|
AK Parti İstanbul İl Kongresi'ni TT Arena Stadı'nda yaptı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte TT Arena'ya gelişinde, partililerin sevgi gösterileri ve alkışlarla karşılandı.
Erdoğan kendisi için hazırlanan platformun üzerinde yürüyerek, sahanın etrafında tribünleri dolaştı ve partililere karanfil attı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tribünleri dolduran partilileri, eşi Emine Erdoğan'la selamladı.
Arena'daki kongreye, Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Bekir Bozdağ ile Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu ve çok sayıda partili katılıyor.
Başbakan Erdoğan, Türk Telekom Arena Stadı'nda düzenlenen partisinin 4. İstanbul İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, siyasete İstanbul'da başladığını, gençlik kolları başkanlığı'ndan il başkanlığına, oradan büyükşehir belediye başkanlığı görevine kadar, siyaseti, İstanbul'a ve İstanbullu'ya hizmet olarak gördüğünü dile getirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 9,5 yılda Türkiye'ye çok büyük sevinçler, tarihi nitelikte başarılar, rekorlar yaşattıklarını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''9,5 yılda Türkiye'yi 3 kat büyüttük. 9,5 yılda Türkiye'yi bölgesel bir güç haline getirdik. Bütün bunları İstanbul'dan aldığımız ilhamla, İstanbul'un bize verdiği güçle yaptık. İstanbul'dan edindiğimiz tecrübeyle, İstanbul'un desteğiyle Türkiye'yi bu seviyelere taşıdık. İçinde bulunduğumuz Seyrantepe Arena bile spor camiası içinde temelini atıp açılışını gerçekleştirdiğimiz Türkiye'nin en büyük en dev stadyumu. Bunlarla şimdi biz gurur duyuyoruz. Bu hareketimizin partimizin küçük beyinlilere karşı ne denli büyük projeleri gerçekleştirdiğimiz noktasında en önemli ispattır. Onun için İstanbul teşkilatımız çok ama çok önemli. Siz, arkamızda durduğunuz müddetçe, siz yanımızda olduğunuz müddetçe, inşallah biz İstanbul'a da, Türkiye'ye de çok daha fazlalarını yaşatacağız. İstanbul bizimle olduğu müddetçe biz, Allah'ın izniyle 21'inci yüzyılı bir Türkiye yüzyılı yapacağız.''
Başbakan Erdoğan, ''Salı günü, AK Parti'nin grup toplantısında bu meseleye (Uludere)daha ayrıntılı şekilde girecek, neyin ne olduğunu, kimin nerede durduğunu, kimlerin kimlerle iş tuttuğunu daha açık şekilde ortaya koyacağım'' diyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Ama bugün burada, şu Uludere konusuyla ilgili olarak, samimi duygularımı, samimi düşüncelerimi sizlere aktarmak istiyorum. Bakın ben medyaya konuşmuyorum. Ben, bu konuda, bir siyasetçiden, bir Başbakan'dan öte, bir insan olarak, baba olarak, sizin bir kardeşiniz olarak, sadece ve sadece milletime konuşuyorum. Uludere konusunda, kimin ne yazdığını, ne söylediğini, hangi istismarın peşinde olduğunu, hangi odaklara uşaklık yaptığını zerre kadar önemsemiyorum. Bizi, milletimiz anladı, anlıyor ve anlayacak. Onun için biz milletimizle konuşuyoruz. Biz, milletimizle, milletimizin diliyle, gönül diliyle konuşuyoruz. Bugüne kadar biz, aziz milletimizle birlikte yürüdük, milletimizle yürümeye devam ediyoruz.''
Başbakan Erdoğan, bu ülkede, son 30 yıldır devam eden terör eylemlerinde yaklaşık 40 bin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hayatını kaybettiğini belirterek, şöyle devam etti:
''Binlerce askerimiz, polisimiz, güvenlik görevlimiz bu kanlı eylemlerde şehit edildi. Maalesef, bu topluma, bu millete, işte bu acı ölümleri sorgulama, bunlarla ilgili soru sorma hakkını, fırsatını, imkanını vermediler.
Medya, doğru soruları sormaktan kaçındı. Bazı partiler, şehitlerimiz üzerinden istismar üretti. Bazı partiler, gözlerini kapatarak, ölümlere sessiz kaldı, tepkisiz kaldı, duyarsız kaldı. Bazı partiler, terörü teşvik ederek, dağdaki gençleri teşvik ederek, tahrik ederek kan üzerinden siyaset üretti ve kanla beslendi. İlk kez AK Parti çıktı, bu istismar siyasetine, bu duyarsız siyasete, bu kanlı siyasete duyarlı olmak suretiyle samimiyetle, gönülden, cesaretle 'dur' dedi. Biz, milletimizden hiçbir şeyi saklamadık, saklamayız. Biz, hiçbir hadisenin üzerini örtmedik, örtmeyiz. Tam tersine, biz, tarihin en karanlık dönemlerini, Dersim'i, 12 Eylül'ü, 28 Şubat'ı, 27 Mayıs'ı faili meçhulleri sorgulayan tek partiyiz, özelliğimiz bu.
