Cumhurbaşkanı Gül, ASELSAN'ı gezerek incelemelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Gül'ü ASELSAN'a gelişinde Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü Hayrettin Uzun, ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Memişoğlu ile ASELSAN Genel Müdürü Cengiz Ergeneman ve diğer yetkililer karşıladı.
ASELSAN ziyaretçi defterini imzalayan Gül'e ARGE Salonunda brifing verildi. Brifingin ardından ASELSAN Haberleşme ve Bilgi Teknoloji Birimi, Radar Elektronik Harp ve İstihbarat bölümlerini gezen Gül, Ana Entegrasyon Holündeki cihazları inceledi. Sınır birlikleri için üretilen göz termal kamerayı kullanan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ayrıca tekerlekli araç üzerinde hedefi tespit ve takip eden Kaideye Monteli Stinger Sistemi ZIPKIN'ı kumanda etti. Cumhurbaşkanı Gül, F-16 uçakları için üretilen ve çok yüksek irtifada hedef tespiti yapabilen hedefleme podu ''ASELPOD'' hakkında yetkililerden bilgi aldı.
HEPSİ BURADA DA YAPILIYOR
Cumhurbaşkanı Gül, incelemelerinin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu. Gül, ''Bugün gördüklerimden gerçekten çok gururlandım. ASELSAN'ı çok yakından takip ediyorduk ama gelip bizzat görmek gerçekten ayrıca etkiledi'' dedi.
ASELSAN'da en yüksek teknolojiyle savunma sanayinin deniz, hava, kara alanlarında her türlü ihtiyaçlarının karşılandığını belirten Gül, ürünlerin ihraç edildiği gibi konularda geniş bir brifing aldığını ifade etti. Gül, şöyle devam etti:
''Buradaki boyutu herkesin bilmesi için bir rakam vereceğim, 3 bin 850 personel var, 2 bin 200'ü mühendis... Bir kuruluşta, sadece bir firmada eskiden 300, 500 ya da bin mühendisin çalışıyor olması düşünülemezdi. Bugün 2 bin 200 mühendisin çalışıyor olması şunu gösteriyor ki burada teknoloji üretiliyor. Teknoloji transfer edilmiyor artık. Türkiye'yi hep beraber götürmek istediğimiz yer bu zaten. Teknoloji üreten, bunu satan, bunları tasarlayan ve yüksek teknolojiyle artık kendisini kabul ettiren bir ülke olması.''
Savunma sanayinin aslında bütün sanayinin başlangıcı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, ABD başta olmak üzere Almanya, İngiltere gibi sanayide çok ileri gitmiş, teknolojiyi üreten ülkelerde savunma sanayinin büyük itici rolü olduğunu ifade etti. Türkiye'de de bunun görüldüğünü aktaran Gül, şunları söyledi:
''Gördüğümüz bütün cihazlar, bunların hepsi burada da yapılıyor. Yine büyük bir memnuniyetle öğrendim ki binlerce 'alt yükleniciler' denilen KOBİ'ler var. Yani ASELSAN, kendisi esas beyin olarak 2 bin 200 mühendisle tasarlıyor, en ileri teknolojiyi en sofistike araçları, cihazları tasarlıyor, onları dizayn ediyor, her şeyini, modellerini üretiyor, bu ürünleri nihai üretim çıkartırken de tüm çevre sanayi sadece Ankara'da değil, İstanbul'dan Anadolu'nun pek çok şehrine kadar alt yüklenicileri olan KOBİ'lere yaptırıyor ve nihayetinde onlar gördüğünüz gibi önce kendi ihtiyaçlarımızı, daha sonra da başka ülkelerin ihtiyaçlarını karşılıyor.''
Gezinin ardından ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Memişoğlu tarafından Cumhurbaşkanı Gül'e teşekkür plaketi ve Hollanda'ya ihraç edilen Kaideye Monteli Stinger Hava Savunma Sistemi maketi sunuldu.
