COVID-19 pandemisi tüm dünyayı etkisi altına almaya devam ederken, hastalıkla başa
çıkabilmek için bilim insanları da çalışmalarını ara vermeden sürdürüyor.
Doç. Dr. Kerem Teralı, Covid-19’a karşı kullanılabilecek ilaçlar hakkında merak edilen
sorulara şu şekilde cevaplar verdi;
COVID-19’a karşı savaşta ilaçların önemi nedir?
COVID-19 aşılarının hastaneye yatış ve ölüm oranlarını düşürdüğü dünyanın çeşitli
ülkelerinde yürütülen faz III klinik çalışmalarıyla kanıtlanmış olsa da hâlihazırda aşılı
kişilerin de enfekte olabildiğine ve virüsü bulaştırabildiğine şahit olmaktayız. Vaziyet böyle
iken aşılara ek olarak SARS-CoV-2 enfeksiyonunu kontrol altına almamıza yardımcı
olabilecek ilaçlara da ihtiyaç duyduğumuz yadsınamaz bir gerçektir. İşte bilim insanlarının
yaklaşık bir buçuk senedir hiç ara vermeden COVID-19 karşıtı ilaç veya ilaçlar bulmaya
çalışmaları tam da bu yüzdendir.
Bu ilaçlar nasıl etki gösterir?
Bu ilaçlar, terapötik hedef diye tabir ettiğimiz belli başlı proteinlerin yapı ve/veya işlevini
bozarak etki gösterir. Bugün COVID-19 ile ilişkili birçok protein tanımlanmıştır. Bunlardan
bazıları virüsün hücreleri enfekte etmesinden sorumluyken, diğerleri virüsün hücre içinde
çoğalmasından sorumludur. Örneğin; ACE2 reseptörü, akciğer hücreleri gibi insandaki bazı
hücre gruplarının yüzeyinde bulunan ve virüsün hücre zarına tutunmasını ve hücre içine
girmesini kolaylaştıran bir proteindir. Konak yani insan proteinleri dışında viral proteinler de
COVID-19’u önlemek için terapötik birer hedef olabilir. Bu gruba giren ve en çok çalışılan
proteinlerin başında SARS-CoV-2’nin 3C benzeri ana proteazı ve RNA bağımlı RNA
polimerazı gelmektedir.
Kendi çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz?
2020’nin Kasım ayında “Journal of Molecular Graphics and Modelling” isimli dergide
yayımlanan ve Elsevier Yayınevi’nin “Halk Sağlığı Acil Durum Koleksiyonu”na dahil edilen
makalemizde klinik onay almış yedi binden fazla molekülü ileri kombine yöntemlerle sanal
ortamda taradık ve ACE2’nin SARS-CoV-2 ile etkileşimini engelleyebilecek nitelikte sekiz
farklı ilaç bulduk. Bu ilaçlar kendi başlarına COVID-19’a karşı yürüttüğümüz bu savaşta bize
fayda sağlayabilecekleri gibi kimyasal modifikasyonlarla yeni ve daha etkili moleküllerin
keşfinde de kullanılabilirler. Makalemiz Kuzey Kıbrıs menşeli en çok atıf alan orijinal
araştırma makalesi olurken, hipotezimizin bilim camiasında kabul görmesi bizi oldukça
memnun etti.
Piyasada var olan ilaçları taramanın avantajı nedir?
Siz de takdir edersiniz ki küresel bir salgınla boğuşurken zaman bizim için çok kıymetli hale
gelmektedir. Sıfırdan tasarlanan bir ilacın piyasaya sürülmesi günümüz şartlarında ortalama
on sene sürmektedir. Son yıllarda yükselişe geçen ve “ilaçların yeniden konumlandırılması”
diye tabir edilen bir yaklaşım sayesinde bu süre önemli ölçüde kısaltılabilmektedir. Söz
konusu yaklaşımın altında başka bir endikasyon için hâlihazırda güvenle kullanılan bir ilacın
yeni bir amaca ―mesela burada olduğu gibi SARS-CoV-2 enfeksiyonunun önlenmesine―
hizmet edecek şekilde tekrar ele alınması ilkesi yatmaktadır. Biz de bu yaklaşımı benimsedik
ve ACE2 reseptörünü kendimize terapötik hedef olarak belirledik.
Sizce önümüzdeki dönemde yapılması gerekenler nelerdir?
Bizim ve diğer araştırma gruplarının önerdiği ilaçların etkinlikleri hücre kültürü ve/veya
hayvan deneyleri ile test edilmeli ve testlerde en iyi sonuç veren ilaç ya da ilaçlar hızlıca hasta
başı tedavi hizmetiyle buluşturulmalıdır. Bunun yanında küresel ölçekte yayılım gösteren ve
endişe uyandıran varyantlara karşı etkili olabilecek yeni aşılar hazırlanmalı ve bireylere
üçüncü ve gerekirse dördüncü doz olarak bu aşılar uygulanmalıdır. Ayrıca en az bu
saydıklarım kadar önemli olan bir başka husus da bireylerin maske‒mesafe‒hijyen kuralına
harfiyen uymaları gerektiğidir. Virüsün insanlar arasındaki dolaşımını asgari düzeye
indirmek, yeni ve daha tehlikeli varyantların ortaya çıkma hızını da yavaşlatacaktır.