İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen "Islak imzalı belge" davasının 3. duruşmasına tutuklu sanıklardan Kurmay Albay Dursun Çiçek, avukat Serdar Öztürk, gazeteciler Ufuk Akkaya ve Deniz Yıldırım katıldı. Firari sanık Bedrettin Dalan ile iki tutuksuz sanık duruşmaya katılmadı. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, sanık Dursun Çiçek'i, savunmasını yapması için sanık kürsüsüne çağırdı.
Tutuklu sanık kurmay Albay Dursun Çiçek, savunmasına "Sadece ve sadece doğruları söyleyeceğime kutsal kitabımız, namusum ve şerefim üzerine yemin ediyorum" diyerek başladı. Sanık Çiçek, 368 gündür üzerine tertipler kurulduğunu ileri sürerek bunları açıklayacağını söyledi. 1990 yılında kurmay olduğunu belirten Çiçek, 2004 yılında da Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nda göreve başladığını belirtti. Çiçek, bu görevi öncesinde de yurt dışı çalışmalar yapmış, sahasında uzman bir subay olduğunu söyledi. Psikoloik Harekat Dairesi denilen görev yaptığı Destek Daire Başkanlığı'nın 5 şubeden oluştuğunu belirten Çiçek, "Bunlardan ilki terör konularına bakan şubedir. İkincisi havacılık ve istihbarat şubesidir ki sadece irticaya bakar. Benim görev yaptığım 3. Şube ise NATO, tatbikat ve dış konularla alakalı işlemlere bakar. İrticayla uzaktan yakından alakası yok. Hulusi Gülbahar arkadaşın çalıştığı 4. Şube, Silahlı Kuvvetlerin halkla bütünleşmesi konularına bakar. Beşinci şube ise destek şubesidir." açıklamasında bulundu.
Savcıların bunları hiç dikkate almadıklarını eleştirisini yapan Çiçek, "Bütün hikayenin başladığı tarih, 12 Haziran 2009. O gün saat 08.30'da şubeye gittim. İçeri girmek için personel olmak gerekir ki girmek için de kart gerekir. Eğer personel değilseniz, isminiz kaydedilir, kimliğiniz de alındıktan sonra içeri girebilirsiniz. Benim görev yaptığım bölüme girebilmek için ana girişten sonra 3. şubenin kilitli kapısını açmanız gerekir. Daha sonra üçüncü kilitli bir kapı daha çıkar karşınıza. Benim oda kapısı. Bundan sonra da odada gizli belgelerin bulunduğu dolabı açmak için iki kilit lazım. Yani iftiracı, bu 4 kilidi de açmayı başarmış, benim dolabımdan yağdan kıl çeker gibi bu iftira belgesini ortaya çıkarmış." eleştirisinde bulundu.
Dolabından alındığı ileri sürülen suç konusu irtica ile mücadele ve eylem planının başlığı ve sonu olmayan bir belge olduğunu belirten Çiçek, "Okul boyunca tasarruf öğrendik. Belgenin son sayfası israf edilmiş. Ben hazırlasam 4 sayfa yerine 3 sayfada yazardım bunu. Belge üzerindeki mavi yazılar yanlış yerde kullanılmış. Kırmızı yazılar da kırmızılar da TSK'ya göre yanlış yazılmış. Biz, düşman unsurlar demeyiz, dost ve düşman kuvvetler deriz. Bilgilendirme faaliyetleri demeyiz. Bilgisayar güvenliği de demeyiz, bilgi ve evrak güvenliği deriz. Savcı, 'Dursun Çiçek bu planı karargahta hazırlamadıysa' diyor. Oysa baştan karargah içerisinde başbaşa verip hazırladığımızı söylüyordu. İddianame hazırlandıktan sonra görüyoruz ki Dursun Çiçek şerefsizi bu planı hazırlamış. Bu şerefsizliği, iddianame-soruşturma savcılarına iade ediyorum." çıkışında bulundu.
Evrak üzerinde Fethullah Gülen ve AKP planı demeyeceklerini belirten Çiçek, "Biz evrak üzerinde özel isim kullanmayız. Yoksa adli müşavir buna imza atmaz. Çünkü suç unsuru taşır." dedi. Işık evlerine silah ve mühimmat bulunması sağlanarak bu evlerde yaşayan kişilerin Fethullahçı silahlı terör örgütü olduğu şeklinde halkın yanlış bilgilendirileceği iddialarıyla alakalı olarak da Çiçek, "Bunu kurmay söyledi diyenin alnını karışlarım. Türkçe varken yabancı kelime söylemek yasaktır. Komutanı bu belgeyi Albayın yüzüne atar. Genel Kurmay'ın kolluk kuvveti mi var. Bu işlemleri jandarma ve polis yapmıyor mu. Ayrıca terör örgütünün plana ihtiyacı mı var?" dedi. İddianameyi hazırlayan savcı hakkında 13 ayrı suçlama bulunduğunu belirten sanık Kurmay Albay Dursun Çiçek, "Ama bir belgeyle hakkımızda dava açabiliyor. Adalet Bakanlığı'na hakkında şikayette bulunduk ama hala işini yapıyor." dedi. Suç konusu eylem planında Evrenesoğlu gibi isimleri sadece belgede gördüğünü belirten Çiçek, daha sonra bu kişilerin kim olduğunu internetten araştırdığını söyledi. Belgede, "Kendimizi tahrik olmuş Fethullahçı gibi gösterip, bizle uğraşanların sonu hiç iyi olmaz." şeklinde ifade bulunduğunu belirten Çiçek, "Biz böyle diyecekmişiz. Bir subay asla böyle konuşamaz." iddiasında bulundu.
Evrağın Genel Kurmay'a arzı olmadığını, numara ve imzasının bulunmadığını belirten Çiçek, "Böyle bir belge olabilir mi? Ekleri yok, dağıtımı yok. Ayrıca benim adımın altında 3. Destek Şubesi yazmıyor. Böyle bir ibare bulunmayan bir belge daha bulup getirenin alnını karışlarım, Şube müdürü plan yazmaz, 4'ü Albay 16 personelim var. Planları onlar hazırlar, ben de bilgi birikimimi katarım." dedi.Çiçek, belgenin Nisan 2009'da hazırlandığına kimin karar verdiğini sinirli ve yüksek bir ses tonuyla sorup şöyle dedi; "Belgenin neresinde tarih yazıyor. Bu plan değil, iftira belgesi, yargısız infaz belgesi. Bana çektirdiklerinin hesabını soracağım."