ORTADOĞU'NUN ANAHTARI GÜÇLÜ BANKA
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye Müteahhitler Birliği'nin Sheraton Otelde düzenlenen 30. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada da Türk ekonomisinin temel direklerinden birinin müteahhitler olduğunu söyledi. Türkiye'yi değiştiren ana sektörün inşaat sektörü olduğuna dikkati çeken Gül, ''Çevremize baktığımızda gördüğümüz güzellikler, altyapıdaki büyük değişiklikler, sizlerin eliyle gerçekleşiyor. Gelişen, güzelleşen, mamurlaşan Türkiye, şüphesiz ki müteahhitlerin eliyle oluyor. Sizin başarınız, ülkenin de başarısı olarak ortaya çıkıyor'' dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, istatistiklere bakıldığında inşaat sektörünün, ülkenin büyüme ve küçülme dönemlerinde ülke oranından daha fazla büyüdüğünü ya da küçüldüğünü anlattı.
Müteahhitlik sektörüne ilişkin bazı uyarılarda bulunan Gül, Türkiye içindeki yapıların kaliteli yapılması gerektiğini, sadece 10, 20, 30 yıl değil, çok uzun süre ayakta kalacak sağlam inşaatların yapılmasının, Türkiye'nin göstergesi olacağını belirtti. Gül, ''Şundan çok korkarım ve bunu görüyoruz; 10 sene önce yapılmış binaların çürümeye başlaması. 20, 30 sene sonra büyük konutların, toplu konutların 'acaba yıkılma aşamasına gelip temizlenerek, tekrar mı yapılacak' sorularını çok kişi soruyordur birbirine. O bakımdan artık Türkiye'nin yapılan işlerin kalitesine büyük önem vermesi gerekmektedir'' diye konuştu.
Eskiden hızlı şehirleşme nedeniyle eksikliklerin giderilmesi için kalitenin ikinci plana atılmış olabileceğini dile getiren Gül, artık kalite unsurunun mutlaka birinci öncelik olması gerektiğini vurguladı. Gül, bununla ilgili olarak Bayındırlık ve İskan Bakanı, ilgili kurumlar ve hükümetin gerekli tedbiri alması gerektiğini, kuralların el birliği içinde düzenlenmesinin, ihale yasasının en iyi şekilde nasıl yapılacağına ilişkin kriterlerin geliştirilmesinin zorunlu olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin AB ile üyelik müzakereleri yürüttüğünü anımsatan Gül, AB standartlarının her sektörde adapte edilmesinin önemine işaret etti ve hızlı hareket edilmesi gerektiğini söyledi.
YURT DIŞINDAKİ RİSKLERE KARŞI ÖNLEM ALIN
Müteahhitlerin yurt dışındaki faaliyetleriyle gurur duyduklarını ifade eden Gül, gittiği ülkelerde büyük projeleri görmekten mutluluk duyduğunu belirtti. Gül, ''Öyle konuşmalar olur ki bitirdiğiniz büyük projelerin tepesine Türk bayrağını diktiğinizde bilmeyenler, bunları Türkiye'nin ayrı ayrı ofisleri zanneder'' dedi.
Türk müteahhitlerin 80'e yakın ülkede büyük işler başardığını, neredeyse 200 milyar dolarlık iş yüklendiklerini anlatan Gül, şöyle konuştu:
''Başka ülkelerin müteahhitlerinden, özellikle de Amerika ve Avrupa müteahhitlerinden farkınız, daha çok riskli bölgelerde çalışmanızdır. Onların gidemediği yere daha cesur gitmeniz ve çalışmanızdır. Afganistan'da inşaatların yüzde 95'ini yapıyorsanız, bu tek başına işarettir. Irak'ta ateş altında büyük işleri yaptıysanız, hala Libya'da bile aranızda çalışanlar varsa bunu göstermektedir. Bir Amerikan, Avrupa firması bu cesareti gösterememektedir.
Dikkate almamız gereken bir nokta var, o da risk. Yani Türk müteahhitleri, büyük projeleri riskli coğrafyalarda gerçekleştiriyorlar. Bunlar büyük ihtimalle siyasi riskler. Riski olmayan, savaşla iç sarsıntı geçirme ihtimali olmayan başka ülkeler ise hukukun üstünlüğünün gerçekleştirilmediği ülkeler. Hukuk ilkelerinin, yerli yabancı ayrımı yapılmadan haklı haksıza göre uygulandığı ülkeler değil. Dolayısıyla sübjektif kararların alınabildiği ülkeler, bu da ayrı bir risk. Bütün bunları düşünerek, Müteahhitler Birliği'nin hükümetle işbirliği içinde bu riskleri karşılayabilecek bir tedbiri alması gerekir. Unutmayalım ki hükümet de ileride 'burada bir risk var, bunu ödeyelim' diyemeyebilir artık. Hükümeti de bağlayıcı bir çok yeni kurallar geliyor. Türk müteahhitlerinin bu konuda kafa yorması gerekiyor.''
