Beyin elektrosu (EEG), beyin yorgunluğu vakalarında mutlaka uygulanması gereken bir tetkik olduğunu belirten uzmanlar, “Sağlıklı beyinde gördüğümüz alfa ve beta dalgalarının istatistiksel verileri çok önemli bilgiler verir. Beyin yorgunluğunda beta dalgalarında yoğunlaşma izleriz. Buna mukabil alfa dalgaları ne kadar yoğunsa o kadar sağlıklı bir tablo ile karşı karşıyayız demektir. Genelde her iki hemisferdeki beyin dalgalarının istatistiki verileri aynı sonuçları verir. Ancak eğer farklılık arz ediyorsa bu durum mutlaka üzerinde durulması gereken bir konudur” dediler.
Beynin her iki hemisferi arasında anlamlı farklılık, ileride gelişecek olan alzheimer hastalığının habercisi olabileceğini anlatan uzmanlar, “Potansiyel bir alzheimer hastasını önceden keşfetmek, tedavide hiç kuşkusuz çok önemli yararlar sağlar. Böyle her iki hemisfer farklılığı olan kişiler mutlaka PET filmi ile incelemeye alınmalıdır. PET, beyin metabolizmasını, daha net bir tabirle beyinin hangi bölgelerinin çalıştığını hangi bölgelerinin iyi çalışmadığını gösteren mükemmel bir testtir. Nitekim biz REEM Nöropsikiyatri kliniğimizde unutkanlık ya da alzheimer şikayetleri ile gelen her hastaya PET filmi çektirmekteyiz” ifadelerini kullandılar.
BEYİN YORGUNLUĞUNDA BELİRTİLER
Uzmanlar, beyin yorgunluğunda en çok karşılaştıkları şikayetlerin, unutkanlık, odaklanamama, konsantrasyon eksikliği, algılama eksikliği, öğrenme ve ezberleme zorlukları, beyinde ağırlık hissi, dikkatsizlik, tahammülsüzlük ve çabuk sinirlenme gibi belirtiler olduklarını belirtiyorlar.
BEYİN YORGUNLUĞUNUN NEDENLERİ
Uzmanlar beyin yorgunluğu nedenlerini ise şöyle açıkladılar;
Kronik stres: Uzun süreli stres baskısında olmak ve stresi ortadan kaldıran faktörleri uygulamamak, beyin yorgunluğu ile neticelenir. Kişi stresi oluşturan nedenleri bertaraf edemesse beyin yorgunluğu nedeniyle performans düşüklüğü kaçınılmazdır. Bir çok yönetici katı bir disiplin yaklaşımı ile çalışanlarından daha çok verim alacağını zanneder. Halbuki durum hiç de göründüğü gibi değildir. Hoşgörüsüz katı disiplin uygulamaları, iş verimliliğini en az yarı yarıya düşürür. Dolayısıyla aşırı disiplin gibi nedenlerle stres oluşturan yöneticiler, genel şirket profili açısından da olumlu değillerdir ve hedefledikleri ekonomik rakamlara asla ulaşamazlar.
Hasta bina sendromu; Çalışanların odalara tıkılıp, sağlıksız şartlarla konumlandırılması beyin yorgunluğu ile sonuçlanır. Güya bina ve oda tasarrufu düşünülerek, bir kişinin ancak çalışabileceği odalarda 3-5 kişinin çalışmaya zorlanması kişisel verimliliği ve performansı düşürür. İdeal olan binanın, geniş odalarda bir ya da iki kişinin çalışacağı şekilde düzenlenmesidir. Havalandırma tertibatının iyi çalışması ve oda sıcaklığının ideal düzey olan 23 derecede olması da çok önemlidir.
Aşırı sıcaklık beyin fonksiyonlarını olumsuz etkiler. yapılan bilimsel araştırmalar insan beyninin soğuk ortamlarda daha iyi performans sergilediğini göstermektedir. Bu sebepten oda sıcaklığı 23 derecenin üstünde olmamalı ancak üşüyecek kadar da soğuk olmamalıdır. ABD de yapılan bir araştırma da 40 kişilik bir ekip birer ay ara ile sağlıklı ve sağlıksız bina şartlarında çalıştırılmış. Hasta bina koşullarındaki performansın sağlıklı bina şartlarına göre yüzde 40 daha az olduğu belirlenmiştir.