Yasakları kaldıran, perdeleri kaldıran, sisleri dağıtan, çetelere, karanlık suç odaklarına, cuntaya karşı millet iradesini cesaretle savunan bir partiyiz. Biz, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, ret, inkar ve asimilasyon politikalarını ortadan kaldıran, Kürt kökenli vatandaşlarımızla kucaklaşan, bir helalleşme sürecini başlatan bir partiyiz. Hiç kimse bize vicdan dersi, insanlık dersi vermeye yeltenmesin.
Uludere olayı üzerinden, Türkiye'de bir istismar siyaseti, bir istismar kampanyası yürütülüyor. Şunu da buradan açık açık söylüyorum. Uludere üzerinden yürütülen kampanya, sadece ulusal değil, uluslararası bir karalama kampanyasıdır. Bu uluslararası karalama, uluslararası istismar kampanyasının içinde, PKK terör örgütü var, BDP var, CHP var, bir de belli medya kuruluşları var. Uludere'de hepimizi üzen bir hata yapılmıştır. Bakın, olay sınırımızın dışında olduğu halde, bu kişiler terör bölgesinde bulundukları ve yasal olmayan bir iş yaptıkları halde, hataen vurulan bu insanlar konusunda devlet yapması gereken neyse hepsini yapmaktadır. Bugüne kadar sıkıntılarına çare olmak üzere girişimler yapıldı, aileler en üst düzeyde ziyaret edildi.''
Ziyarete eşinin, kızının ve ilgili bakanın eşinin de gittiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, ''Yasal tazminatın dışında hesaplarına tazminat ödendi. Mesele orada bırakılmadı. Birileri anlamak istemiyor, görmek istemiyor ama Uludere konusunda adli, idari soruşturma başlatıldı, onlar da şu anda devam ediyor. Mesele kapanmış değil, meselenin üzeri örtülmüş değil, vicdansızca, insafsızca, cahilce yazdıkları gibi, söyledikleri gibi tazminat ödenip kapatılmış değil'' şeklinde konuştu.
'SİVİLLER ÖLDÜRÜLSE İSTİSMARCILAR AYAĞA KALKACAKTI'
''Cuma günü, jandarma, trafik kontrolünden kaçan araca silahlı müdahalede bulunmadı, bulunamadı. Bakın, bu gerilimi, bu dikkati herkes görmeli, herkes anlamalı. CHP Genel Başkanı, dün, 'o araç o kadar mesafeyi nasıl gitti?' diye soruyor. Hadi o Kemal Kılıçdaroğlu, aklına ne gelirse söylüyor. Akşam bir başka söylüyor, sabah bir başka söylüyor. Ama bu ülkede, sorumluluk sahibi olanların, akıl, vicdan, izan sahibi olanların, bin düşünüp, bir söylemesi gerekiyor.
Eğer o gün jandarma, araca silahlı müdahale etse, aracın içinden siviller çıksa bir felaket olacaktı. Ama eğer, jandarma o aracı takip etmese, o aracı kovalamasa, o zaman da belki bir büyük şehrimizde daha büyük bir felaket yaşanacaktı. Araçta siviller öldürülse, istismarcılar ayağa kalkacak, güvenlik güçlerine var güçleriyle saldıracaklardı. Hantepe'de, Gediktepe'de olduğu gibi. Nasıl orada saldırdılar biliyorsunuz. 'Niye katırları vurmadınız?' dediler, 'Niye seyrettiniz?' dediler. Diyenler işte şu anda farklı yazarlar farklı konuşanlardır. Allah korusun, büyük şehirde bir canlı bomba eylemi olsa, herkes susacak, bazı kendini bilmez BDP'liler de çıkacak, 'savaşta böyle şeyler olur' diyeceklerdi.''
'ZİL TAKIP BASIN TOPLANTISI DÜZENLEYEN ARKADAŞLARINA BAK'
Bunu şu anda BDP'li milletvekillerinin dediğini ifade eden Erdoğan, ''Uludere konusunda, kendini bilmez, terbiye yoksunu, edep yoksunu, güya isminin başında da milletvekili sıfatı olan biri çıkıyor, hem de Meclis çatısı altında, çok çok af edersiniz, 'O emri hangi hayvan verdi?' diyor. Sen, eğer insaniyetten sukut etmiş birilerini görmek istiyorsan, Uludere sonrasında zil takıp basın toplantısı düzenleyen, kahkahalar atan arkadaşlarına bak, orada görürsün onları'' şeklinde konuştu.