TEMİNAT SORUNUNU AŞMAK İÇİN KRALLARLA, DEVLET BAŞKANLARIYLA KONUŞTUM
Müteahhitlerin genelde yurt dışı projelerde Türk bankalarının teminat mektuplarının yetersiz kaldığına, yabancı banka mektuplarıyla bunu sağlamlaştırdıklarına ve bunun da maliyetleri yükselttiğine dair şikayetlerde bulunduğunu anlatan Gül, şöyle devam etti:
''Ben bu konuda özellikle Ortadoğu'ya dönük Türk ve Ortadoğulular'ın ortak büyük bir banka kurmaları yönünde çalışma teşvik ediyorum. Bunu bakanlarla ve sektörün ilgilileriyle ve Suudi Arabistan'daki ilgililerle konuşuyorum. Vaktiyle yapılan noksanlıklar maalesef bir çok ülkede bizim bankalarımızın mektuplarını yeterli kılmamaktadır. Bu konuyu aşmak için bir çok ülkenin kralıyla devlet başkanlarıyla konuştuğumda maliye bakanlarını, merkez bankası başkanlarını çağırmışlardır. Onlar eski tutulan notları, kayıtları önümüze koyduklarında, bankacılık sektörünün ne kadar muhafazakar olduğunu düşündüğümüzde bu taleplerimizi karşılayamamışlardır.
Büyük bankalarımızı da teşvik ediyorum, Bankalar Birliği ile konuşuyorum, devlet bankalarıyla da bu konuyu konuştum, çalışılmasını istedim. Büyük bir bankanın ortaya çıkması gerekir ki bu banka sizlerin arkasında rahat dursun. Bu bankadan alacağınız mektuplar bütün Ortadoğu bölgesindeki taahhütlerinizde, projelerinizde yeterli olsun. Ümit ediyorum ki bunu gerçekleştireceğiz. Sektör temsilcileri olarak sizlere de görev düşmekte. Devlet, özel sektör beraberliğinde bir model gerçekleştirilebilir.''
Suudi Arabistan'ın açıklanmış yatırım planının 600 milyar dolar olduğunu, Körfez ülkeleri ve Irak'ın da eklendiğinde orta vadede 1 trilyon dolarlık müteahhitlik ve yatırım işlerinin söz konusu olduğunun altını çizen Gül, Türk müteahhitlerinin iş potansiyeline, buna göre hazırlanması gerektiğini söyledi.
GELECEKTEKİ KAYNAK İHTİYACINI GARANTİYE ALIN
Cumhurbaşkanı Gül, Türk müteahhitlerin yurt dışında uzun süre kaldığı için o ülkelerin avantaj ve dezavantajlarını iyi bildiklerine dikkati çekerek, inşaat işlerinden sonra o ülkelerden çıkılmamasını istedi. Bazı ülkelerin tabii kaynak açısından zengin olduğunu anlatan Gül, ''Türkiye gibi ekonomisi büyük, ileride refahı ve ekonomik kalkınmasını sürekli gerçekleştirecek bir ülkenin, yeterli doğal kaynakları Türkiye içinde yoksa Türkiye dışında garanti etmesi gerekir. Müteahhitler olarak bulunduğunuz ülkelerde ihtiyaç duyulan doğal kaynakları garanti edecek yatırım yapmanız lazım'' diye konuştu.
Bazı ülkelerde 5 ya da 10 yıl sonra yatırım fırsatı kalmayacağı uyarısında bulunan Gül, ''Enerjiyle ilgili 10 sene sonra, 'yatırım yapalım' desek dışarıda yatırım yapacak yer bulamayız. Çin, Hindistan, Güney Kore gibi büyük ekonomilerin, dünyanın her köşesinde doğal kaynak taleplerini garanti altına alacak ne faaliyetler içinde olduğunu herkes biliyor'' dedi.
Doğal kaynak zenginliği yönünden geçen hafta ziyaret ettiği Endonezya'yı örnek gösteren Gül, Türkiye'den bu ülkeye ilgi olmadığını ifade etti.
Gül, genel kurulda seçilecek başkana görevinde başarılar diledi. Gül, konuşmasının ardından Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren'e plaket verirken, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ve Eren de Gül'e birer anı plaketi takdim etti.