Elektronik cihazlar: Çalışma ortamında çok sayıda gereksiz elektronik cihazın bulunması da beyin yorgunluğuna neden olmaktadır. Elektronik cihazlardan yayılan elektromanyetik dalgaların en çok nüfuz ettiği yer beynimizdir. Bu nedenle çalışma ortamı olabildiğince sade olmalı ve sık sık havalandırılmalıdır. Elektromanyetik kirlilik: Cep telefonu sinyalleri, tv ve radyo dalgaları, telsiz dalgaları, yüksek gerilim hatları, baz istasyonları atmosferimizi çok önemli düzeyde kirletmektedir. Kanaatimize göre elektromanyetik kirliliğin henüz ne gibi zararlar verdiğini tam olarak belirliyememiş olsak ta, beyin yorgunluğuna neden olduğu muhakkaktır. Önümüzdeki yıllarda ‘’dumansız hava sahası’’ teriminin yanısıra ‘’dalgasız hava sahası’’ ifadelerini de duyacağa benzemekteyiz. Son yıllarda artan alzheimer ve demansiyel sendromların arkasında ‘’elektromanyetik kirlilik’’ çıkarsa hiç şaşırmayız. Manyetik alan eksikliği:
Beyin yorgunluğuna ve kronik yorgunluk sendromuna neden olur. Özellikle uzayda manyetik alan eksikliği olduğu için astronotlar için problem teşkil eder. Elektromanyetik yoğunluk, mıknatısın demiri çekmesi gibi insan vucudundaki manyetik enerjiyi çekebilir. Bu nedenle kronik halsizlik ve yorgunluklarda manyetik alan eksikliği de düşünülmelidir. Alkol alışkanlığı: alkol, beyin fonksiyonlarını baskıladığından beyin yorgunluğuna neden olabilir. Bu nedenle sürekli alkol kullananlarda unutkanlık ve bellek problemleri kaçınılmazdır. Uykusuzluk: sağlıklı bir uyku, beyinin dinlenmesini sağlar.
Uykusuzluk ya da sağlıksız uyku beyin yorgunluğu ve unutkanlığa neden olabilir. Ruh hastalıkları: özellikle depresyon ve anksiyete, beyin yorgunluğu ile kendini gösterebilir. İlaçlar: bazı ilaçlar tedavi edici etkilerinin yanısıra beyin yorgunluğuna ve durgunluğuna neden olabilirler. Örneğin antipsikotikler ve kanser ilaçları böyledir. Bazı depresyon ilaçları da bir yandan depresyonu düzeltirken diğer yandan beyin yorgunluğu yapabilirler. Epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlar da aynı şekilde beyin yorgunluğuna özellikle beyin durgunluğuna sebebiyet verebilirler.
Vitamin eksikliği: Özellikle B12 folik asit, demir eksikliği ve troid hormonlarının yetersizliği beyin yorgunluğuna ve durgunluğuna neden olabilir”
BEYİN YORGUNLUĞUNA KARŞI NE YAPILABİLİR
“Stres faktörlerinin yok edilmesi: kişi de kronik stres oluşturan durumlardan uzaklaşılmalıdır. Çalışma şartlarının iyileştirilmesi: Hasta bina sendromu gibi sağlıksız çalışma ortamlarından uzak durulmalıdır. Çalışanların fiziksel sağlığı kadar ruh sağlıkları da düşünülmelidir. Havasız mekanlarda insanların adeta tıkış tıkış çalıştırılmasına engel olunmalıdır.
Spor aktiviteleri: Günlük düzenli spor aktiviteleri, beyin yorgunluğunu önlemede önemli bir etkendir. Enstrüman çalma: İş aktiveleri arasında ya da sonrasına herhangi bir müzik aleti ile uğraşmak beyini dinlendiren bir eylemdir. Tatil ve dinlenme aktiviteleri: Hiç şüphesiz ki, yoğun iş aktiveteleri arasında tatil ve dinlenmeye zaman ayrılmalıdır. Tatil yapmadan sürekli çalışmak beyin yorgunluğuna neden olur. Ancak ülkemizdeki tatil anlayışının pek olumlu olduğu söylenemez. Çalışanlar yılda bir sefer 1 aylık tatil yerine, yılda 4 defa 1 haftalık tatiller tercih edilmelidir.
Zira bir aylık tatilin yarar yerine zararı olduğunu düşünmekteyim. Çünkü kişiler önce tatil öncesi işten kopmakta sonra da tekrar işe alışıncaya kadar zaman geçmektedir. Böylece 1 aylık tatil neredeyse 2 aylık bir performans kaybına neden olmaktadır. Kişi uzun süre işinden ayrı olduğu için tekrar döndüğünde bir süre adaptasyon sorunu yaşamaktadır. Halbuki üçer aylık çalışma takviminden sonra birer haftalık dinlenme periyodu kişileri işinden koparmadan dinlenmelerini sağlamaktadır. Sınavlara hazırlanan öğrencilerin düzenli aralar vermeleri ve aralarda spor, müzik gibi aktiveteler yapmalarını önermekteyim. Sürekli ara vermeden ders çalışmak, başarıya giden yol değildir.
Uykudan feragat etmeden düzenli dinlenme aralarıyla sınavlara hazırlanmalıdır. Dinlenme aralarında enstrüman çalmak öğrenme kapasitesini önemli düzeyde arttırabilir. Beslenme tarzı: fındık, ceviz, badem, çekirdekli kuru üzüm beyin yorgunluğuna karşı iyidir. Yeşil sebzeler, böğürtlen, yaban mersini, somon ve sardalya balığı, üzüm suyu, kepekli pirinç ve sıcak kakao beyin yorgunluğuna iyi gelen gıdalardır. Aynı şekilde çay ve kahve de çok faydalıdır. Yapılan 10 yıllık bir araştırmada çay ve kahvenin alzheimeri yüzde 50 önlediği anlaşılmıştır. Akşamları yatmadan önce bir elma yemeyi alışkanlık yapmalıdır. Elma uyku esnasında daha sağlıklı beyin dinlenmesi sağlar.