Erdoğan, şunları dile getirdi:
''Ben bunlara, bunların kullandığı sıfatla karşılık vermeyeceğim. Ben bunlara, kendilerine çok ama çok yakışan bir sıfatla karşılık vereceğim. Çok da ağır konuşacağım. 'O emri hangi hayvan verdi?' diyenler, Uludere olayında, olayın hemen arkasından zil takıp oynayanlar, 'dağdakiler inmesin' diyenler, 'savaşta olur böyle şeyler' diyenler, bu sıfata dahi layık olmayanlar nekrofillerdir. Yani ölü sevicilerdir. Bu kadar ağır konuşuyorum.
Çünkü bunlar, sadece ve sadece ölüler üzerinden siyaset yürütürler, ölüm olmasa, bunlar siyaset üretemezler. Bakın bir de akbabalar var. Medyada, ölüler üzerinden kampanya yürütenler var. Partiler arasında, acı ölümler üzerinden siyaset yürütenler var.
On yıllardır, demokrasiye müdahale edenlere, kendi alanı dışına çıkanlara çanak tutanlar, bugün kalkmış, bu ülkenin şerefli askerlerine dil uzatıyorlar. Ya siz kimsiniz? Siz, daha düne kadar, birileri karşısında hazırola geçip, selam çakıp, aldığınız emir doğrultusunda köşe yazısı yazıyordunuz. Daha düne kadar, üniformalılar sizi arayıp, yazdıklarınızdan, söylediklerinizden dolayı sizi azarlıyordu. Bunları bu tasmalarından kurtaran biz olduk. Ama bunların boynundaki tasma dün ulusaldı, bugün terfi ettiler, uluslararası tasmaları boyunlarına taktılar.''
Başbakan Erdoğan, salı günü Uludere konusuna tekrar gireceğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
''Salı günü inşallah bu Uludere konusuna tekrar girecek, grubumuzla bu meseleyi paylaşacak ve ardından da meseleyi artık yargıya bırakacağız. Ama, bu meseleyi istismar edenlerin, bu meseleden rant devşirmeye çalışanların da maskelerini tek tek düşürmeye devam edeceğiz.
Bakın buradan, Uludereli, Şırnaklı kardeşlerime sesleniyorum. Buradan, bütün Kürt kökenli kardeşlerime sesleniyorum. Buradan, tüm Türkiye'ye, dünyaya sesleniyorum. Biz sizinle, biz milletimizle aracısız konuşuruz. Biz, birbirimizin dilini anlarız. İstismarcılara kulak vermeyin, Uludere üzerinden, ölüm, kan, gözyaşı üzerinden siyaset yapanlara kulak vermeyin.''
9,5 yıldır gönül diliyle konuştuklarını, bundan sonra da gönül diliyle konuşacaklarını, Türkiye'de yaşayanların arasına nifak sokmayacaklarını, yanlarına fitne, fesadı yaklaştırmayacaklarını belirten Başbakan Erdoğan, ''Uludere istismarıyla, kardeşliğimizin yıpratılmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Kardeşliğin, birliğin, beraberliğin düşmanlarına, Türkiye'nin hasımlarına asla ama asla fırsat vermeyeceğiz. Burada tekrar ediyorum. Demokrasiden, demokratikleşmeden, reformlardan, yatırımlardan asla taviz yok. Aynı şekilde, terörle kararlı şekilde mücadeleden asla taviz yok'' diye konuştu.
''Pınarbaşı'nda şehit olan kardeşimizi buradan bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Allah rahmet etsin, mekanı cennet olsun diyorum. Ailesine, milletimize baş sağlığı diliyorum. Yaralılarımıza Rabbımdan şifa diliyorum'' diye konuşan Erdoğan, Uludere'de ölenleri de buradan bir kez daha rahmetle yad ettiğini kaydetti.
Erdoğan, sınırda nöbet tutan, operasyonlarda vatanı için göğsünü siper eden güvenlik güçlerimize Allah'tan sabır, güç, cesaret niyaz ediyorum. Allah onların yar ve yardımcıları olsun diyorum'' dedi.
|
|
|
|
|
|
|
FACEBOOK YORUM |
Yorumlarınızı
Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın... |
|
|
|
|
|
|
|
YORUMLAR |
Onay bekleyen yorum yok. |
|
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din,
ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük
harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu haber henüz yorumlanmamış...
|
|
|
|
|
|