Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nde önceki gün konuşma yapan Gül, Strasbourg'da Le Figaro gazetesinin sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin AB üyelik süreciyle ilgili soru üzerine Gül, ''Bizim adaylığımız stratejik bir seçim ve AB bu konuda oy birliğiyle beş yıl önce bir taahhüde girdi. Verilen sözlere saygı, AB'nin en temel değerlerinden birisi. Bizim önümüze engeller koydukları açık gerçek. Ancak dünya AB ile bitmiyor. Bizim yaptığımız stratejik seçim, dünyanın her bölümüyle kurduğumuz ilişkilerimizi güçledirmeyi engellemiyor'' diye konuştu.
NORVEÇ'TE OLDUĞU GİBİ
''Anket sonuçlarının, Avrupalıların, Türkiye'nin AB üyeliğini sıcak bakmadığını gösterdiği'' yolundaki yoruma karşı çıkan Gül, bu konuda şunları ifade etti:
''Biz hemen yarın üye olmayacağız. Eğer müzakereler başarıyla biterse, Fransa gibi ülkeler referanduma gidecek. Eğer halkları hayır derse bu karara saygı gösteririz. Ancak, dürüst olmak gerekiyor. Bu konuları nasıl yansıttığınıza bağlı. Eğer siz Türkiye Avrupa pastasının bir bölümünü alacak derseniz elbette hayır derler. Ancak, siz Türkiye bu pastayı büyütecek derseniz, sonuç farklı olur. Türkiye büyük bir potansiyel. Avrupa'da 6. büyük ekonomi. Avrupa enerji yollarının kesiştiği bir bölgede ve Avrupa'nın güvenliğine katkıda bulunuyor. Ama Avrupa kamuoyu farklı düşünüyorsa, ona da saygı gösteririz. Belki de sonunda Norveç'te oluğu gibi Türk halkı AB'ye üye olmayı istemeyecek. Ancak bu gündemdeki bir konu değil.''
''Türkiye'de, AB üyeliğiyle ilgili anketlerin de olumsuz çıktığı'' görüşüyle ilgili soruyu yanıtlayan Gül, Türkiye'de halkın büyük bir çoğunluğunun AB üyeliğini desteklediğini vurguladı.
SARKOZY GERÇEK TÜRKİYE'Yİ GÖRECEK
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkzoy'nin 25 Şubatta Ankara'ya yapacağı ziyaretle ilgili bir soru üzerine Gül, bunun bir resmi ziyaret değil, G-20 dönem başkanı olarak çalışma ziyareti olacağını hatırlattı.
Gül, Sarkozy'nin kafasındaki Türkiye'nin, gerçek Türkiye'ye uymadığı inancında olduğunu ifade etti ve bu ziyaretin, Sarkozy'nin gerçek Türkiye'yi görmesi açısından olumlu olduğunu söyledi.
Sarkozy ile karşılıklı saygı ilkesiyle bütün farklı düşündükleri konuları ele alacaklarını ifade eden Gül, ''önemli olan iki ülke halkları arasındaki dostluk ilişkileridir''dedi.
Gül, Türkiye'nin, AB üyeliği konusunda Fransa ile görüş ayrılığı olmaması halinde, ekonomik ilişkilerin de çok daha farklı bir boyutta olabileceğinin altını çizdi.
G-20'deki önceliklerle ilgili bir soru üzerine Gül, Türkiye'nin dünyanın 15. büyük ekonomisi olduğunu ve küresel mali krizde iyi dayandığını hatırlatarak, yüzde 11 ile Türkiye'nin, OECD içinde en fazla ekonomik büyümeyi sağlayan ülke olduğunu ve Maastricht kriterlerine bile AB içindeki birçok ülkeden daha iyi uyduğunu söyledi
''Türkiye'nin bölgede çeşitli diplomatik girişimlerinin arttığı ancak sonuç getirmediği, komşularla sıfır sorun ilkesinin acaba limitlerin mi olduğu?'' yolundaki bir soruyu yanıtlayan Gül, ''Elbette, bu kolay değil. Ancak bu pozitif yaklaşımın sürmesi gerekiyor. Türkiye, bölgede istikrarı yaymaya çalışıyor. Bunun karşılığında birşey istemiyoruz. Gizli bir hedefimiz yok. Bizim içinde bulunduğumuz coğrafya, bizi bölgede istikrar ve refahın yayılması arayışına itiyor'' dedi.
MAVİ MARMARA AB DEĞERLERİNİ SAVUNUCUSU
İran'la İstanbul'da sürdürülen müzakerelerin olumsuz sonuçlanması ile ilgili soru üzerine Gül, İran'ın diğer muhataplarıyla bir masa etrafından bir araya gelmesin bile önemli olduğunu ve çözüm için kapının açık olduğun ifade etti.
Gül, Türkiye'nin bölgedeki bütün nükleer silahlara karşı olduğunu yineledi ve sorunun diplomasi yoluyla çözülmesini arzu ettiklerini ifade etti.
Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıyla ilgili bir soru üzerine Gül, İsrail'in yasa dışı bir şekilde abluka uyguladığını hatırlatarak, Mavi Marmara filosunun temel insan hakları ve özellikle AB'nin de savunduğu değer ve haklarının savunucu olduğunu ifade etti.