediğini anlattı.
İsviçre’de aranan uzlaşmanın elde edilememesinden sonra taraflar arasında suçlama oyununun başladığı yönündeki haberlerle ilgili olarak ise Akıncı, kendisinin gerçekleri anlatmaya çalıştığını ifade etti.
Süreçte ilerlemenin durmasıyla ilgili başka bir soruya karşılık Akıncı, “Önemli olan zihniyet. Olayı müzakere etmeden en başında bitirme felsefesi. Bu felsefe bir iyi niyet felsefesi değil. Kıbrıs Türk tarafının verebileceği bir şey var, o da toprak. Toprakla ilgili makul bir çizgide uzlaşacağız, onlar da bize 53 yıldır gasp edilen ortaklık devletindeki haklarımızı iade edecektir. O eşitlik hakkımızı istiyoruz, onların da toprakta hakları var” dedi.
BM açıklamasında bir tarafın suçlanmamasının nasıl karşılandığının sorulması üzerine de Akıncı, BM’nin bir tarafı suçlayıcı açıklama yapmaktan her zaman kaçındığına işaret etti.
MÜZAKERELERDEN KAÇACAK DEĞİLİZ ANCAK
Durum değerlendirmesi yapacaklarını belirten Akıncı, “Müzakereden kaçacak değiliz. Öyle bir şey söz konusu olamaz. Kıbrıs Türk tarafı çözüm hedefini ortadan kaldıracak, adil bir müzakere şartı var ise elinin tersiyle itecek ve bu adada çözümsüzlüğün sebebi olacak bir davranış içerisine girmez” dedi.
|
|
|
|
|
|
|
FACEBOOK YORUM |
Yorumlarınızı
Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın... |
|
|
|
|
|
|
|
YORUMLAR |
Onay bekleyen yorum yok. |
|
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din,
ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük
harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu haber henüz yorumlanmamış...
|
|
|
|
|
|
|
|
DİĞER HABERLER |
|
|
|
|
|
|
|